- 871 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
EŞİMİ AĞLATAN ERMENİ - ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM-26-
II.Dünya Savaşından sonraki yıllar için artık Türkiye’de sular durulmuş görülür.Yani ne azınlıklarla ne de Kürtlerle ilgili bir problem yoktur.1946 da Türkiye artık çok partili yönetime geçmiş ve Türkiyede yaşayan gerek Türklerin gerekse azınlıkların beklentileri de değişmiştir. Nitekim 1946 daki seçimlerde pek de varlık gösteremeyen Demokrat Parti 1950 de ezici üstünlükle iktidarı ele geçirmiştir. Yani İsmet İnönü’nün Malatya’da ’ Sen bizi aç bıraktın ’ Diyen vatandaşa ’ Evet aç bıraktım ama babasız bırakmadım ’ Demesini önemsememiştir vatandaş.
1960 yılına geldiğimizde artık yaşananlar benim için tarih olmaktan çıkıyor. Her ne kadar silik de olsa altı yaşımın hatıralarında özellikle iki şey var: Birincisi İstanbul’un Fener, Balat, Ayvansaray gibi semtlerindeki Rum komşularımız. Paraşko Amcam, Evniki Teyzem, Nuğla ve Gılyanti abilerim...Akşam karanlık çöktüğünde oyun arkadaşım Eleniyi ’ Eleniiii ela, ela’ yani ’Eleni Gel’ Diye çağıran Rum komşularım..Diğer hatırladığım ise bir gün sokağa çıktığımda sokağımızın asker kaynıyor olması. Annem-babam evde hapisken asker abilerin bize bir şey dememesiydi. ( 27 Mayıs 1960 dı o günler )
Altı sene kadar sonra bu sefer yine İstanbul’da ama Beykoz’daydık. Burada da bir Ermeni arkadaşımız vardı. Her ne kadar yaşça bizden az büyük olsa da bizim çetedendi Varujan da. Annesi Agavni teyzemizdi. Ablası Seta o kadar güzeldi ki ister istemez ’ Bacımız ’ Gözüyle bakamıyorduk ama hiç bir terbiyesizliğimiz de olmuyordu hani. Rum komşumuz Eleftria Teyzenin fıstıklı lokum kızına ’ Bacımız ’ Gözüyle bakamıyorduk her ne kadar ’ Bacımız ’ desek de. Ama yine de asla bir terbiyesizliğimiz olmazdı. Kardeş kardeş yaşar giderdik.
1970li hatta 1980 li yıllarda vardı İstanbulda Rum da Ermeni de. Sonra birden yok oldular. Şimdi Patrikhanenin olduğu Fener’de bile yaşayan Rum yok. Ya da kendilerini saklıyorlar. Haliç çeveresininin düzenlenmesi sonrası buralara her sene ve her ay yüzlerce, binlerce Yunan Turist geliyor ama Rum yok artık. Beykozda, Ermeni yok. Ya da kim bilir Beykoz’a gittiğimde namaz kıldığım Serbostani Mustafa Ağa camiinde benimle birlikte saf tutuyorlar. Allah bilir.
Evet madem bir çırpıda 1980li yıllara geldik o halde 1983 e atlamakta bir mahsur yok sanırım.
Yıl 1983..Henüz bir kaç aylık evliyim. İlk bebeğimizi bekliyoruz. Devlet memuru olmak dolayısıyla yaşadığımız biraz maddi sıkıntı dışında karı-koca keyfimizi bozacak hir şey yok. Mutluyuz yani.
Mutlu olmasına mutluyuz da bir akşam oturmuş yazılı kağıtlarını okurken baktım eşim içini çeke çeke ağlıyor. Kafamı kadırdım kağıtlardan . Bizim bayan sulu göz mutlaka tv de acıklı bir film seyrediyor sanmış ve tv ye bakmıştım direkt olarak lakin tvde haberler vardı. Haberlerde genç biri ’ Yaptıklarımdan çok pişmanım. Ben vurulduğumda bana bir Türk askeri kan verdi hayatta kalmam için...Şu an yaşıyorsam bir Türk askerinin kanıyla yaşıyorum ’ Diyor ve göz yaşları döküyordu.
’ O herif ağlıyor diye sen de mi ağlıyorsun?’ dedim eşime. ’ Ama bak pişman olmuş. Şimdi asacaklarmış onu ’ Diye cevap verdi. Sordum: ’ Onun kim olduğunu biliyor musun?’ ’ Ermeni bir teröristmiş. Ankara’da bir hava alanında silahlı eylem yapıp dokuz kişi öldürmüş ’ Diye cevap verdi.
Bunu şunun için yazdım: Üç Türk polis memuru, üç Türk yolcu, bir Türk havaalanı personeli, bir Amerikalı kadın yolcu ve bir Alman mühendisi öldüren bir teröristin idam edilecek olmasına bile göz yaşı döken bir milletiz biz ama 1915 te, öncesinde ve sonrasında karşılıklı olarak yaşanan acı olaylarda üzerine ’Zalim, gaddar, barbar, soykırımcı ’ Etiketi yapıştırılan da yine sadece biziz maalesef. Dokuz insanı katleden bir terörist, döktüğü bir iki damla gözyaşı ve belki de hayatını kurtarmak uğruna söylediği bir kaç pişmanlık sözü üzerine birden masum olabiliyor. Ermeni meselesinde genelde yaptığımız da budur.
Mesela 7 Ağustos 1983 de Ankara Esenboğa Havaalanında ’ "sizden 25 kişinin ölmesi ne fark eder?, Bizden bir milyon kişi öldü" Diye bağırdıktan sonra hiç bir suçu günahı olmayan dokuz insanı öldüren teröristler birden masulaşabiliyorlar gözümüzde. Neden? Çünkü biz biz onlardan bir milyon kişiyi öldürmüşüz (!) Hemen kabulleniveriyoruz bu bu cinayeti ve ’ Adam haklı ’ oluyor yapılan bir terör saldırısı ve o saldırıda ölen dokuz kişinin hiç bir kıymeti harbiyesi kalmayabiliyor.Dokuz masum cana üzüleceğimize o olay sırasında vurularak öldürülen Zohrap Sarkisyan ve yaralı olarak ele geçrildikten sonra idam edilen Levon Ekmekçiyan ( Eşimi ağlatan Ermeni ) İçin göz yaşı dökebiliyoruz.
Evet..1970li yıllarda sular durulmuştun demiştim ama aslında pek de durulmuş değildi.
27 Ocak 1973 de Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi. 1915 Tehcirinde yirmi yaşlarında olan biri atalarının intikamını tamamen suçsuz iki insandan çıkarmıştı.
Bu ilk Ermeni terör olayıydı ve ferdi bir olay olarak kabul edildi.
20 Şubat 1975’de Beyrut’taki THY bürosu bombalandı. Olayı, Gizli Ermeni Ordusu Esir Yanikiyan Gurubu üstlendi. ( İlk olayın kahramanı Yanıkyan adına örgüt kurulmuş ) Olay yerine bırakılan mektupta, "Ermenilerin haklı davasında emperyalistlere karşı mücadele edileceği, eylemlerin Türkiye, İran ve ABD’yi hedef alacağı, bu bombalama eyleminin de bir başlangıç olduğu" bildirildi.
22 Ekim 1975 tarihinde, otomatik silahlı 3 kişi, Türkiye’nin Viyana Büyükelçiliği’ne girerek kapıdakileri etkisiz hale getirdikten sonra Büyükelçi’nin makam odasına girdiler. Burada Daniş Tunalıgil’e Türkçe, "Siz Sefir misiniz?" diye soran ve "Evet" yanıtını alan saldırganlar, Tunalıgil’i otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil, olay yerinde can verdi. 3 terörist, hızla binayı terkederek, bir otomobille uzaklaştılar.
24 Ekim 1975 de Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında katledildi.Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi.
16 Şubat 1976 da Türkiye’nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT, bir salonda otururken, Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi. ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı.
9 Haziran 1977 de Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi.
2 Haziran 1978 de Türkiye’nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP’in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla KUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. Bu olayda, ilk kez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yönelik saldırısı sırasında öldü. Makam Şoförü İspanyol Atonyo TORRES, teröristlerin kurşunlarına hedef oldu.
12 Ekim 1979 da Hollanda’daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER’in oğlu Ahmet BENLER, silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı bu kez hem "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi.
22 Aralık 1979 da Türkiye’nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi. Bu olay, Ermeni terörizminin Paris’teki ikinci saldırısı oldu. Olaydan sonra haber ajanslarına telefon eden bir kişi, Roma, Madrit ve Paris’teki eylemlerden "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgütün sorumlu olduğunu bildirerek, "Türk Hükümeti Ermenilere hak tanımadığı için Avrupa’daki Türk diplomatlarını öldürüyoruz" dedi.
31 Temmuz 1980 de Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14 yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen’in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMEN olaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı bu kez ASALA üstlendi.
17 Aralık 1980 de Türkiye’nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisi Engin SEVER, Ermeni terörizminin kurbanı oldular.
1980 yılında ayrıca;
- 6 Şubat’ta Türkiye’nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern’de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu.
- 17 Nisan’da Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel’in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular.
- 26 Eylül’de Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk BAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.
4 Mart 1981 de Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile din görevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği’nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi.
9 Haziran 1981 de Türkiye’nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş YERGÜZ, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi. Olaydan sonra yakalanan Lübnan uyruklu Ermeni terörist Mardiros Camgozyan, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
24 Eylül 1981 de Türkiye’nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği’nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal ÖZEN’i öldürdüler, Başkonsolos Kaya İNAL’ı yaraladılar. Ermeni teröristler, Türkiye’de siyasi tutuklu 12 kişinin salınarak Paris’e getirilmesini istediler. İsteklerinin kabul edilmeyeceğini anlayan teröristler 15 saat sonra polise teslim oldular. Türkiye, Fransa’yı bir kez daha uyarırken, Fransa da saldırıyı kınadı. Olayı ASALA üstlendi. Saldırıyı gerçekleştiren 4 ermeni terörist, Vasken Sakosesliyan, Kevork Abraham Gözliyan, Aram Avedis Basmaciyan ve Agop Abraham Turfanyan, 31 Ocak 1984’de Fransa’da 7’şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
1981 yılında ayrıca;
- 2 Nisan’da Türkiye’nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğu apartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu.
- 25 Ekim’de Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi Gökberk Ergenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafif yaralarla kurtuldu.
28 Ocak 1982 deTürkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan’ın katili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
5 Mayıs 1982 de Türkiye’nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlı saldırıda öldü.
7 Haziran 1982 de Türkiye’nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi.
27 Ağustos 1982 de Türkiye’nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlı saldırı sonucu öldü.
9 Eylül 1982 de Türkiye’nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN katledildi.
1982 yılında ayrıca;
- 8 Nisan’daTürkiye’nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Kani GÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.
- 21 Temmuz’da Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer’e konutu önünde silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yara almadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı.
- 7 Ağustos 1983 de ASALA’ya bağlı 2 terörist Ankara Esenboğa Havalimanında düzenlediği silahlı baskında 9 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu, Ermeni terörizminin Türkiye’deki ilk eylemi oldu. ESENBOĞA OLAYI ( Yukarıda bahsettiğim olay )
9 Mart 1983 de Türkiye’nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR’a 2 terörist tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan BALKAR, 11 Mart’ta hayatını kaybetti. Olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü. Saldırıyı yapan Kirkor Levonyan ile Raffi Aleksandr, olaydan tam bir yıl sonra 9 Mart 1984’de 20’şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar.
14 Temmuz 1983de Türkiye’nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeni teröristlerce katledildi.
27 Temmuz 1983 de Türkiye’nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev MIHÇIOĞLU’nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti. Portekiz polisi, düzenlediği operasyonla rehineleri kurtardı, 5 teröristi de öldürdü. Saldırıyı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. Örgüt, teröristlerin öldürülmesi nedeniyle Portekiz Başbakanı Mario Soarez’i ölümle tehdit etti.
1983 yılında ayrıca;
- 16 Haziran’da İstanbul Kapalıçarşı’da bir terörist tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı. Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Olayı bir ermeni teröristin yaptığı anlaşıldı.
- 15 Temmuz’da THY’nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bomba patladı. Olayda, 2’si Türk, 4’ü Fransız, 1’i Amerikalı, 1’i de İsveçli olmak üzere 8 kişi öldü, 28’i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olay tarihe "Orly Katliamı" olarak geçti.
28 Nisan 1984 de Türkiye’nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER’in eşi, İran ile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALA militanı tarafından öldürüldü.
.
20 Haziran 1984 de Türkiye’nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi.
.
19 Kasım 1984 de Türkiye’nin BM Temsilciliğinde görevli Evner ERGUN, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Bu olayı da, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi.
1984 yılında ayrıca;
- 27 Mart’ta Türkiye’nin Tahran Büyükelçiliği Ticaret Müşavir Yardımcısı Işıl ÜNEL’in otomobiline bomba yerleştirmeye çalışan bir terörist, bombanın elinde patlaması sonucu öldü.
- 28 Mart’ta yine Tahran’da Büyükelçilik Başkatibi Hasan Servet ÖKTEM ve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail PAMUKÇU, evlerinin önünde uğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar.
28 Mart 1984 Ermenilerin yaptıkları son terör eyleminin tarihi olarak görülür. Bu tarihten sonra bir daha terör eylemi yapmamışlardır.
Şimdi çok çok dikkat !!!!!!!!
15 Ağustos 1984de pkk terör örgütü ilk ses getiren eylemini yapmıştır Eruh ve Şemdinli ilçelerini basarak...Bu saldırılar sonucu nöbetçi er Süleyman Aydın şehid oldu. Pkk nın ’ İlk kurşun günü ’ ya da ’ Diriliş Günü ’ diye isimlendirdiği bu günün tarihine bir daha bakalım: 28 Mart 1984de Ermeni Terör örgütleri son eylemlerini yapıyorlar aynı sene tam beş ay on yedi gün sonra pkk nın eylemleri başlıyor ve o gün bu gün sürüyor. Bu bir tesadüf müdür?
Agopyanlardan biri öldürülüyor, öteki çıkıyor piyasaya.
Evet...Asala’nın kurucusu Agop Agoyan öldürülüyor, Pkk nın kurucusu Artin Agopyan çıkıyor sahneye...Yani Abdullah Öcalan.
Not: Abdullah Öcalan’ın asıl adının Artin Agopyan olduğu hususunu başta Hocam Yusuf Halaçoğu da olmak üzere pek çok kişi dile getirdi bu güne kadar ama bu konuda henüz bir belgeye rastlamadım. O bakımdan bu konu benim açımdan şimdilik muallaktadır. Yani askıdadır, net değildir. Tarihçi söylentilerle hareket etmez. Ancak eylemlerine ve söylemlerine baktığımızda, örgütte pek çok Ermeninin var olduğuna, bazı teröristlerin sünnetsiz olduğuna ve hepsinden önemlisi Abdullah Öcalan’ın Kürtçe bilmemesine baktığımızda ona Artin Agopyan demek çok da yanlış olmaz kanısındayım.
Yukarıdaki resim: Haydi her şey tesadüf, varsayım... Yukarıdaki 1. resmin, 2. resmi profil resmi olarak kullanan biri tarafından Sosyalist Forumda yayınlanması da mı tesadüf? ( Edebiyat Defteri bandının altında kalan yazıda: Ermeni Halkının yiğit evladı Levon Ekmekçiyanı ölümsüzleşmesinin 30. yılında saygı ile anıyoruz’ yazılmış.
YORUMLAR
Hocam çok doğru tespitler biz hep öldürülen taraf olmuşuz onların karşısına aynı dilden cevap verecek birilerini çıkartamamısız onun neticeside bugünkü durumdayız susup kalırsak bu durumdada olamayacağımız muhakkaktır kolay gelsin saygılarımla
sami biberoğulları
Ben derim ki: Biz yine öldüren taraf olmayalım ama kuzu kuzu öldürülen taraf da olmayalım. Sorunu kansız, göz yaşsız halletmenin yollarına bakalım..
Selam ve sevgilerimle.
Abi Allah senden razı olsun..Şu yazdıklarından öyle faydalandım ki. Yarın bitirecek diye korkuyorum..SEn yaz ne olursun yaz..Yaz ki samimi bir kalemden gerçekleri bilelim...Yüreğini seviyoruz senin. Bir çok öğrenci ve öğretmen arkadaşım ilgiyle takip ediyor sizi..
sami biberoğulları
Oldukça emek vererek yazdığım bu yazıyı özellikle de öğretmen arkadaşlarımın okuduğu haberi beni son derece mutlu etti.
Selam ve sevgilerimle.
Abdullah Öcalan'ın annesi Türk'müş. bunu kendi sesinden dinledim. Babası Kürt.
Ana dili bu yüzden Türkçe. Bazı Kürtler bizden daha güzel türkçe konuşuyor.
Ermeni sorunu ve Kürt sorunu olmak üzere hepsi dış kaynakların kışkırtmasıyla oluyor.
Şimdi asıl sorunumuz ülkemizin birliği. Avrupa ve Amerika ülkeleri parçalayarak bundan rant sağlıyor.
Kim ölmüş kim kalmış umurunda bile değil. Müslümanı müslümana kırdırıyor şimdi de, mezhep çatışmalarını
körüklüyerek.
Bilgilendirici güzel bir yazıydı,
tebrik ve selâmlarımla..
sami biberoğulları
Abdullah Öcalanın kendi sesinden o kadar çok şey dinledik ki. İlk yakalandığında '' ben şerefsizin, adinin teki olabilirim'' Diyordu. Pis canını kurtarmak için demeyeceği yoktur o korkak herifin.
Türkçeyi senden benden çok iyi kullanan Kürtleri gördüm, biliyorum. Bunlar çeşitli iskan hareketleriyle mesela Aydın'a sürülmüş, orada doğmuş, büyümüş Kürtlerdir.
Amerikanın rolüne gelince: !830 lardan beri haep aynı zaten.
Selam ve sevgilerimle.
Cennet gibi yurdum bırakmazlar ki rahat..
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Biz sağlam, ayakları yere basan bir devlet ve millet olduğumuz takdirde onlar istedikleri kadar uğraşsınlar. Ama biz keni kendimizi sokarsak akrep misali işte bu durumda onların çok fazla bir şey yapmasına da gerek kalmaz zaten.
Selam ve sevgilerimle.
Ermeni gider, PKK gelir.
PKK gider, DHKP-C gelir.
O gider, başka biri gelir.
Biz,
kafamızı kuma soktukça,
daha çok uğraşırız bu tezgahlarla.
Öyle ya,
hepimiz Ermeniyiz hani.
Düşünce güzel de, karşında katil var, sen onunla kol kola giriyorsun.
Üstelik de,
ben katilim diye bas bas bağırmakta.
Sonra da,
o katilin kafasını uçuran evladın hakkında her türlü karalamayı yaparsın.
Değişik milletiz vesselam.
Bu bölüm,
bizim için de tarih olmaktan çıktı.
Gençliğimizin yürek acıları geldi aklımıza.
Diplomatlarımızın katledilişini hatırladık.
Ne üzücü zamanlardı.
sami biberoğulları
Senin yaş kaç bilmiyorum ama 1960 ve sonrası benim için tarih değil lakin unuttuğumuz çok şey var yine de
Selam ve sevgilerimle.