Zaman Anatomili geçişler..
80’ lerim; koşmaktan terleyen avuç içlerimi ve onlara bulanan tozun elimde oluşturduğu yapay bir çamur kiri kokusu, evde dayak yeme korkusuyla beliren ürkekliğime sebeb.Soyulmaktan her gün toprağı öperek kanayan ve durmadan kabuk yenilemekten bıkmayan diz kapaklarım.İsmini hiç unutmayacak bir hafızayla sakladığım ve uğruna pamuk şekeri çalarak kendi içimde ilk sabıkamı koyduğum aşkım.Sonraları ağabeylik yapabilme heveslenmeleri, çam kozalaklarını kırarak fıstık arayışları, meşin yuvarlağın gelip beni göğsümün tam orta yerinden vurduğu yıllarım.Koşar adım giderken, zamana telef etmiştim çocukluğumu, yeni bir kurban getirmiştim ona genç ve ergen 15’ine değmiş.
90’larım; Namluya sürülmüş bir fişeğin acemiliğinde, nereye gideceğini bilmeyen hedefsiz, ütülü giysilerle ilk kez tanışma ve futbol duvarına tırmanışlar.Aşk’ın ilk ’’o’’ halini tadımlık olarak almıştı zaten bir kaç yıl öncesi, kendinde idi arayışları belli belirsiz. İlk yumruğu vuran kazanır davaları başlamıştı artık, 16’sının başındaydı ilk dokunduğu cinsilik. Sağın ve solun yönden başka kavramlar olduğunu öğrenme zamanlarıydı sıcağı ve kızılından.Sinema kuyruğunu görmemişti lakin limon kasalarından yapılmış tahta çerçeveli ve ten renginin siyah bantla uyum sağlamadığı afişlerden oluşan sinema salonlarına uğramışlığı inkar edilemezdi ...
Ona göre elektronik merakı sadece zengin ve tertipli düzenli görülen kurumsal aile çocuklarında vardı. Pahalı meşgale olan atari girmişti kanına sivilceli çocukların ...
Yetişemiyordu zaman; 18’lerde akışkanlığı iyiden iyiye artan bir umursamaz gençlik acemiliği.Ustalaşan ayaklardı; yürüyüşlerde,koşuşlarda futbolun getirileriydi bunlar.Göz hızda sınır tanımazken kırılganlıklar ve dargınlıklar ağarlık veriyordu yüreğin içine. Aşkları, sevenleri ve sevilenleri adına, yol yeni başlarken zaman artık öndeydi fark kapanmış tempo ağırlaşmış...
Ali ÖZTÜRK
YORUMLAR
Yetişemeyen zaman mıydı ya da biz mi zamana yetişemiyor ve ayak uyduramıyorduk ya da zamanlarda kaybolan hep bir zamanlar mı vardı...zaman belkide kör bir kuyu dibinden çıkmaya çalıştığımız aydınlıklara, geç kalınmışlıklara...
Güzel bir yazıydı, duygularınız yalın ifadelerle iyi anlattınız...selâm ve sevgiler...
evet evet, belki de zaman ne tik taklar, ne akrep ne yelkovan, ne de 365 günlük paketlerle anlaşılır..
unutmak istemediğimiz ya da istediğimiz o anlarla aramızda doğrusal mesafeler kurmanın zor gelişi ondandır belki de. çünkü bu zorlama mesafeler kısalır-uzar, sertleşir-gevşer, kaybolur-silinir zihinsel ve duygusal sıçrayışlarımızda.
çok içten ve şeffaf bir anlatımdı. görecelik kuramının yazarın öznel geçişleri ile tekrar ortaya konmasıydı. çok beğendim çok.
Chlorotoxin tarafından 5/24/2008 12:07:30 PM zamanında düzenlenmiştir.