ANNE YÜREĞİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Güneş her tarafı yakıyordu, ağaçlar renkli renkli kuşlarla doluydu. Bir ağacın altına uzanan anne aslan ve beş yavrusu gölgede hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Beş küçük aslan yavrusu ağlayarak, bitkin halde annelerinin gözlerinin içine bakıyordu. Çaresiz anne ne yapması gerektiğini iyi biliyordu fakat tek başına nasıl avlanabilirdi ki? Üstelik geçen günlerde av yüzünden sırtlanların saldırısına uğramış ve yaralıydı. Çocukları için yakaladığı avı sırtlanlar elinden alıp gitmişti. Tek başına kolay olmuyordu avlanmak yine de yavrularının haline dayanamayarak avlanmak için dolaşmaya başladı. Sıcak güneşin altında bilinçsizce yürümeye başladı anne aslan. Nereye ve kime gittiğini bilmeden yürüyordu. Uzaktan gelen bir takım sesleri duyarak yavaşladı. Yanında duran yeşilliklerin arkasına gizlendi. Görünmemek için yere uzanarak sessizce sürünmeye başladı. Sese yaklaştığını anlayınca çalılıklardan dışarı baktı. Biraz ileride bir grup zürafa vardı. Yavru zürafaların yanında beş altı tane de yetişkin zürafa vardı. Aslan orada kararını verdi, avlanamazdı. Yavru zürafaların yalnız kalması gerekti. Biraz bekledi bir umutla ama boşa bekledi. Anne zürafalar o vahşi ortamda yavrularını yalnız bırakmıyordu. Aslan üzgün ve çaresiz şekilde zürafalara görünmeden yoluna devam etti. Kaç gündür avlayabileceği güçsüz veya kendi denginde bir hayvana rastlamamıştı. Kendi dayanabiliyordu fakat beş yavrusu artık açlığa dayanamıyordu. Anne aslan çok şiddetli sesler duyarak kalın bir ağacın gövdesinin arkasına gizlendi. Kafasını hafifçe uzatarak sesin geldiği yöne doğru baktı. Üç tane yavru fili görünce bir an için sevinmişti anne aslan fakat yavruların arkasından gelen yetişkin filleri görünce hevesi kursağında kaldı. Boynunu bükerek fillere görünmeden yürümeye devam etti. Güçsüz bir hayvan veya yavrusunu bulması gerekti artık kendi yavrularını yaşatması için. Sıcak anne aslanı bunaltmıştı, susayan aslan biraz ilerideki nehire doğru yürüyordu. Suyun kenarına gelir gelmez kafasını suya sokarak kendini ıslattı. O anlarda çıtırtılar duymaya başladı. Birileri vardı yürüyordu, burnuna kokular geliyordu. Aslan toparlanarak temkinli adımlarla sese doğru yürümeye başladı. Çalıların arkasından biraz ötede bir anne geyikle yavru geyiği gördü. Aslanın şansı yaver gitmeye başlamıştı, sevinerek çalılıkların arasında sessizce beklemeye başladı. Anne geyik ve yavru geyik su kenarında oynayarak serinliyordu. Bir süre sonra anne geyik yavrusunu orada bırakarak dolaşmaya çıktı. Orası onlar için güvenliydi, anne geyik yavrusunu oraya bırakırken korkmuyordu. Çünkü hiç bir zaman orada onlara bir saldırı gerçekleşmemişti. Anne geyik yaptığı hatadan habersiz oradan uzaklaştı. Aslan artık harekete geçmeliydi öyle de yaptı. Yavru geyiğin haberi olmadan arkasından yaklaşarak üzerine atladı. Yavru geyik küçük ve savunmasızdı. Sadece debeleniyordu, çok korkmuştu ağlamaya başladı. Aslan yavru geyiği öldürüp öldürmemek arasında kalarak kuyruğundan çekerek yavrularının yanına götürdü. Yavru geyik yol boyunca ağlayarak anne aslana onu öldürmemesi için yalvarmıştı. Anne aslan üzülmüyor değildi belki de ilk defa bu kadar içi burkuldu fakat kendi yavrularının ölmesini istemiyordu. Ağacın altına geldiklerinde aslan yavru geyiği yere bıraktı. Yolda kaçmaması için geyiği dişleriyle bacağından yaralamıştı. Küçük geyik yanan bacağının acısıyla ağlıyordu. Beş aslan yavrusu yerde hareketsiz şekilde yatıyor anne aslanın sesine cevap vermiyordu. Anne aslan korkarak yavrularının başına koştu, her birini teker teker yalayarak uyandırmaya çalışıyordu. Yavrular yavaş yavaş gözlerini açtı, anne aslan korkmuştu onların uyandığını görünce sevinerek yerdeki yavru geyiği yemeleri için ortaya itti. Yavru geyik yaşlı gözlerle, korkarak aslanların gözlerinin içine bakıyordu. Yavru aslanlar yavru geyiğin gözlerine anlamsızca bakıyordu. Anne aslan sevinçliydi, yavrularını izlerken geyiğe tepkisiz şekilde bakmalarına önce bir anlam veremedi. Daha sonra ise yavrularının küçük olduklarını avı yiyemediklerini onlara yardımcı olmasının gerektiğini düşünerek geyiği ısırarak parçalamayı düşündü. Yavru aslanlar birden bire ağlamaya başladı, anne aslan şaşırdı neden ağladıklarını sordu;
Anne aslan: Neden ağlıyorsunuz? Onu yemeniz için getirdim yoksa yiyemediğiniz için mi ağlıyorsunuz? Üzülmeyin onu ben parçalarım sizlere.
Yavru aslan: Biz onu yiyemeyiz o daha çok küçük aynı bizim gibi.
Anne aslan: Yaşamanız için onu yemek zorundasınız. O da yaşamak için başka yavruları yiyor.
Yavru aslan: Yalan söylüyorsun o bizim gibi değil, o yerdeki otları yiyor.
Anne aslan: Yerdeki otlarında yavruları var, bak ne kadar çoklar onlarda bizim gibi anne, kardeş bir aile. Ama yenmeleri gerek. Sizin de bu geyiği yemeniz gerek.
Yavru aslan: Ben onu yemem, arkadaşımı yemem.
Anne aslan: O senin arkadaşın değil ki? Onu tanımıyorsun, seninle aynı tür bile değil. Bırakın şimdi ona acımayı. Siz yemeye başlamazsınız ben onu parçalayacağım şimdi.
Anne aslan yavru geyiği öldürmeden yavrularının yanına getirdiği için pişman olmuştu. Onlara göstermeden parçalayıp yavrularının yanına getirmesinin iyi olduğunu düşündü. Aslan yavruları ve geyik yavrusu üzgün, yaşlı gözlerle anne aslanın gözlerinin içine bakarken arkalarında duran anne geyik acıyla haykırdı.
Anne geyik: Bırakın benim yavrumu! Onu yiyemezsiniz!
Anne aslan: Doğanın kanunu bu karşı gelmekte ne demek? Onu benim yavrularım yiyecek.
Anne geyik: Ben onu senin yavruların yesin diye doğurmadım. O benim yavrum, canım, her şeyim.
Anne aslan: Benim yavrularımın yaşaması için ona ihtiyacım var. Onlarda benim canım, her şeyim.
Anne geyik: Koskoca yerde beni mi buldun, hiç mi vicdanın yok? Benim bir tane senin beş tane. Ver bana yavrumu geri yoksa kimsesiz kalırım, ölürüm.
Anne geyik ağlayarak anne aslandan yavrusunu geri almaya çalışıyordu. Anne aslan üzüntüsünü saklayarak çocuklarını yaşatmak için yavru geyiği vermek istemiyordu.
Anne aslan: Seni anlıyorum anne yüreği ama sende beni anla.
Anne geyik: Ben seni anlıyorum asıl sen beni anla! Senin beş tane benim bir! Kendini bir an benim yerime koy.
Anne aslan bir öbür yanına yavru aslanlara ve yavru geyiğe bakar yavruların hepsi ağlıyordur. Kafasını tekrar anne geyiğe doğru çevirir anne geyiğin gözlerinden yaşlar süzülüyordur. Anne aslan ağlayan anneyi görünce dayanamayarak yavru geyiği ensesinden kavrayıp annesinin önüne bırakır. Anne geyik gülümseyerek yavrusunu koklayarak yaralı ayağını yalamaya başlar. Yavru aslanlar gülümseyerek bitkin halde yavru geyiğin annesine kavuşmasını izler.
Anne aslan: Al yavrunu git. Bir daha da onu yalnız bırakma sakın.
Anne geyik: Bırakmam. Beni anladığın için sağ ol.
Anne aslan: Sende beni anla ve kızma olur mu?
Anne geyik yavrusunu alarak oradan gider. Anne aslan beş yavrusunun başına oturarak yaşlı gözlerle onları izler. Yavrular iyice bitkin ve halsizdi. Anne aslanın avlanması şarttı. Bu sefer aynı hatayı yapmadan avlanmalıydı, bir daha ki avını parçalayarak yavrularının önüne koymalıydı. Bunu düşünerek avlanmaya çıktı fakat eli boş döndü çünkü tek başına başarılı olamıyordu beş yavrusuyla orada yalnızdı, başka aslanların yardımına ihtiyacı vardı. Sabah olduğunda yavruların durumu gittikçe kötüye gidiyordu. Yarı baygın halde yerde hareketsizce yatıyordu yavrular. Anne aslan ağlayarak bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Etrafta başka aslanlar yoktu. Karşılaştığı diğer aslanlarda ona yardım etmiyor, avlarını paylaşmıyordu. Yalnız kalan çaresiz anne aslan çocuklarının ölüme doğru gidişini izlerken hızla koşarak gelen anne geyiği gördü. Anne aslan yerinden kalkıp anne geyiğe doğru baktı. Anne geyik kan içindeydi, ağlayarak haykırıyordu.
Anne geyik: Yavrumu yediler, yavrumu yediler!
Anne aslan: Ne?
Anne geyik: Yavrumu yediler! Bir taneydi o bir tane! Yalnız kaldım!
Anne aslan: Nasıl oldu, kimler, anlatsana?
Anne geyik: Biraz önce yürürken yolumuzu sırtlanlar kesti. Saldırdılar bize çok uğraştım yavrumu kurtaramadım! Onu kapıp parçalayarak götürdüler. Ben ne yapacağım şimdi? O bir taneydi?
Anne aslan ağlayan anne geyiğin durumuna dayanamayarak ağlamaya başladı.
Anne aslan: Acısına sabretmek zor olsa da mümkündür. Sabırlı ol. Bu yaşam böyle değiştiremeyiz.
Anne geyik: Senin yavrularına ne oldu? Öldüler mi yoksa? (ağlayarak)
Anne aslan: Ölmediler. Ama ölecekler. (ağlayarak)
Anne geyik: Anne olmak ne zor şeymiş şu hayatta. Birilerinin yavruları yaşasın diye senin yavrun ölüyor. Birileri mutlu olsun diye senin yavrun üzülüyor, can veriyor.
Anne aslan: Senin beş tane demiştin ya şimdi beşi de yok işte. Ben de senin gibi yalnızım artık.
Anne geyik: Ben bu saatten sonra yavrumsuz yaşayamam. Çok canım yanıyor, yaşadıkça bu acıyı hissedeceğim. Ben yavrusuz kaldım sen kalma.
Anne geyik ağlayarak yere yatar aslanla konuşmaya devam eder. Anne aslan ağlayarak geyiği dinler.
Anne geyik: Onlar yaşamalı. Hadi uyandır onları beni yesinler. Bari onlar yaşasın.
Anne aslan: Bunu yapmak zorunda değilsin.
Anne geyik: Senin korkunu iyi anlıyorum, evlat bu. O yüzden bana acıma, uyandır onları beni yesinler! Uyandır!
Anne aslan ağlayarak baygınlık geçiren çocuklarını yalayarak uyandırdı. Çocuklar halsiz şekilde anne geyiğe bakıyordu.
Anne geyik: Yiyin beni, hadi durmayın! Yaşamanız gerek, anneniz için yaşamalısınız!
Anne aslan olduğu yerde ağlayarak yavrularına nasıl ısırması gerektiğini söylüyordu. Yavrular açlığın vermiş olduğu iştahla anne geyiği ısırmaya başladı. Beşi yavaşça geyiği farklı yerlerinden ısırıyordu. Anne geyik yattığı yerde ağlayarak sesini çıkarmadan ölmeyi bekliyordu. Bir yandan da onu ısıran yavruları toynaklarıyla severek gözlerine şefkatle bakıyordu. Anne aslan bu manzara karşısında üzgün halde yere çöktü, kendini tutamıyordu çok ağlıyordu. Anne geyik bir süre sonra öldü. Yavru aslanlar geyiği yemeye devam ediyordu. Anne aslan kendi yavruları yaşasın diye canını feda eden anne geyikten sonra bir daha hiç bir geyiğe yaklaşmadı ve saldırmadı. Beş yavru aslan, anne geyik sayesinde tekrar yaşama tutundu.
Ö.E
YORUMLAR
İlginç bir hikaye.
Çocuklara faydası mı olur, zararı mı olur, kestiremedim sözün doğrusu.
Ama,
ilgi ile okuduğum kesin.