Yol üstünde
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kişi aynı yerlerde yaşarken çok değişimlere tanıklık ediyor. Bu değişikliklerin güzel olup olmadığı her insanda aynı duyguyu yaşatıp yaşatmadığını bilemem.
Bende,içimde ezikliklere neden oluyor.O gençliğini çocukluğunu bildiğim insanlar büyümüş
yaşlanmışlar, şaşkınlıkla izliyorum ben aynı kalmışım gibi. Bendeki değişim de belki diğer
insanlar gibi görüntümdedir. Ruh aynı.
Hemen hemen bütün yaşam dönemimde yemyeşil gördüğüm yerler bahçeler, sihirsiz deynek
ile değişti.O güzelliklerin yerini dört beş katlı binalar aldı. Oysa büyük şehri Ankara’yı çok
sever ve özlerdim.Akrabalarımızın çoğu orada otururdu. Özellikle anneanneme gitmeye
bayılırdım çünkü anneannemin evinin bahçesinin duvarı açıkhava Özer sinemasının da
duvarıydı aynı zamanda.İki günde bir film değişir bizde bahçe duvarına ekli olarak yapılan
tahta seyir yerine oturarak dayımın getirdiği çekirdekleri çitleyerek sinema izlerdik. (bu ayrı konuydu buraya nasıl girdi.)
Güzelim yeşillkler güzellikler içinde Ankara’nın asvalt ve sinema kokusunu özlerdim o zaman
Çubuk küçük bir kasaba görüntüsündeydi. Hatta köydü diyebilirim. Evler daha birbirine
yakın yakındı insanlar gibi. Sokaklardaki oturmalar ve sesleri hâlâ kulağımda.
Dün perşembe pazarından aldığım üç bağ bir domates, iki bağ biber fidelerini balkonda
saksılara dikip yetiştirmek amacıyla toprak ve saksı almak için dışarıya çıktım. Anneme de
alacaktım bunlardan. Kardeşim annemdeydi. Bir apartman ilerimdeki annemin evinin önünden geçerken ona seslendim.Gel beraber gidelim diye. Önemli bir proğram izliyormuş
evlenme programını. Gülerek gelmeyeceğini söyledi. Kendi kendime kızarak yola koyuldum.
Pazar arabamı yanıma almış, içine geçtiğim yerlerden toprak alırım diye hazırlıklıydım.
Bir inşaatten kıyıya ağaçların dibine yığılan toprakları gözüme kestirdim dönüşte alırım
diye.Hızlı adımlarla eski adı yukarı mahalle olan bizim mahallemizden geçerken paşaaların
evinin üst kat penceresinden adını şu an anımsayamadığım yaşı en az seksen beş olan teyze bana seslendi:
"Kızım bana bir telefonu açar mısın? Gözlerim görmüyo da.."
Tamam deyip ben sana kapıyı açarım dediği kapıya doğru yürüdüm. Kapı hemen açıldı eski usulle. Pazar çantamı kıyıya bırakıp tahta merdivenlerden çıktım. Teyze merdivenin
başında beni bekliyordu.Hoşgeldin, gel dedi. Hemen eskiden hol denilen bir yere girdik kısa
kısa bir girişten sonra. Eline küçük bir bloknot defterini alarak arayacağımız numarayı
aramaya başladı. Bir süre bulamadı. İsterseniz kimi arayacağınızı söyleyin ben bakayım dedim. Hüsnüye derken aradığı numarayı birlikte gördük. Büyük harflerle yazıyordu.
Anneme de böyle büyük sayılarla yazardık numaraları ve adları. Ev telefonundan umarayı hemen aradım meşguldu. Az sonra kızı Hüsnüye aradı konuştular. Benden sözetti, tanıyor musun diye. Hüsnüye tanıdığını söyledi. Ben de onu tanıyordum ama hiç konuşmamıştım.
Sadece mahallemizin kızıydı.Teyze al konuş diye telefonu bana uzattı. Dışardan soğuk biri
olarak algıladığım Hüsnüye gerçekten samimiyetle konuştu. Hal hatır sorup konuştuktan
sonra, bugün ev işleri yapıyordum annemi arayamadım. Her iki saatte bir arardım beni
merak etmiş dedi. Telefonu tekrar annesine verdiğimde gitme bekle diye işaret ediyordu. Konuşmasını bitirmesini bekledim.Kızını ve onu tanımamdan çok memnun oldu.
Daha önce kimin kızı olduğumu sorup öğrenmişti. Beni tanıyıp çağırdığını söyledi. Yabancı
olsan çağırmazdım dedi.Ben de seni bildiğim için geldim dedim. Ona yaşlanmış olduğunu söylerken bizler de yaşlandık dedim:
" Neden alt katta oturmuyorsun? Merdivenden inip çıkman olmazdı. Aman dikkat et Allah esirgesin düşebilirsin."
Alt katta oturulabilecek bir yer olmadığını söyledi.
Kızının çocuklarının hangi okulları bitirdiğini ne olduklarını derken senin çocukları n’oldu dedi.
Anlattım. Onların da okuyup iş güç sahibi olduklarını söyledim. Yaşlı birine göre oldukça dik merdivenlerden tutunarak indi. Beni gülerek uğurladı anneme selâm söyleyerek. Ben de:
"Aman kendine dikkat et dedim."
" Yardımcı bir kadın geliyor,dedi"
Gülümseyerek beni uğurladı.
Evimin yanındaki yaşlılar evini düşündüm. Kimbilir kimler var bu evde? Pencere önüne oturup baktığımda bastonlu,güçlükle yürüyen insanlar görüyorum.Usul usul dışarıya çıkıp
ellerinde ya bir gazete yada küçük bir poşetle ayaklarını sürüyerek huzur evine doğru
gittiklerini görürüm. Annem ve teyze gibiler şanslı. Onlar kendi evlerinde çocuklarının bakımı ve gözetimindeler.
Küçük kız kardeşim:
" Ne güzel huzur evimiz burnumuzun dibinde. Yaşlanınca ya oraya gider kalırız ya da eve ordan birinin gözetiminde kendi evimizde baktırırız."
İnsan sonunu düşünmek istemese de. Son var değil mi? Dilerim herkesin son günleri huzur
içinde ve mutlu olsun. Gülümseyen bir ihtiyar olmak güzel..
10. 6. 2014 / Nazik Gülünay
sürecek
Yazımı güne seçen yönetime ve seçici kurula çok teşekkür ederim.
YORUMLAR
yaşamaya devam ettiğimiz sürece o günler de
gelip çatacaktır mutlaka..
acaba o günlerimizde ne olacağız
demeden edemiyor insan...
güzel bir konu güzel bir yazıydı okuduğum
gönülden kutladım Nazik şairim
glenay
Çok teşekkürler,
selamlar..
İşte asıl korkularımız bazen yaşadıklarımız olabiliyor.Yada hayal edip kıyısından köşesinden o hayali yaşamak.Ne güzeldi o samimi şehrin, kasabanın, köyün içinde her gün görebildiğin, selamlaştığın insanları görebilmek.Ne güzeldir onlarla acıları paylasabilmek.Güzeldi belkide pencereden Ayşe teyzeye seslenebilmek, Fatma nineye bir tabak yemek vermek.Yakalandığın yağmurda çekinmeden Ali amcanın evine girebilmek, Hasan amcanın kapısını çalabilmek.Ne güzeldi çocukların sokaklarda korku duymadan seslerini duyabilmek iyi, iyi, iyi
Aynı binalarda kalan insanların kapılarını birbiri suratına vurmaları. Bugün komşun olanın yarın taşınmış olması ve belkide bu soguk ilişkilerin ürünü sevgi ve güveni tuketmemiz.Artik Bayramları bile birer tatil günü olarak beynimize yerlestirmemiz kötü, , kötü, , kötü
Saygılar
glenay
Sokağa çıkınca en az bir tanıdıkla karşılaşıyorsunuz.
Çok teşekkürler,
yorumları görmemişim nedense,
özür diliyorum,
selam ve sevgilerimle..
glenay
çok teşekkürler kanka,
bana güç verdi yazı konusunda.
sevgiyle..
Huzur evinin huzurunu da huzursuzluğunu da 3 yıllık huzur evinden çalışma hayatımdan çok iyi anımsıyorum.Hemen hepsininde evlerinin burnunda tüttüğünü, yemeklerini yapıp evlerini düzeninde yaşamayı en lüks huzur evine tercih ettiklerinide çok iyi biliyorum.Hatta alzheimer olanların kaç defa evimize gideceğiz diyerek huzur evinden kaçmaya çalıştıklarını da.Evinde yaşlanıp son nefesini kendi evinde verecek olmakta bin şans diye düşünüyorsun huzur evini ve orada kalmak zorunda kalan yaşlıları görünce ve tabiki sonumuz nasıl olur düşünceside bir gelip geçiyor hızla.
Yaşadığınız yerin şehrin stresinden uzak eski günlerin nostaljik hemen bir çok kişinin birbirini tanıdığı yerleri anımsatan bir havası olmalı.Belirtmeden geçmeyim istedim.Hayatın içinden huzurlu ama düşündüren bir kesit okuduk.Elinize sağlık.Sevgi ve selamlarımla.
glenay
Çok teşekkürler.
Öykümü ve yorumunuzu tekrar okuyunca içim burkuldu,
sonumu düşündüm.
selamlar..
ödüle değer bir yazı...
acaba bizleri nasıl göüyorlar dışarıdan.daha geçenlerde oğlum bana dönerek;Aman şunun şurasında yaşayacağın on yıl kaldı demişti.
demekki artık bizi de gidici görüyorlar.
hayat bu bizler gideceğiz, sonrasında da onlar.
güzel insan olmak sanırım her şeyin üstünde.
akıcı etkili anlatımın hazzında okudum tebrik ederim
glenay
aslında bu geldiğimiz yaşa çok çabuk gelindiğini ve
her yaşın insana bir şeyler kattığını ama insan istemeyince
yaşlanılmadığını.
Bizler de öyleydik.
Yaşlı dediğimiz yaşlara gelince
biz yanılmışız. Bu yaş hiçte yaşlı değilmiş dedik:)
Çok teşekkür ederim,
selâmlarımla..
Küçük hüzün esintileri hissettiren oldukça güzel bir yazı.
Hem okudum, hem gülümsedim, hem de yaşlılık yıllarımı düşündüm.
Gerçi, dünyanın kaybolmuş bir bölgesinde,
hayatın zorluklarına göğüs geriyoruz hala ama,
pek de genç sayılmayız hani.
Sözün özü,
yaşlılık kapıyı çalmış.
O yaşlı teyzeninki gibi güzel bir ev,
her gün arayan, halimizi hatırımızı soran yakınlarımız olur inşallah.
Huzur evine gelince...
Onu hiç sevemedim gitti...
glenay
İster istemez kapımızda olan yaşlılığı düşünüyoruz.
Dilerim korktuklarımız olmaz.
çok teşekkürler güzel yorumunuza,
selâmlar..