- 895 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖZ/DEN/EME
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Herkeste bir koşuşturma hali.
Merakımın yeni meyli: Metroda, otobüs ve minibüslerde iken herkesi izlemek. Sanırım, bunda mesleğimin payı da yüksek. Malum, insanlarla hele de en gençleriyle hemhâlım her gün. Durağanlaşan bir özelliğe sahip bir konumda çalıştığımdan üretken olmak bu tekdüzeliği yıkıyor.
Bin küsur yıldan fazla bir tarihi barındıran edebi geçmişimizle; dil bilgisinin o sarsılmaz kurallarını öğretmeye kalkmak gün geçtikçe zorlaşıyorken yeni kalmak, -hele genç bireylerle -her daim yenilenmek mühim mesele.
Yenilik nerede o zaman? Sokakta, günlük hayatımızın içinde. Teknolojinin başı çektiği bu yenileşme ortamında ana unsur olan insan, bu devinimin tek sebebi. Bundandır ki monotonluğunu bu sayede yenen insanı takip etmek; onların hareketlerinden, konuşmalarından, giyim be kuşamlarından bir şeyler almak; aldığım bu doneleri iyi bir potada erittikten sonra sunmak gayesi ile herkesi gözlemlemek hobim oldu.
Öte yandan herkes gibi günün bir bölümünü ulaşım araçlarında geçiren biri olarak nasıl uzak kalabilirim ki bu döngüden. Aynı havayı teneffüs ederken ya da aynı yolda ilerlerken bir şoförün katarı iken onları ve olanları takip etmemek de imkânsız.
Dediğim gibi mesleğim...
Tahtaya çıktığımda geçmişin o güzelim ürünlerini sunarken karşımdaki genç dimağlara, ayağı yere basan somut örneklerle anlattığımda meseleyi mesajımı iletebildiğimi gördüm. Dil bilgisinde en çok yararlandığım bütün güzel örneklerde de aynı durum söz konusu. Duyduğum bir söz, şahit olduğum bir olay, trafik çilesindeki şoförler, koşuşturan insanlar... Her şey veri olarak beynime kaydediliyor. Yeri geldiğinde –ki zamanını kestirmek tamamen zor- harika bir doğaçlamayla sunuyorum.
Gözlerim nelere kadir? Her gün tanımadığım, yanlarından öylesine geçtiğim insanların ne halleri mevcut. Ancak onları anlık durumlarında fark ediyorum. Kulaklarımı kabartmadan, yani duymak zorunda kalmak, istemeden konuşmalarını dinlemek, onların hayatına bir süreliğine konuk olduğum hissi veriyor. Sonra bir yer de bir, şimşek gibi çakıyor beynimde. Hatırlıyorum. Şaşırıyorum. Sanki kodlarken bu anlık verileri özel bir anahtar kelime ile sağlıyormuş gibi beynim, çünkü her hangi bir sözü anında onunla alakalı kodlanan şahit durum canlanıveriyor ve monotonlaşan sınıf hallerimde günü kurtaran bir ilaç oluyor. Bu enteresanlıklar arttıkça farkında olmadan inanların hayatında – belki uçuk bir tespit- yer aldığımı onları zamanı geldiğinde kendi dünyamdan başkalarının dünyasına dahil ediyorum.
Sürekliliğin en güzel yollarındandır diye düşünüyorum, insanların hallerine şahit olmayı. Durakta her gün bağıran yaşlı amcam mesela, hayata dair her türlü iradeyi sunuyor bana. Herkesin onun bir lider olduğunu sanıyorum. Onun yırtık bir gırtlaktan geliyormuş gibi ortalığı inleten sesi bence bir davet. On dakika içinde gelen arabaları
Artık bu durumumu, yani herkesi gözlemlemeyi bunun yanında doğayı dinlemeyi şehrin parçası olan hayvanları izlemeyi tavsiye ediyorum gençlerime.
Biliyorum ki bu koşuşturmanın bir parçası olacaklar. Hayatın yükü altında ezilirken ne eğitimlerinde ne de özel durumlarında zamanın çevrelerine serpiştirdiği güzelliklerden habersiz yaşayıp gidecekler. İnsanın insanla anlaşması gibi en mühim duygudan uzaklaşmak bizi bizi bireysel hayatlar içinde iki renge mahkum eden bir hale zorluyor. Mutluysak beyaz mutsuzsak siyah...
Oysa ne renkler var çevremizde bakmaya tenezzül edip kendi dışımızda insanların hayatlarına şahit olmak onların hayatlarına kendimizce hayalimizde yön vermek göz geldiklerimiz selam vermek konuştuklarını dinlemek her duygu durumuna uygun samimi yüz ifadelerimizle onlara eşlik etmek telaşlarına ortak olmak...
Şimdi haksız mıyım, herkesi izlemekte.
Şehrin bir kesiminden diğerine akan ulaşım hatlarından size kalan bakiye insanlardır. Ya onların koşuşturmaları size anı ya da tam tersi belki de izlenerek siz onlara anı olarak rengarenkliğin bir parçası oluyorsunuzdur.
Acaba ben kimin anısıyım ve nedir rengim?
YORUMLAR
Toplu taşıma araçları hayatımızın vazgeçilmezlerinden fakat uzun zamandır böylesi bir gözlemden uzak kaldığımı kendi adıma belirtmeliyim oysaki yazıda da altını sürekli çizdiğiniz gibi bazen kendimizden ötesine başka hayatlarada çevirmek gerek objektifi yeni hikayelere yeni yaşamlara konuk olmak belkide hayatımızda aradığımız cevaplara giden yolda fenerde olabilir bizlere ama meşgulüz ama zamanımız yok galiba bu zamansızlıkta insanları gözlemleyebileceğimiz alanlarda birazcık mola vermek hem beynimizi dinlendirmek hemde sonrasında hayata daha iyi odaklanmak için iyi bir fikir olabilir.
edebiyatciCASH
söyledikleriniz de çok anlamlı hakeza benim avantajım işim, sonunda vermk istediğim ki düşündüğümde buydu: biz gözlemlerken birilerini , birileri acaba bizi nasıl gözlemliyor. ve eve gıttıklerınde bugun söyle birini gördüm diye başlayan cümlelerinde acaba biz nasılız.
saygılar