- 804 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Ben Var
Bir Ben Var
Bir karanlık düşünün, içinde her şey var! Bu hiçliğin sınırsız potansiyelidir! Bu alandan siz tercih edince tercihiniz çıksın! Bu hiçlikte var olan her şey potansiyel olarak vardır, yani bilgi olarak data olarak vardır! Tercih edilen anında maddeye dönüşüp varlık alanına çıkar! Bu bir otomobil firmasının dosyalarda tuttuğu projelerden birini tercih ettiğinde imalata vermesi gibidir! Tercih edilen anında yaratılır! Bunu hiçlik dosyasında tutulan tüm evrensel verilere kıyas edelim. Hiçlik dosyasında neler var bilmiyoruz ama tercih ettikçe gözlemliyoruz bizim gözleyeceğimiz boyuta taşınanları elbet! Bu mekanizma nasıl işler? Bu mekanizmayı “Ben” işletir. Sadece “Ben” Ama sıkı durun sadece bir ben var, ikinci bir ben yok. “İlim kendin bilmektir” hakikatinden yola çıkıp, o beni bulan hiçlik potansiyelinden tercih aşamasına ulaşır!
Tercih neye göre olacak, hiçlikteki bilinmezlikte ne tercih edeceğimizi nasıl biliriz? İşte burada evrimsel aşamalara bakmak gerek! İlk tercih nasıl oldu bilinmiyor! Bizler ilk tercih sonrasında öğrenilenden hareketle tercih yapıyoruz! Tek ben olduğuna göre bu tek olan “Ben” ben miyim? “İlim kendin bilmek” de budur! İlk tercih “Elest anı” olarak düşünelim. Yani hiçlikte bir tercih yapmışız! Bu tercihe dair hiçlikten çıkanlar bizim kaderimiz! Yani kaderimizi biz tercih ettik! Ya da zamanı kaldıralım elest anı levha olsun; kaderimizi şu an biz tercih edip hiçlikten çıkarıyoruz! İster zaman ve mekan izafiyetini esas alın ister almayın. Eğer zaman ve mekanı esas alırsanız kader, kaza olurken önceden tercih edilen yazılan yaşanmış gibi algılanır! Zaman ve mekanı kaldırırsanız evrende aslen “Levh-i Mahfuz”da o durum vardır! Zamansız ve mekansız ortamda kader yazılırken kaza olur! Kaza olması, yaşanması anlamında! Yani eş zamanlı ya da “An” da…
Ölüm denen şey, hiçlik alanındaki potansiyel datanın varlık sahasındaki bedende görünen datasının tekrar evren levhasına yayılmasıdır! Yani işlemcisi olmayan bir bilgisayarın datasının kullanılamaması ama mevcut olması gibi. Ya da akılda var olan bilgilerin söz, yazı ya da başka araçlarla ifade edilememesi gibidir! Yaşamı gösteren data yok olmasa da taşıyıcı, işlemci yani beden bozulunca bu datanın evrene geri dönmesi anlamına gelir! Yok olmaz! Bir araçla toplanırsa bu veriler yine işlemciye konur ise aynı şekilde işler! Hayat bu verileri gözlemek içindir! Bir filmin potansiyel olarak datasının bir cihazda disk ya da bantta kayıtlı olması ve bunun işlemcide seyredilmesi gibidir hayat! Tercih edilen kayda alınmış ve kayda alınan da seyredilir! Kayıtta değişiklik seyrederken olmaz! Zaten son kaydı izler izleyen! Burada aldatıcı olan zaman ve mekan boyutudur! Zaman ve mekan boyutu aşılmış olsa bu hayat izlenimlerinin “An” da olduğu görülecek! Zaman aldatıyor insanın aklını! Öncesi ve sonrası diye düşününce işler karışıyor! Levhada olarak düşününce zaman kalkar; her şey “An” da görülür, tercihler ile bu tercihlerin yaşanmasının kader-kaza ilişkisi daha kolay anlaşılır!
Quantum alanda bilgiler ortak aslında! Ben ile özelleşiyor, o ben dahi tek!
“Bir ben var!” diyor ya Yunus!
İşte o ben, sende de Yunus’ta da bende de aynısı…
O “Ben”i ne kadar bilirsen o kadar bensin!
Sapmalar ise “Cehennem” boyutu!
Çok kolay aslında!
Bir bulmaca düşünün; çocukların bulmacaları var ya kedicik yumağını arıyor! Onun gibi.
Sayısız yollar olsun kediyi yumağına kavuşturmak için denenecek! Fakat bunlardan yalnızca bir yol kediciği yumağına kavuştursun! Diğerleri boşa çıksın! Boşa çıkan tüm yollar Cehennem, bir tek yol ise Cennet! Sembolik düşünelim! İşte o yol “Ben” dir; bir ben var bana çıkan, onu bulur isem maksadıma ulaşmış olurum. Tercihi “Ben” yapar! O ben bulunmuşsa evrendeki işleyişte kişi faal durumdadır yani “Ben” olmuştur! Yoksa savrulacak!
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Can dostum.Güzel insan.
Güzel yazıydı.Kutlarım.
Kuantum fiziğinde ,klasik fizikten farklı olarak uzaktan etkileşimler ortaya çıkar.Hem ''hiçbir yerde''hem de
''Şimdi burada'' der.Tasavvuftaki karşılığı ise;'' Bir yerde olan her yerde her yerde olan hiçbir yerde''
Mevlana.
ikincisi; dolaşıklıktır.Yaptığımız bir gözlem yada ölçüm diğerini uzaktan bağımsız olarak etkiler.Uzaklıkla bağın gücü azalmaz.Tasavvuftaki karşılığı ise;''Her birimiz tek kanatlı melekleriz,bizler birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz'' Mevlana
Üçüncüsü;Deneyler gözlemlerle bir sonuca bağlanır.Gözleyen bilinçli deneycidir.Gerçekten bir şeyi gözlemlediğinizde gözlenenle bağlantı oluşur.Ölçme bir gözlemdir.Ölçmeyle var oluşlar ortaya çıkar.
O zaman ilk ''oluşu''ve ''yaradılışı'' ortaya çıkaran en büyük gözlemcidir.En büyük gözlemci,yaratılanları
diğerlerinin gözüyle görür.Tasavvuftaki karşılığı ise;''Rabbimi kalbimin gözüyle gördüm.Dedim ki kimsin sen? dedi ki sen'' Hallac-ı Mansur
Dördüncüsü;Her parçacığa ve hatta insan kadar büyük kütlelere bile bir dalga eşlik eder.Dalga deyince
maddeye eşlik eden anlamında düşünüyoruz.Klasik fizik anlamında değil tabii ki.Tasavvuftaki karşılığı;
''Beden ruh vasıtasıyla hareket eder.Fakat siz ruhu göremezsiniz.Ruhu beden hareketleriyle bil''Mevlana
Beşincisi;Belirsizlik ilkesi.Yani bir parçacığın hem momentum hem de konumunu her ikisini eş-An lı bilmek
yada ölçmek imkansızdır.Kesin ölçüm diye bir şey olmaz.Bu bizim bilgimiz veya ölçme hassasiyetimiz ne kadar gelişirse gelişsin aşılamayacak sınırlamadır.Tasavvuftaki karşılığı;''O,onların önlerindekini de
arkalarındakini de bilir.Onların ilmi bunu asla kavrayamaz'' TAHA- 110
Altıncısı;Görünenin arasındaki örtük düzen.Bilinen madde evren arkasında maddi evrene yansıma yapan
bir saklı ve örtük düzen var.Esas belirleyici olan bu örtük düzendir.Bizim evrenimizde var olanlar,gerçeğin soluk bir yansımasıdır.Hayal etme,formun yaradılışıdır.O,zaten kendisini sürekli kılacak tüm hareketlerin tohumlarını ve nimetlerini kendinde barındırır.Ayrıca bedeni de etkiler.Tasavvuftaki karşılığı; '' De ki;Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa,Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter.Bir o kadarını daha getirsek de yetmez'' kehf-109
Yedincisi; Etrafımızdaki galaksiler,ağaçlar,yapraklar,kitaplar hiç şüphesiz katı gerçektirler. Maddeseldir.
Klasik fizikte elle tutulan atomlar ''hiç bir şey'' haline gelmişlerdir.Parçacıklar sürekli '' yaratılır '' ve ''yok edilir'' Bundan dolayı geçici bir varoluşa sahiptirler.Enerji,Bu parçacıkları yaratmak için boşluktan ''ödünç''
alınır ve hemen hemen aynı anda geri verilir.Oluşan bu parçacıklar zıtları ile birlikte ortaya çıkar.Ve bu çiftler oluşur oluşmaz birbirlerini yok ederler.Tasavvuftaki karşılığı;'' O, bir şey dilediği zaman O'nun emri,
sadece ona Ol! demektir.O hemen olur. Yasin süresi -82
''Hiç görmediler mi Allah yaratmayı nasıl başlatıyor,sonra onu tekrarlıyor,yeni baştan yapıyor.Kuşkusuz bu
Allah için çok kolaydır'' Ankebut suresi- 19
Dostum, bu ( çok çok) kısa anlatımım içinde bu yukarıda belirttiğiniz şeyleri de içerir.Üçüncüsü olarak
yazdığım Ben olgusu da bunu içerir.
Ölüm ötesi HAYAT aslında çok daha büyük olandır.Bu hayat ,ölüm ötesi hayatın içindedir.Yani, şu andaki
hayatımız ölüm ötesi hayat tarafından kapsanmakta.Buradaki hayatımda kendi küçük hard diskimi kayıt yapıyor,aynı zamanda sürekli olarak kuantum alanlarına yani gerçekliğin internetine de kayıt yapıyorum.
Son söz olarak, O zaman bu kayıtlar beden ölümümden sonra kaybolmazlar.Bu dünyada insanlarla yaptığım her konuşmamda ruhsal bütünlüğün bir parçası oluyorum.
Ben ne kadar sen idiysem,o kadar ben oluyorum ve diğer her şey ölümsüz.Maddeyi ve dokunabildiklerimizi yaşadığımız hayat sandığımızdan gerçeği kavramakta güçlük çekiyoruz.
Sevgi ve selamlarımla.