- 1229 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
]GÜCÜMÜZÜN KAÇINCI TESTİ?
Türkiye’nin dört bir yanı ateş çemberinde…
En uzun sınırdaşımız olan Suriye’de yıllardır katliam, yıkım ve tecavüz yaşanıyor, defalarca kıvılcım bize sıçratılmaya çalışıldı.
İçeride ise karakollar basıldı, taburlarımızla alenen savaşa tutuşanlar oldu, bayrağımıza tecavüzler oldu, olmaya da devam ediyor.
Şimdi de yıllardır kırmızı çizgiler çizerek toprak bütünlüğünü savunduğumuz Irak’ta yeni senaryolar oynanıyor. Türkiyeyi temsil eden makamlar basılıyor, tek güvenceleri önce Allah sonra Türkiye olan insanlar rehin alınıyor, kardeşlerimiz katlediliyor, çocuklar doğranıyor, şehirler işgal ediliyor, ne kadar çirkinlik varsa işleniyor.
Üç buçuk kişinin kurup yönettiği terör örgütleri adeta Türkiye ile dalga geçiyor.
İktidarı elinde bulunduranlar ise sık sık, söyledikleri gibi yine “Kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye kalkışmasın!” cümlesini teleffuz etmekten öte pek bir şey yapmıyorlar.
Ey yetkililer, sizi defalarca test ettiler de siz farkında değilsiniz, ya da böyle hayati konularda şaka yapmakla meşgulsünüz!
Türkiye’nin demokratik hayata geçmesinin üzerinden 64 yıl geçmiş. Bu sürenin yüzde 19’u olan 12 yılı sizin iktidarınızla geçti. Hemde yüzde 60-70 parlemanto çoğunluğu ile.
Bu süre içinde az mı test edildiniz?
Mesela, askerlerimizin başına çuval geçirerek gücümüzü test etmediler mi? Nasıl bir karşılık verdiniz? Ege adalarımızdan kaç tanesini işgal ettiler? Nasıl cevap verdiniz, işgali kaldırabildiniz mi? Bu test değil miydi? Burnumuzun dibinde gerçek füzelerle güya askeri tatbikat yaptılar, biz ancak Rusya’nın açıklaması ile öğrenebildik. Bu bizi test değil miydi? Deniz üslerimize saldırdılar, askerlerimiz şehit edildi. Bu bir test değil miydi? Uluslar arası sularda gemimizi basarak kardeşlerimizi şehit ettiler, bu bir test değil miydi? Karakollarımızı basarak onlarca askerimizi şehit ettiler. Bu bir test değil miydi? Bizi aldatarak sivil vatandaşlarımızı bombalattırdılar, bu bir test değil miydi? Kendi topraklarımızda taburlarımıza saldırdılar, hem de kısa aralıklarla, defalarca! Bunlar gücümüzü test etmek değil miydi? Libya’nın Libyalılara ait olduğunun tespit ve tescili için askeri birlikler sevkettik. Bu ifadeler de bizzat sayın Başbakan’a ait değil miydi? Peki Fransızlar, İngilizler Libya petrollerinin üzerine yatmadı mı? Bu bir test değil miydi? Askerlerimize kumpas kurulması, gerek personel ve gerekse tesis olarak isthbarat gücünün zedelenmesi, uyduruk belgelerle yapılan yargılamalar, gücümüzü test etmek değil miydi? Sonunda askerimizin çekilmesi ile neticelenecek olan acayip karayip Annan Planı’nı Kıbrıs’ta kardeşlerimize sorgusuz sualsiz kabul ettirmeniz gücümüzü test etmek değil miydi? Sınır ötesi, hatta berisi askeri istihbaratı potansiyel düşmana terk etmeniz, gücümüzün testi anlmına gelmiyor muydu? Düşürülen uçaklarımız, tahrip edilen kentlerimiz, öldürülen sivil vatandaşlarımız, gücümüzü test etmek maksadiyle değil miydi? Güpegündüz askeri sahadaki bayrağımızı gönderden indirerek gücümüzü test etmediler mi? Batıya yaranamayan, doğudaki dostlarını da kaybeden Türkiye’nin, yapayalnız bırakılması bir güç testi değil midir?
Askeri güç dediğimiz zaman, kendi personeli, kendi imal ettiği silah ve teçhizatı kullanan, kendi istihbaratını kendisi yapan bir gücü kasdetmiyor muyuz? Peki 12 yıldır bu konuda hangi adımları attınız ey yetkililer?
Cevabınızı duyar gibiyiz:
-Atak Helikopterleri, Altay Tankları, F-35 Uçakları, füzeler…
Doğru söyleyin, bu sayılanların hayati parçaları dışarıdan mı geliyor, biz mi üretiyoruz?
Bu sayılanların elektronik aksamı ve şifreleri bizde mi, rakiplerimizde mi? Yoksa İsrail’in bilgisine sunulmuş mu? Savunma bakanınızın açıklamalarını buraya yazmak istemiyoruz. Siz biliyorsunuz!
-Efendim ASELSAN ve TÜBİTAK bu konular için çalışıyor, büyük mesafe kaydettik!
Bu sözler kısmen doğrudur. O fedakar insanlar ellerinden geleni büyük bir gayretle yapıyorlar. Her biri tebrike şayan çabaların içindeler. Lakin hiç biri hayati tehlikeden emin değiller. Büyük buluşlara imza atmaya hazırlanan ve kısa süre önce çeşitli usüller kullanılarak şehit edilmiş bulunan bir çok ilim adamımızın katillerini hala bulamamış olmanızı nasıl izah edeceksiniz? Bırakın katillerin bulunmasını, bu konu ile ilgili yıllardır yapılan yargılamaları hala sonuçlandıramadınız? Hala her duruşmada hakimleri ve savcıları değiştirmekle meşgulsünüz. Şu anda fedakarlıkla çalışan bu ilim ve teknik adamlarımızdan bu şartlarda büyük beklentiler içinde olmamız mümkün mü?
Ey yetkililer! Test üzerine test edildiniz! Hala kuru sıkı sözler savurarak bir yere varamazsınız. Unutmayınız, vatanımızı, milletimizi, değerlerimizi ve menfaatlerimizi koruma görevi sizde! Geçmişi kötüleyerek de başarısızlığı örtemezsiniz!
Diyeceksiniz ki, “efendim bunları söylemek kolay da, ne yapmamız gerektiğini açıklamıyorsunuz!”
Size eski bir dosyayı öneriyoruz. 1974 yılı Kıbrıs dosyasını!
Bir avuç Rum serserisinin, NATO’yu, ABD’yi, Avrupa’yı ve Yunanistan’ı arkalarına alarak Kıbrıs’ı ilhak etmeye kalkışmaları karşısında, ruh çekirdeğinde Milli Görüş olan bir hükümet, bütün olumsuz şartlar altında ne yapmıştı? Nasıl yapmıştı?
Rum serserilerine derslerini verirken, arkalarında bulunan saydığımız kaba güçleri, hangi siyasi atraksiyonlarla işin kenarına iterek operasyona karıştırmamayı nasıl başarmışlardı?
Oralarda bir yerlerde bu dosyayı bulabilirsiniz!
Alın okuyun!
GÜCÜMÜZÜN TESTİ
Bu kaçıncı rezalet olay,
Gücümüzün kaçıncı testi?
Gücüm olsa da neye yarar;
Parçalandıktan sonra testi!
Ekrem Şama
ekremsama@hotmail.com
YORUMLAR
Kıymetli Ekrem abim
Olur, gözden geçirir ve güncelerim
Kendimizi kandırmaya devam diyorsunuz yani
Ne kızıyorsun be abicim İstediğiniz o olsun sizimi kıracağım? Fakat
Bana bahsettiğiniz ABD’nin üstlerini kapatma konusunu başkasına bahsetmeyin olur mu?
Saygı sevgi selamlarımla.
ekremsama
Serhat BİNGÖL
Ekrem abim
:))))))))
sizi çok seviyorum.
saygı selamlarımla.
Serhat kardeş, yorumunuza teşekkürler. Ama okuyan sanacak ki, son yıllarda parlak zaferler kazandık ve kIBRIS hezimetini (!) sildik.
Kardeş asıl bilgilerini sen güncelle. ve gözden geçir. OLmaz mı? ABD nin ambargosuna karşılık ABD üslerinin Türkiye tarafından kapatıldığını da bilgi dağarcığına ilave et kardeşim. Selamlar..
Ekrem abi,
Biliyor musunuz? Ülkemizde yani bizlerde ki, en temel sorunumuz güçten ne anladığımızı bilmememizdir.
Yazınızda Ülkemizin maruz kaldığı olayları tek tek sıralamış ve bu olaylardan da bu günkü mevcut hükümeti sorumlu tutmuşsunuz, elbette ki, onlarında yaşanan olumsuzluklarda on iki yılı kapsayan bir payları var. Ama temel sorun seksen yıldır bu Ülkede gücün tanımını doğru yapamıyor olmamızdır.
Bizde güç değince bireysel anlamda bilek gücü Ülkesel anlamdaysa silah gücü olarak algılıyoruz zaten sorunda burada başlıyor.
Oysa biz nüfusunun yüzde doksan sekizi Müslüman ve genç nüfusa sahip olan köklü bir tarihi zengin bir kültürüyle harika bir coğrafyasıyla ve güzel insanlarıyla müthiş avantajlara sahip olan çok güçlü bir ülkeyiz yani asıl güç budur. Önemli olan bu gücü istilacı bir anlayıştan çıkarıp dünyanın saygı duyacağı demokratik sosyal hukuk devleti olarak kullanıp herkesin imrendiği bir ülke olabilmektir.
Kıbrıs meselesine gelince sanırım klişeleşmiş bilgiler üzerinden hareketle fikir beyan etmişsiniz.
Kaldı ki o olayda da yine gücün tanımını yanlış yapmışsınız. San ki ortada siyasi bir karalılık ve askeri güç varmış gibi anlatmışsınız yani aslında eksik ve yanlış bilgi üzerinden bir güç tanımı yapmışsınız. o halde Sizi gerçekle yüzleştireyim.
1.Kıbrıs savaşı dünya savaş tarihinin en fiyasko savaşıdır. Kendi gemimizi batırdığımız kendi uçağımızı. Ateş açtığımız. Askerlerimizi yanlış noktaya hava indirme yapıp. Askerlerin paraşütleri açılır açılmaz çocukların yarısından fazlasının düşman mevzilerinden açılan ateş sonucunda daha havadayken şehit olmasına neden olduğumuz hatta harekâtın başlama saatini bile Kıbrıs daki siyasi muhatabımız olan Denktaş’a saatleri geri aldığımızı unutarak yanlış saat verdiğimiz türünden kepazeliklerle dolu bir savaş.
2. elli bin asker sayısıyla katıldığımız savaşta. Karşımızda milis kuvvetlerden oluşmuş. Altı yedi bin kişiden oluşan bir orduya kaşı yani birkaç gün öncesine kadar bakkal manav kasaptan oluşmuş. Bir orduya karşı kazandığımız savaşı yazınızda güç örneği olarak vermeniz ne komik. ha komik dedim de aklıma geldi bölgede gözlemci olarak bulunan İngiliz askerleri de tanık oldukları olaylardan dolayı gülmekten yerlere yatmış zaten.
3.hep hikâye olarak anlatılır. Efendim ABD ve NATO bize Kıbrıs’a girmeyin demişte bizde posta koymuş ve girmişiz öyle mi? bundan dolayı da Amerika bize ambargo tehdidinde bulunmuş bizde hadi leeen demişiz öyle mi? Bakın güzel ağabeycim. En önemli güç dürüstlüktür eğer bir ülkenin gücünden bahsedeceksek. Önce o devlet halkına yalan söylemeyecek hele hele yakın veya uzak tarihindeki yaşanmış olaylarla ilgili. tamam Kıbrıs savaşı kazanılmıştır ama yukarıda belirttiğim gibi ne şartlarda ve kime karşı.
Gelelim gerçeklere değerli Ekrem abim âcizane kulaktan duyma klişeleşmiş bilgiler yerine, farlı kaynaklardan da faydalanıp çok okumak gerektiği iddia eder ve okurum. Dolayısıyla birçok kaynaktan edindiğim okurken de vay be demek öylemi olmuş dediğim bilgileri bu yorum köşesine sığdırmak çok zor. Bu nedenle bir kaç satıra sığdıracağım şekliyle çok kaba hatlarıyla belirteceğim.
Kıbrıs Rumları şımarık kardeş olarak ağabeyleri olan Yunanistan’ı çok üzüyorlardı öyle ki soğuk savaş yıllarında komünist ülke olan Rusya ile samimi ilişkiler kuruyor. NATO üyesi olan abisini zor durum da bırakıyordu hatta son olarak Rusya ile 300 milyon dolarlık silah anlaşması yapması bardağı taşıran son damla olmuştu. Rumlara bir ders verilmesi gerekiyordu. Bu dersi Yunanistan veremezdi. ABD bu dersi verebilirdi ancak Sovyetler birliğini karşısına alması gerekirdi ki buda çok riskli olurdu. O sıralarda şımarık Rumlar Türklere saldırılarda bulunuyorlardı bu saldırıların bir kaçı da ölümlü vakalara dönüşünce. Rumlara dersini verecek güç bulunmuştu. Türkiye ancak bir sorun vardı ne ABD nede NATO Türkiye’ye direk destek veremezlerdi. SSCB göre Böyle bir destek onların direk müdahalesi anlamına gelirdi dolayısıyla da biz yapma dedik ama Türkiye bizi dinlemedi algısı oluşturuldu. Olayların farklı bir yüzü de bu dur.
sizin yazınızda hükümette kıbrıs üzerinden verdiğiniz kararlık ve güç örneği gerçeği tam olarak ifade etmiyor yani doğru bir örnek değil.
Ülkemizin gücünün son yıllardaki sınanması on iki yılda yapılan demokratik reformlar dev yatırımlar olabilir mi ?
Saygılarımla.