Ben En Çok Ben'de Kalmayı Özledim...
Su yürüdü geceye,
Sadece su geride bırakılanları anımsadı.
Öfke nöbetlerinin gelip geçiciliğine kaydırak kurmuş bir sabah karşıladı boşluğu…
Yeni bir gün kendi içinde bilinmezliğiyle üzerini değiştirdi.
Sevgi tohumları neden her düştüğü toprağı beğenmez ki?
Oysa her toprak nadasa bırakılmamıştır...
Anlamını yitirmeye başlayan birkaç söz didikleniyor şimdi satır aralarında…
Çok mu uzadı geceler yoksa uzayan sadece boşluğun doldurulamayan gecelerimiydi?
Bilinmez…
Bilinen, yazmak eyleminin donuklaştığı bir iklimde, filizlenmeye başlayan ve söylenecek çok sözler olmasıdır.
Söylencelerin serildiği ipte kuruyor kelimelerim…
Özlemenin ötesine yuvarlanan dizeler, şimdi çelişki yumağı…
Gözün gördüğünün aslında gerçeğe dönüşmediği zaman diliminde; gördüklerimle sınırlıysa yaşadıklarım,
O zaman yaşam kendi kabuğunu yeniliyor…
Kendimi aradıkça, eksilen yarınlara uzanan gölgeler saklıyor içindekileri...
Kayboluşun perdelerine çiziliyor gecenin sureti, kaçışım kendimden çok ötekine ve zaman biçiyor kefenini...
Her gelen yeni gün bir önceki günü aratıyor.
Baharı kucaklıyorum dallarında, yeni bir ses özlüyorum.
Özlemlerimin iklimlerinde istemesem de, ben hâlâ seni üzerime giyiyorum…
Sessizlik tavan yapmış durumda.
Gündüzler yeterince kasvet yüklüyken, geceye biriktirilen enerjide tükeniyor.
Yeni bir ses olmak mı lazım, yoksa seslerin akort ayarlarını düzenlemek mi?
Şimdilik izleme yolunda ilerlemeli ya da hiç kimseyi görmemeli…
Susuzum susunuz…
Aytekin Orhan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.