- 660 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ANNELİK PELERİNİ
Mini minnacık yumuk eller ilk kalem tutmaya başladığında ,nasılda heyecanlanmış , içim bir garip olmuştu. Büyüyordun ve bunu izlemek ne kadar keyifliyse ,bir o kadar da endişe çizgilerinin belirmesine neden oluyordu yüzümde.
Ciddi bir ifade takınıp , ‘anne bak ,ne yaptım ‘ dediğin o anlar ve heyecanla resmin ayrıntılarını peltek cümlelerle anlatışın.
Kandiller ve özel günlerde lokma döküp apartmana dağıtmaya çıktığımızda ,’anne ne diyecektik?diye gelen soruya , kandiliniz mübarek olsun ,diyeceğiz oğlum diye hatırlatırken ,onun o güzel dilinde , ‘Kanliniz mübalek olsun’ olarak dönüşürdü sese.
Yaşamak ne keyifli bu anları.
Yılsonu , gösteriler , sahnede sen ,seyirci koltuğunda ben.
Sahnede olmayı sevdiğini biliyorum. Efe kıyafetinin içinde ,takma bıyığının durmadan yerinden çıktığı o anları , bir külhan beyi gibi yerine tekrar yapıştırışın ,tam sahnenin ortasında hem de . Tüm salonu ne güldürmüştü.
Geçti mi o yılar ,yoksa duruyor mu olduğu yerde? Böyle canlı hissetmek nasıl mümkün oluyor diye soruyor insan ?
İlkokulun bahçesindeyiz sonra . Sırtında kendi beğendiğin ,o her yere atlayıp zıplayabilen ,hiç düşmeyen ,çizgi film karakterli çantan var.
Ama ben sen düşeceksin diye o merdivenlerde ya da bahçede endişeliyim yine. Tabii dışa yansıtmamak için bu endişeyi gösterdiğim çaba oldukça yorucu.
Okul bahçesinden kovulana kadar bekleyen annelerden olmasam da , annelik iç güdüm her an pelerinini savurup ,uçarak okula gelebilecek gücü buluyor kendinde.
Artık harfleri ses olarak öğreteceksiniz diyor öğretmenimiz . Başlıyoruz çalışma masamızda LLLL ,ssss ,bbbbb, dudaklarım bir açılıp bir kapanıyor onunkilerle birlikte. ‘Bak oğlum ,dilime bak ,damağımda LLLL..’
Hani anneler bilir ,yemek yedirirken bebeklere ,kaşığı ağzına her uzatışta sizin de açılır ağzınız ya, onun gibi tıpkı.
Hiç geçmeyecek gibi gelen bu ilk okuma yazma öğrenme süreci ,okuma bayramında yerini gururla karışık mutluluğa bırakıyor sonra.
Karne günü gelip çattığında ,durun çok hızlı geçiyor zaman diye haykırasınız gelse de , elinize tutuşturuveriyorlar ,çocuğunuzun büyümeye doğru nasıl hızla ilerlediğini işaret eden belgeyi.
Sonra ikinci sınıf ve üç , ödevler , okula gitmesem mi ile başlayıp karın ağrısıyla tescillenmeye çalışılan günler.
Yüksek not alınca kendine duyduğu özgüveni izlediğim anlar. Gecenin bir yarısı odasından gelen tıkırtıların ,bitmeyen ödev yüzünden olduğunu anladığım ve bu stresi azaltmak için yaptığımız uykudan önceki rahatlama egzersizleri .
Geziler , etkinlikler , elimizde türlü malzemeyle yaptığımız proje ödevleri.
Ne çok şey var anlatılacak . Yaz sonu kolunu kırıp alçıyla okula gittiğinde , o alçıya imzalar atıldıktan sonra akşam eve döndüğünde bir olgun ifadeyle bakışını hatırımdan çıkaramıyorum. ‘Büyüdüm , ama sen çocuk kal , cıvıl cıvıl anne olmanı seviyorum’ dediğin zamanı hele. Ahh oğlum , her annenin söylediğini söylemeden edemen işte. Ne var bu kadar hızlı büyüyecek.
Şimdi erinlik dönemine girmiş bir küçük delikanlı ,ilkokulu bitiriyor.
Önümde doldurulması gereken bir form ,ortaokula dair.
Form üzerinde açılmış bir perde, hiçbir anını kaçırmak istemediğim sahneler geçiyor bir bir.
Anne olmanın verdiği hazzı yaşarken bir taraftan , güçlü olmayı öğretebiliyor muyum acaba sana? Hayatı sevmeyi , yaşamın anlamını ve daha bir çok şeyi ,becerebiliyor muyum ki ?
Anladığımdan daha fazlasını aktara bilir miyim ,sarılıp sana , hislerimle?
Emin olduğum bir tek şey var sadece.
Anneliğim, en büyük zenginliğim…
YORUMLAR
Gülşen Kazgın
Onlardan çok şey öğreniyoruz. Bazen ben ona ders vereyim derken dersi alan kişi oluveriyorum. Bunu fark etmek güzel. teşekkür ederim yorumunuz ve güzel dilekleriniz için. Hepimizin evlatları için olsun dileğiniz. sevgiler.