FACE’ E ÇAPUT BAĞLAMAK

• 17 Haziran 2014 Salı 13:19:01

Düşünmek, varolmak, sevgi ve saygı elbette insana özgü.
Düşünen insanın, sevgi ve saygıya sahip olmakla birlikte, bazı olaylardan da kaygı duyması kadar doğal bir şey olamaz.
Bu günler de biliyorsunuz, iktidar ve muhalefet İslam referanslı adaylar peşinde iseler mutlaka bir bildikleri vardır. Kim bilir Soma faciasında hayatlarını kaybedenlere Yasin okutmak içindir çabaları.
Dullar ve Yetimler mi? Artık sadaka kültürümüzle idare ederler.
Ha bu arada mutfaklarda yangın varmış. Pirincin kilosu 2 TL iken 7 TL olmuş İŞİD diniz mi?
Ne önemi var canım. Bu mesele de çözülür bence. Nasılsa herkesin evinde birkaç ayakkabı kutusu vardır. Bu kutuların içi eskisi gibi boş değildir ya!
Kul hakkımı?
Bütün hakkı’lar kuldur.
Hakkı, hakkıyla göze girer, ihale alır, duble yol inşaatı alır, yapar çatar. Ve bütün bu yolların ucu rant durağına çıkar.
İşsizlik mi?
Eee, kardeşim insanlar biraz da dinlenmeli değil mi? Kefenin cebi yok ya.
Sahi kaç gün oldu canlı canlı kefen giyenlerin gösterisine. Onlar manken di dostlar, siz ölümü göze alanlardan mı sanmıştınız.
Reklam sektörü, her zaman kola, mayo, bikini, ayakkabı tanıtacak değil di ya.
Her köşede bir kadın, her işyerinde bir işçi, her sokak ta çocuk ölümleri…
Kefen ticaretinin önü ne kadar da açık… Sektörde rakamlar büyüyor farkında değil misiniz?
Düzenin çarkına çomak sokmak isteyen şu eski kafalılar da olmasa.
Zaten kaç kişi kaldılar ki.
Yüzde esamesi bile yok denecek kadar az.
Zaten onlar enayi denilen kesimden. İşini bilmeyen ve tanrının asla “yürü ya kulum” demediği, demeyeceği birkaç akılsız, birkaç ördek irisi, birkaç kaz.
Şimdi bazı mırıldanmaları duyuyor gibiyim. Yaz yaz da kardeşim de öyle deme.
Misal park yerine dikilecek diye karşı çıktığın AVM.
Hani yazın kavurucu sıcağında, bir tatil beldesinde, beş yıldızlı ya da yedi yıldızlı bir otele verecek paranız yok. Çadırda, karavan da, ya da bir pansiyonda kalıyorsunuz. Doğal klima da yeterince serinletmiyor adamı.
Koşup gidersiniz AVMye. Kocaman klimaların serinliğinde geçireceğiniz yarım saatlik zaman dilimi, bir haftalık tatilinizin en unutulmaz anı olur. Öyle değil mi? Yalan mı?
Aldırmayın çocukların vitrinler iç geçirip mızıklamalarına.
Tek tek almak çok pahalıya gelir.
Alın en ucuzundan aile boyu bir dondurma. Eşinde yalasın, çocuğunda yalasın sen de yala.
Hani ne derler; dünya yalan, biraz da git sen oyalan.
Dünya yalansa, neden dünya malı bu kadar değerli anlamış değilim.
Misal 700 milyarlık saat ile 70 liralık saat farklı zamanları mı gösteriyor acaba.
Bu da laf mı diyeceksiniz. İnanın şu cep telefonları çıktı çıkalı, ben de çoğunuz gibi saat kullanmıyorum.
Kim bilir kedi yetişemediği ciğere mundar mı dermiş.
Ciğer demişken ciğersizlere iki söz etmeden duramam.
Gerçi tüm organlar hayatta olduğu sürece söz sahibi olmuşlardır dilimizde.
Misal dalak.
Misal yürek.
Gözler, kaşlar, yanaklar, dalga dalga rüzgara koşan saçlar.
Misal; öyle ihtiyacımız var ki bu günlerde
Omurgalı bir duruş görmeye…
Hadi sen sen ol da Descartes’e saygı gösterme.
Tüm organlarımız pazarlara bile çıkmakta son günlerde. Böbrek ilanlarını duymayan var mı? Hatta bunun için savunmasız çocukların kaçırıldığını.
Hasret olduğumuz şeyler de var.
Misal düşünmek, var olmak, sevgi, saygı…
Şimdilik ancak Face’ e çaput bağlayarak dilek tuabiliyoruz…
Kavuşmak dileği ile…

Beğen