- 524 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölüm
ÖLÜM
Bu hayatı anlayamazken, ölümü nasıl anlayabiliriz?(Konfüçyüs)
Siz hiç bir ölüyle göz göze geldiniz mi? Gelmediyseniz hiç tavsiye etmem ve hele ki bu sevdiğiniz biriyse. Ama yine de söyleyeyim; evrende bundan daha ölümsüz bir gerçek olamaz. Yarı aralık gözlerin, gazı aniden bitmiş ve sönmeden birden feri çekilmiş bir idare lambası gibi gözbebekleri, kendisini parlatan hayat alevlerinin şimdi gezindiği meçhul diyarlardan şok manzaraları aktarır gibidirler. Hem şu beden makinasının eksiği de nedir? Yakıt mı, yağ mı, parça mı, ne? Kan ise kan, damar ise var, kalp dalak herşey mevcut. Nedir yokluğunda bunları basit bir kasap eti hükmüne sokan o müthiş meçhul?
Yaşamak için yediklerimiz, kan hücrelerimizde protein olmuyor mu? Besinler ruhumuzu mu besler yoksa vücudumuzu mu? Cevabını bende biliyorum ama o halde aç kalınca ölen ruhumuz değilse neden ayrılıyor? Ölen beden ise ve ruhtan ayrı düşünürsek zaten canlı değil ki ölsün! Uff, bırak bu ölümlü safsataları, önünde mermer bir sütun gibi uzanmış buzdan soğuk ölümsüz bir ölüm gerçeği var. O sana yıllarca hayat arkadaşlığı yapan ve senin bir aşağılık günahını kaldıramayıp ölen ölümsüz aşkım dediğin sevgili eşin! Hayır ama bu O değil ki? Evet O ama tam O değil. İnsanın bir elma gibi tamı yarımı olur mu? Hayır bu hiç O değil. O olsa asla toprağa veremem ki? Onlarsız bir gün bile yapamam dediğimiz aşklarımız, sevgililerimiz, eşlerimiz, ebeveynlerimiz bu halleriyle bir gün yanımızda durabilirler mi? Çürüyen kokuşan varlıklarına tahammül edebilir miyiz? Demek ki bu O değil.
Çok özlüyorum onu ama o nerededir şimdi neler yapıyordur? Bu da sorulur mu? Ben bu küt aklımla onlara bir zaman ve mekân tayinine kalkışıyorum. Milyonlarca yıl evvel ölenle bu günkü arasında en azından arafta kalmak süresi adına Allah’ın adalet hikmeti yönüyle fark olmamalı. İyi de zamansızlık mekânsızlık ta ne demek?
Çocukken babaannem cennet ve cehennemde sonsuz bir hayatın olduğunu söylerdi. O zaman küçücük aklımla çıkamazdım işin içinden, hoş şimdide çıkamıyorum ya. Sonsuza kadar yaşamak! Sonsuz da ne? Sonunda ne var? Katrilyonlarca yıl hesabı sonsuzun neresinde? Cennette de olsa sonsuza kadar yaşamak düşüncesi ne ürpertici! Bıkkınlık, doyumsuzluk gibi hislerimiz olmayacak mı demek bu? En insani duygularımızda olmayacaksa o zaman şimdiki bizle o biz aynı biz olmayacak mıyız? Uff.. Babaanne, keşke sendeki o sorgusuz, itirazsız, çekişmesiz saf imanın yüzde birine sahip olsaydım.
Kurtarın beni ey parlak zekâm, küp küp biriktirdiğim ruhsuz bilgilerim, kendi sırrında kaybolan idrak kudretim! Çıkarın beni ey ölüler bu ölümlüler arasından! Hayal tarlasında gerçeğe açılan kuyunun kıyamete kadar sadık bekçileri! Bir haber verin halinizden! Sizler gibi ölerek ölümü yaşamak, yaşayarak ölmekten bin kat daha kolay olmalı.
Bu dehşet manzara karşısında, bu infilak etmiş beynimin yönetiminde, bu koordinatlarından her an sapma kararsızlığında olan ruhumun kıskacında, bu uzanmış mermer cesede benzer donmuş kalıbım içinde kıpırdayan varlığını hissettiren tek bir parçamın, sisteme uymayan bir makine dişlisi gibi cızırdayıp inlediğini duyuyorum; Küt…küt…küt… Sen…öl…dün…!
(Yunus Onbir adlı kitabımdan)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.