- 351 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tahrifat
Tütünle taçlandırılmış, lezzetine paha biçilmez bir ziyafet, açık havada yapılan aheste bir yürüyüş ardından da üç beş tanıdıktan yadigar bir bara istiflenip amiyane tüketilen birkaç bardak köpüklü birayla ödüllendirmek istersin kendini. Gün ağarmış fakat karanlık çatmamıştır henüz. Bu aralar moda, seksenlerden; ‘‘İlhan İrem- Boş ver arkadaş’’ gibi üç beş klasik de çalınırsa kulaklarına artık değmesin keyfine baharatlı yalnızlığın. Öyle ya, bir galat-ı meşhur vardır ıslık çalarsan toplarsın şeytanları diye. Islıklı akşamların pespaye düşünceleri musallat olmadan önce şehvetli özlemlerin tacizine uğrarsın kafan hafif kıyak. Gölgelerden peydah olmuş eski sevgili dolanır boynuna. Bilcümle eksik, o da yarım kalmıştır, sende, hatıralarda. Dağlanmış acıların korları harlanır, yalımı yakar, sulandırır gözlerini. Garsonun boş bira bardağını kaldırıp, ‘‘Yenisini alır mıydınız?’’ sorusunu bir el hareketiyle savuşturup yan masaya istiflenen sokaktan sürtme iki fıstığın kahkahalarına kulaklarını tıkarsın. Anılar bir tahtakurusu iştahıyla içini kemirmiş biraya yer açmıştır. Aniden içinde kabaran biranın köpüğü değil fütursuzca yağmalanmış gençliğinin talepkar itirazıdır. Tabi bu sonuçsuz başkaldırışı sahneleyecek bir oyun daha yazılıp çizilmediğinden doğaçlama yapmaksızın bocalar perdenin arkasına çekilirsin. Tahrifat henüz bitmemiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.