// Nereye ?
Sıcaktan ağlayabilirim bile. Kullandığım sürme daha da hapsediyor güneş ışığını, göz çukurlarımdaki nemde bu hissi boşuna uyandırmıyor. Bu galiba bazen sarhoşluk hissi bile verebiliyor.
Otobüsün gelişiyle yağmur duasına çıkan bu köy halkından biri gibi hissettim kendimi, beklediğim durakta. Henüz sarhoşluktan payını almayan zihnimle kendime komut veriyorum: otobüse bin !
Önümde normalden fazla bir süre bekleyen çocuk görüyorum. Hemen can sıkıcı gözleri üzerine çekiyor. Bu sırada şoförden para üstünü beklerken elinde stresle çevirdiği bozuk paralara dalıyorum. Hipnoz olmak gibi bir şey. Yada sarhoşluğun bir yan etkisi. Herneyse, tek gördüğüm terli eli ve bozuk paraları. Yine zihnimin komutuyla uyarılıyorum.
Sıra bende ücretimi ödeyip, boş olan koltuklara çeviriyorum başımı. En arka dörtlü boş. Ne kadar boğuk bir hava soludum, varisli bir damardan geçtim sanki. Oturana kadar yıllar geçti gibi. Yolcular dahada tuhaftı.Ruhları , anın sarhoşluğundan bedenlerini terketmiş, slüetlerden ibaret gibiydiler.
Cama yansıyan, koridora düşen, bir yerlere tutunmaya çalışan slüetler…
Dikkat ettiğimde hiç biri benden yaşlı değildi. Belliydi işte. Hatta önümdeki benim lisedeki sancılı ruhuma ne kadar benziyordu. Delirmeden gözlerimi kapadım, cama yaslandım. Zihnimi ayakta tutmam lazımdı. Çok geçmeden yorgun düştüm, içim geçmişti bile ama bilinçaltım hareket halinde olduğumu hep hatırlatıyordu.
Başka bir yerdeyim. Kırmızının korkunç bir tonunda buluyorum kendimi. Mat, donuk bir kan tonu. Ölümü hatırlatan bir kadife. Ölümü getiren boşluğu. Dizlerimin üstündeyim. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda tüm zeminin bununla döşeli olduğunu görüyorum. Gökyüzü yok. Zemin kimi yerlerde tümsek, engebeli, kimi yerlerde düz ama ton hep aynı. Hep hareket halinde ve düşecekmişim gibi hissediyorum.Dizlerimin üstünde titriyorum. Yükseklik korkum var ve tümseklerde hareket ediyor ağır ağır. Gözümün alabildiğince tüm zemin bu manzarada. Yer kaynıyor. Bu an. Ben hareket ettikçe bu hatta kaynıyor. Ürperiyorum. Bedenimi tüm o kemik ve et yığınını hissetmemeye başlıyorum. Sanki ruhum şu anki zamandan tuttu kopardı kendini. Küçükken olduğu gibi komik bir korkuyla bir sonraki kusmuğu bekler gibiyim. Tam kusacakken gözlerimi açıyorum. Otobüs bomboş. İç sesim ‘nereye’ diye haykırıyor.Ama sesim çıkmıyor. Boşluğa bırakıyorum kendimi…
Kan ter içinde kendime geldim. Göz çukurlarım bile nemli. Avucumda hafif bir uyuşukluk var. Kıvrıldığım kanepeden doğruldum. Avucumda ter içinde kalan iki tane 1 lirayı farkettim. Sıkı sıkıya tutuyordum hala. Uyuşuk bir şekilde bıraktım masadaki küçük cam kavanoza. İçi ıvır zıvır doluydu. Canımı sıkan bir şeyi daha hatırlattı. Yüzüklerim... Siyah ve beyaz. ‘nereye’ gitmiş olabilirdiki. Haykırmak istedim bir an. Ruh halim hangi sayfaya sığmalı şimdi. Sıcaktan bile ağlayabilirim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.