- 2967 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAK… BAYRAK SEVGİSİ VE BAYRAĞA İHANET
BAYRAK… BAYRAK SEVGİSİ VE BAYRAĞA İHANET
Bayrak hürriyetin nefesi, istiklalin sesidir. Bir milletin sesini ve nefesini kesmek isteyenler önce o milletin bayrağına el uzatırlar. Sonra o bayrağın gönderine dil uzatırlar. Rüzgâr çıkıp ta dalgalanmasın diye şeytana yalvarırlar.
Bayrakları ne hainlerin elleri öldürmeye nede dilleri soldurmaya muktedir olamaz. Ancak ve ancak bayrak bekçilerinin yüreklerine düşen karanlık, kalplerinde biriken fesatlık ve gönüllerinde boy veren ayrılık, o bayrağı bekleyen elem ve utanç verici sonun habercisidir.
Bayrak göklerden inmedikçe; bir milletin onur, şeref ve haysiyeti gökteki yıldızlar kadar yüce ve yüksek olacaktır.
Bayrak gönderde dalgalandıkça yüreğinde dalgalanmalıdır. Çünkü bayrak devlettir.
Bayrak gönderde coştukça yüreğinde coşmalıdır. Çünkü bayrak millettir.
Bayrak göndere sığmadıkça yüreğine de sığmamalıdır. Çünkü bayrak vatandır.
Bayrak gönderde uçuştukça yüreğinde uçmalıdır. Çünkü bayrak hürriyettir.
Bayrak gönderde gülümsedikçe yüreğinde gülmelidir. Çünkü bayrak istiklaldir.
Bayrağı anlamayan kendini de davasını da anlatamaz. Çünkü bayrak destandır.
Bayrağına selam duramayan kendine de, milli değerlerine de saygı duyamaz. Çünkü bayrak tarihtir.
Bayrak son umuttur.
Dağılmaya yüz tutmuş, bütün değerleri hoyratça yağmalanmış, açlık ve yoksullukla senelerce terbiye edilerek manda ve himaye dâhil her türlü esareti kabul etmeye hazır hale getirilmiş, panik halinde ki toplulukları ve üstün düşman gücü karşısında yenilmeye hazır orduları, ancak ve ancak bayrak açarak, özgürlük ve bağımsızlığını elde etmek maksadıyla kanının son damlasına kadar savaşmak için bir araya getirebilirsiniz.
Bayrak ve sancak bu kutsal gayenin gerçekleşmesi için bir kez açılır.
Açılan bayrağın bu kutsal gayeye ulaşmadan kapanmasının artık bir milletin topyekûn yok oluşu, bir devletin yıkılışı, bir vatanın satılışı anlamına geldiğini, o bayrağı açanda, altında toplananlarda çok iyi bilir.
Hürriyet ve istiklale kavuşulduktan sonra; bayrağın göndere her çekilişinde, istiklal marşını söyleyerek bayrağa selam duranlar, kurtuluş mücadelesini ve şartlarını yâd ederken bir yandan da özgürlük ve bağımsızlığın bedelinin muhasebesini de yaparlar.
O bir anlık muhasebe bile sahip olunan değerlerin ve kazanımların korunması, geleceğe taşınması ve genç nesillere aktarılması için milleti oluşturan fertleri teşvik eder.
İki sevgili arasındaki aşk; zamanla sevgiye, sonra saygıya ve en sonunda alışkanlığa dönüşür. Türk’ün kalbinde ay yıldızlı al bayrak ebedi sevgilidir. Aralarında ki bu çok özel ilişki aşktır.
Ne bayrak alışkanlığı, ne bayrak saygısı, ne bayrak sevgisi bu aşkı anlatmaya yetmez. Zira ebedi sevgililerin aşklarının süresi yoktur. Süresi olmadığı gibi bu aşkın ne zaman başladığı da bilinmemektedir.
Bilinen bir gerçek varsa iki sevgili arasındaki bu ilişki kundakla kefen arasında her zaman bayrak aşkı olarak kalacaktır.
Türk evladı vatanını sever, devletini sever, milletini sever ama bayrağına âşık olur. Çünkü bayrağın üzerinde bu sevgilerin, rengi, alameti ve nişanı vardır.
O renge, o alamete ve o nişana baktıkça; onların anlamlarını ve derin manalarını hatırlamak; Türk insanının bayrağına aşkını kuvvetlendirir ve o aşkı çelikten bir imana dönüştürür.
Türk insanı bayrağına her bakışında ona yeniden âşık olmalıdır. Bununla da yetinmeyerek; bayrağını her sabah hatırlamalı ve ona “Her sabah yeniden âşık” olmalıdır. O aşkın zamanla sevgiye, saygıya ve alışkanlığa dönüşmesine asla müsaade etmemelidir.
Çünkü Türk Bayrağı her zaman hainlerin hedefindedir. Türk Milleti’ne, Türk Devleti’ne gücü yetmeyenler hırsını bayraktan alır. Türk vatanına giremeyenler, hükmedemeyenler; hain emellerini onun üzerinde gerçekleştirmeye, böylelikle kin ve garezden ne yapacağını şaşırmış zavallı dimağlarını tatmin etmeye çalışmaktan büyük zevk alırlar. İşte bayrak bu hırs ve hain emeller karşısında ancak Türk Milleti’nin kendine duyduğu aşkla dimdik ayaktadır.
Yani Türk Bayrağı şanlı tarihimizin her devrinde Türk düşmanlarının eza, ceza ve cefa mağduru olmuştur. Ona bu mağduriyetini sadece Türk Milleti’nin bayrak aşkı unutturabilir. Ve o ancak gönderde iken mesuttur.
Çünkü o gönderde ise vatan özgür, millet güvende ve devlet bağımsızdır. Ve bayrak bu alametlerin en makbul ifadesidir. Bayrağın kaşlarını çatması dahi bize harekete geçme zamanının geldiğini hatırlatmak için yeterli olacaktır.
Bayrağı; bahşettiği şeref ve yüklediği mesuliyetin işareti olarak canından aziz bilip, onu gözünden dahi sakınmayanlar onun için hiçbir fedakârlığa hazır değildir.
Onlarla yola çıkılmaz. Çünkü onlar yol arkadaşı olacak kadar bu vatanı bilmemekte ve sevmemektedir. Çünkü onlar bayrağa değil, bayrağın kendilerine yol arkadaşı olmasını arzu edecek ve bayrağın kendilerine selam vermesiyle huzur bulacak kadar cahildir.
Elinde bayrak olmayanların, yüreğinde vatan, millet ve devleti aramak beyhude bir gayrettir. Çünkü onların yürekleri simsiyah bir ihanet, harama bulanmış bir menfaat ve hak edilmemiş fırsatlar için çarpar.
Devletimizin bekası, milletimizin istiklali ve vatanımızın istikbali için ümitsizliğe, yalnız kalmak duygusuna ve endişeye kapıldığınız her anda ay yıldızlı al bayrağa bakınız.
Ama bu bakış tüm benliğinizle yoğunlaşarak gerçekleşen bir bakış olmalıdır. Zira o zaman beyaz atının üstünde Malazgirt önlerinde Alparslan’ı görür ve yine Beyaz atının üstünde Fatihle İstanbul kapılarından İstanbul’a girer, Mustafa Kemal’le Kocatepe’den dağların zirvelerine çıkarsınız.
Çünkü bayrak Türk’ün güç ve kudret çınarı, azim ve irade pınarı, milli birlik ve beraberliğinin ise şah damarıdır.
Yıkılacağını hissettiğinde bayrağı görüp doğrulacaksın, büküleceğini hissettiğinde bayrağı düşünüp çelikleşeceksin, döküleceğini hissettiğinde bayrağı yaşayıp yeşile keseceksin. Öleceğini hissettiğinde bayrağın göndere yükselişini hatırlayıp yaşama döneceksin.
Çünkü parayı gördüğünde doğrulanlar, çıkar elde edince çelikleşenler ve ihanet ettiğinde sevinenler; ay yıldızlı al bayrağı gördüklerinde senin çok yakınlarında olduğunu ve onlardan hesap soracağını bilmektedir.