- 648 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Anlama Çizgisi
Konya’lıyım aslen ben. Babam Diyarbakır’da yapmış askerliğini. Fırat nehrinin kıvrılışını izlemiş, adımı türetmiş sonra da.
Özbeöz vatanım olan, karpuzuyla ve gülen yüzlü insanlarıyla meşhur Diyarbakır, yine gündemimizin ilk sırasında. Hem çevresiyle karayolu ulaşımının kesintilere uğraması, hem de çocukları terör örgütünün katilleri tarafından dağa kaçırılan ailelerin eylemleri nedeniyle.
Acaba yaşlanıyor muyum diyorum bazan. Ülkemin başkentinin hangi şehrimiz olduğunu unutuyor muyum? Eskiden başımız ağrısa Ankara’ya koşardık. Şimdi ne oldu da insanlar kaçırılan çocuklarının geri dönmesi adına Diyarbakır belediyesi önünde bekleşiyorlar? Hadi bu acılı insanlar denize düşmüş yılana sarılmışlar. Ya ülkemin yöneticilerine ne oluyor? Daha dün üç bakan Diyarbakır belediyesi önünde bekleyen aileleri ziyaret ettiler. Yine daha dün, açılım adındaki ne içerdiği halen en azından benim bilmediğim sürece ilişkin bir çalıştay da gerçekleşti diyarbakır’da.
Sap ve saman, at izi ile it izi iyice karıştı birbirine. Anlama çizgimi yitirdim galiba ben. Ülkemin yurttaşları birbirlerine sevgi ile bakmayı ihmal etmezler hiç. Kimse Bilmez kimin nereli olduğunu, meshebini, dinini. Hanginiz merak ettiniz otobüste yer verdiğiniz yaşlı teyzenin meshebini etnik kökenini? Şimdi bir doğal afet olsa ve kan gerekse can gerekse ülkemin neresi olduğuna bakmaksızın koşup gitmez misiniz hepiniz? İstisnalar ki onlar asla kaideyi bozamaz, o istisnalar hariç kimin hangimizin ilgi alanına giriyor insanımızın etimolojik kökeni meshebi dini?
Konya’lıyım ben aslen. Babam Diyarbakır’da askerliğini yaparken seyredermiş Fırat nehrinin kıvrıla kıvrıla akışını. Adımı bu seyredişten türetmiş. Yani İstanbul’un Konya’nın her santimi nasıl özbeöz vatanımsa, diyarbakır da vatanımdır, vatanımızdır biline. Sessizliğim efendiliğimdendir sadece. Şu kör halim ile, yeniden kurtuluş savaşına gerek duyulsa en ön siperde yerimi alırım bütün benliğim ile. bu topraklarda ameliyat yaptırmayacaklarını söyleyenler şimdi nerede? Bırakın ameliyatı birileri organlarımızı alıp bağışlıyorlar neredeyse karanlık yüzleriy ile...
YORUMLAR
Değerli dostum
Yazınızı okuduğumda ikilemde kaldım ne yorum yapayım dostumun yazısına diye düşündüm.
Bravo ne güzel bir yazı yazmışsınız deyip hoşunuza gidecek cümlelerden oluşan bir yorum yazmaktansa gerçek düşüncelerimden oluşan fikirlerimi paylaşmam daha doğru olur. Söyleyeceklerim sizin hoşunuza gitmese bile.
Dostum yazınız kendi içinde çelişkilerle dolu gerçi bu çelişkili durum sizin yazınızla sınırlı değil toplumun bir kısmında da var hem İstanbul, Konya neyse Diyarbakır da benim için o diyoruz hem de ülkede yaşanan bir sorunun Diyarbakır da çözülmesinden rahatsız oluyoruz.
Hiçbir ayrımız gayrımız yoktur diyoruz sevgi sözcükleri sıralıyoruz. Sonrada aba altından sopa gösteriyoruz.Sanki yapacak bir şeyimiz olsa yapmayıp duracakmışız gibi. Yerse….
Kendimizi kandırmayalım, Otuz küsur senedir yapıla bilecek her şeyi yaptık. Kürtlerin demokratik özgürlük taleplerini bastırıp sindirmek için o bölgede legal- illegal yapmadığımız pislik kalmadı tankımızla topumuzla bombalamadığımız dağ bırakmadık ama olmadı maalesef dostum olmadı.
Nihayetinde bu ülkenin yani Türkiye cumhuriyetinin Genelkurmay başkanlığı ulusal basın yoluyla ve genelkurmayın internet sitesinden kamuoyuna şu açıklamayı sunmuştur.
‘’Türk silahlı kuvvetleri yapıla bilecek her şeyi yapmıştır. Bundan sonraki süreç sivil otoritenin demokratik yollarla çözeceği bir süreçtir.’’ derken bu olayları doğru ve demokratik bir anlayışla sivil iradeye sevk etmiştir.
Yani bu açıklamanın bir başka ifadesi şu dur ben ne istersem o olur. Dönemi bitmiştir. Bundan sonraki süreç empati kurma ve barış sürecidir.
Sonuç; eğer bir arada yaşayacaksak riyakârlık yapmadan bir birimizin haklarına saygı göstereceğiz. kardeşliğimizi bozacak sözlerden ve tehditler den karşılıklı uzak duracağız ve bu ülkenin keyfini birlikte süreceğiz ama kesinlikle şiddetten uzak kardeşçe ve anlama çizgimizi bozmadan.
Saygı sevgi selamlarımla.
Hassas ve önemli bir konu.
Oldukça güzel işlenmiş ve sunulmuş.
Her cümlesine değilse bile,
büyük bir ekseriyetine gönülden katılıyorum.
Orada,
Diyarbakır'da bir şeyler olmakta.
Değişik bir şeyler...
Sıra dışı.
Diyarbakırlı,
ana olduğunu, bu vatanın asil evlatları olduğunu mu hatırlamakta?
Gerçek duygular, gerçek düşünceler mi açığa vurulmakta gözü yaşlı analarca?
Bu güne kadar sergilenen tablonun,
sadece can korkudan kaynaklandığı mı su yüzüne çıkmakta usuldan?
Terör...
Kolay iş değil terörle mücadele etmek...
Hele de arkasında sizin tüylenmenizi asla istemeyen dış güçler varsa.
Bu işten nemalanan insanlar mevcutsa.
Devlet nerede?
Devlet, yıllarca topu ile, tüfeği ile, tankı, uçağı ile üzerine gitti terörün.
Bu sayfalarda ve gazetelerin baş köşelerinde arzı endam eden bir çok kişi,
çözümün silahla olmayacağını yazdı, çizdi.
Çözüm siyasi olmalı dendi.
Bu gün,
gelinen noktada tam tersi yazılmakta, çizilmekte.
Gerçi,
kaşınmaktan asla vaz geçmeyen, uyuz olmuş bir taraf mevcut.
Ne kadar iyi niyetle yaklaşırsan yaklaş,
yaranmak, hizaya getirmek mümkün olmuyor.
Sonunda,
iç savaş başlayacak,
herkes mutlu olacak.
O yolları kesenler de,
anaların çocuklarını kandırıp dağa çıkaranlar da,
elinde fener, gündüz gözü ile devlet arama yarışına girenler de.
Ne demeli?
Allah,
sonumuzu hayırlı etsin.