- 851 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Boşluk
Gözlerim boşlukta sallanıyordu, kapıya baktığım kadar diğer hiçbir mobilyaya dikilmemişti böyle gözlerim. Özlemek; beklemekten geçiyordu, gözlerim senden vazgeçemiyordu.
Ağlamayı öğretip, bir üst mertebeye yükselten (bu çıldırmak oluyor) ayrılıklar yaşıyorduk.
Her şey kendi etrafında büyük bir titizlik ve soğuklukla dönerken, ben takılı kalıyorum, döndüğüm yer aslında var olup da hiçbir yere varamadığım yer, varamadıkça büyüyor gidilecek yollar ve içimdeki boşluk.
Kalmadı bu denizde gözyaşı, biraz daha ağlatmalı zaman, biraz daha canı yanmalı balıkların. Paramparça dağılmalı yalnızlık, böylelikle kalabalıklaşmalı. Yüzüm iyi anlaşır balıklarla, bir de yastıklarım, hepsi de yakından akraba tuzlu suyla, hepsi de ıslanmış, bu bitişiklikte sıkışık bir yalnızlık bu. Ama sevinmeli, gün gelecek ağlayacak bir şey bile bulamayacağız, varlığına teşekkür bu yüzden, beni hüzünlendirdiğin için, hüzünlü halime hüzünlenmediğin için…
Öptüklerini unuttuğum anda, yaralarım iyileşir.
Acıyan yanıma denk geldi öpüşlerin, gülüşlerin en hüzünlü yanıma vurdu, dokunduk. Acıyarak, acınarak dokunduk. Hassastık, bu yüzden şeffaftık, en derinine kadar hissederken dokunuşları, kaç katı sızlandığımı matematik formülleri bulamaz. Çünkü karışığız, formüllerin çözemediği kadar karıştık, kimyaya başvurmalı, ayırmak için. Bu dokunuştan kimse sorumlu değil, acılar sorunlu.
Gece sokak lambaları söndüğünde korkmayı öğreniyorum ve her karanlık biraz daha kırmızı yapıyor beni, saklanamıyorum, korkunca hiç saklanılmıyor. Rengim daha belirgin, karanlıkta kaybolunur derlerdi hâlbuki… Karanlık kaçmayı öğretiyor bana, adımları en hızlı kadın oluyorum, her köşe başında daha hızlanıyor adımlarım, ardımda bıraktıklarımı görmek için ufacık bir nefes aralığı düşlüyorum, düşüncelerim yetişemiyor ayaklarıma, köşeyi döndüğümde saklanıp, ardıma bakıyorum, orada bıraktıklarımdan emin oluyorum. Peşimden bir şeyin gelmediğine emin olunca daha hızlı kaçmaya başlıyorum, kovalayan var gibi, hızla geçip giden günler var. Arkamda bıraktıklarımın yanında bir de yetişmek zorunda olduklarım var, ayaklarım ikilemde, düşüncelerim karışık, seni her gördüğümde dizlerimin bağı çözülüp de birbirine karışan ayaklarım gibi… Belki tüm parmaklarım da birbirine dolanıyordur, orasını hesaplayamıyorum.
Gece sokaklar karanlık ama evler daha da karanlık yalnızken…
Yalnızsın, çünkü öylesine duruyorsun orada, öylesine bakıyorsun. Eğer öylesine olmasaydın, böylesine duramazdın orada…
Özel günlerde tüm özelliğimi alıp, yok olmak isterim. Sanki bir anlamı yokmuş gibi gelir varlığımın, tam da o anlamlı günlerde… Biraz daha silindiğimi ve sessizleştiğimi hissederim, yok olmak isterim. Güzel günleri anlamlı kılan biz değiliz, o günler biz olmasa da özel olurlardı, bir yerlerde hala başkaları tarafından aynı özelliklerde kullanılıyor o gün ve geceler. Birbirimizden haberimiz yokken aynı şeylere sevinip, aynı özel günleri kutluyoruz. Ne tuhaf, haberimiz yok. Geçip, giden günlerin de haberi yok kutlanıldığından.
***
Kimse anlamasın, kimse göremesin istiyorum gözlerimdeki kederi, ben istedikçe bunu yüzümden okunuyor acım, yanaklarıma düşmeye çabalayan çok acı, az yaşlardan anlaşılıyor, kendimi sıkılıyorum, içimdekiler dökülmesin diye. Ben gizledikçe onlar kendini açığa vermekte pek maharetli yaşlarım, yaşımdan çok kaybım okunuyor gözlerimden. Kendi başına yaşayamaz mı insan bir şeyleri? Hani hep yalnızdık? Ağlayacak yer bile bulamıyor insan, bu kalabalığın adı başka bir şey, yalan yalnız olduğumuz falan, dünya o kadar kalabalık ki, bizimkisi belki de ruhların yalnızlığı, oraya kadar kimse ulaşamıyor çünkü…
Yalnızlığımız bile yalan, mutluluklarımız kadar, tıpkı yanımızda olduğunu zannettiklerimiz gibi…
Ne zaman gitsen
İçimden yağmurlar dökülüyor.
Boşlukta sallanıyor varlığım, varlığımı yok etme çabasına girişen zamanlar var, ellerim titriyor her yağmurun ardından, sesimin yerinde olduğunu anlamak için kendi kendime sessiz şiirler okuyorum, sesim yerinde, keşke kendimden bu kadar haberli yaşamasaydım. Ben dünya denilen yalan boşluğunda sallanıyorum her gün. Ama öldürmüyor beni, masallarda kalsaydık keşke, sabahladığımız masalar yerine, daha beyazdı o yalanlar, daha inandırıcı, daha başka, yaşanılası…
Kendimle bile kavgalıyken ben, başka bir yüreğe nasıl yaslayabilirim başımı? Bunu benden isteyemezsiniz, ben de kendimden rica edemem bunu. Eski ve hiç eskimeyen bir şey bu boşluk, her an yenilenen, büyüyen ve varlığını her boşlukta hissettiren.
Bıkıyorum, usanıyorum, üşeniyorum bazılarını birkaç karede, birkaç kere hatırlamaktan, içindekilerin içime sığamamasından, kendimden, kendim olamayan her şeyden…
Bırakıp tüm gövdemi, iskelet gibi, kaçıp gitmek istiyorum Sokakların ıssızlığından korkmuyorum artık, aksine ıssız olmayan sokaklardan korkuyorum. Yalnızlık güvenli, en azından boşlukta sallanmaktan iyidir, yalnız kalabilsek ıssız sokaklar kadar, insanın aklına başka bir şey gelmiyor…
Ruhuna denk düşmenin ezikliği vardır içinde ve o gittikten sonra bu denkliğin eksikliği ve acısı bastırır. Onunlayken, o’nun gibi olmaya çalışırken, o gittikten sonra onun gibi olduğun her şeyden sıyrılmaya çalışırsın, artık sevmediğin bir elbiseden kurtulur gibi kurtulmak istersin ama olmaz, mümkün değildir, ıslahı olmaz zamanların, zaman affetmez, kurtulamazsın, çünkü o’nun olmuşsundur ruhuna kadar.
Sokakta oyun sırasında mızıkçılık yapan arkadaşlarından dayak yemiş gibi dönüyorum her akşam eve, hem haksızlığa uğradığım hem de dayak yediğim için küskünüm, güçsüzüm, hevesim de kaçtı üstelik. Bir daha da ne oyuna ne arkadaşlarıma yaklaşmaya korkuyorum, yüzüm gözüm hüzün içinde, bir daha gülmeyi düşünmüyorum, yine de düşündüğümde gülmeyi başarabildiğim şeyler var hâlâ. İşte her akşam yalnızlığıma öyle sarılıyorum, annesine sarılan dayak yiyen çocuk gibi, yalnızlığım annem kadar anlayışlı değil, yaraları sarmıyor, onun yerine büyük bir boşluk bırakıyor. İçi dolmayan zamanlar gibi, dolmakla taşmak aynı manaya geliyor.
Yalnızlık benim annem, boşlukta sallanan ben.
Altı Haziran İki Bin On Dört 18 00
Nevin Akbulut
Not: Bugün Anne’min doğum günü, o doğmasaydı bugün, ben hiç bu yazıları yazamayacaktım. Bu yazıyı anneme hediye ediyorum. Daha güzel şeyler yazmak isterdim...
YORUMLAR
Kıpkırmızı
Sevgilerimle,