Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
Bayram KAYA 1
Bayram KAYA 1
@bayram-kaya-1

Devlet 3

6 Haziran 2014 Cuma
Yorum

Devlet 3

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

346

Okunma

Devlet 3

Bu teokratik imana dayalı sistem inşası Romalılarda Roma latifundialarıyla, patrimonializm oluşla tanımlanan “Tanrı’nın mülkü dilediğine dağıtması ve diğer dilediği kara bahtlılara da kölelik olan hizmetçiliği kara bahtlı, bahtına düşürmesi fikri”; Osmanlı’ya da geçmişti. Osmanlı hem Doğu Roma imparatorluğuna irtibatından ötürü, Doğu Roma’dan; hem de Bizans’ın İslam üzerinden yaptığı bu etkileri, Osmanlının doğrudan İslam oluşuyla ilahi takdirci mülk anlayışını iki yoldan da kendisine bahşetmişti.

Devlet zenginlikti. Devleti olmak, devletli olmak mülkü zenginliği olmaktı. Zenginliğiniz varsa, devletiniz vardı. Zenginliğin, mülk zenginliği olması yanı sıra sağlık zenginliğinin de olması demekti. Bir nefeslik sıhhati olmayanın dünyada sırf mülk zenginliğiyle devlet bulması olmaz, diyordu bir sultanın sözü. Devlet; malı, mülkü olmaya dek muktedirliği özgün tasarrufla, yönetme işi oluşla ortaya çıktı.

Dini sistemlerde, mülk ve mülkün talihli insanlara bağışlanması olan devlet ya da mülk sahipliği; "bir ölçüye, bir takdire göre" gökten inmeydi! Mülk sahipliği devlet, mülk sahibine raina oluşla, mülkü çekip çevirme, insanı mülklü oluşla gözetme, gibi referans değerlerinden hareketle güç (mülk); yönetmeye, insan köleleri de yönetmeğe başladı.

Yönetme işi en çokta çobanlık mesleğindeki gütme, güdülme eylemlerinden akislerle insan bilincine eşleşen bir yansıma oluyordu. Köle insanı ve mülk kutsallığını raina ediş (bizi güt türü) idare etme işi (çobanlık etme); "gökten" Tanrı bağışı oluşla gelmişti! Oysa kölelik, köylülük, reaya (sürü-halk) oluş sa, yerden bitmeydi.

Düzen gökten gelenle, yerden bitenin; öznel düzenlemesi olan köleci-reaya (sürü) ideolojili düzendi (ilahi nizamdı). Kutsal olan buydu. Peygamberler dahi gökten gelen seçilmiş (şanslı) vahiyci çoban oluşla devlettiler (talihli-şanslıydılar).

Peygamberler devlete (mala=mülke o yönetime) konmuşlardı. Peygamberler devletin (malın-mülkün- yönetimin) üzerine oturmuşlardı. Mal, mülk yoksa devlette yoktu, yönetmek te yoktu. Şans-talih-kader-kısmet- alınyazısı da yoktu. Mülk olmayınca devlet ve devletli olma (ihsanda bulunma) alnınıza yazılamazdı. Bağış, sadaka ve hediye içinde bulunma devletli olanların işiydi. Çobanlık asası, gökten gelenin size el verdiği alamet oluşla; sürüyü yöneltmenin meşruiyetlik muktedirliğiydi.

İşte siz böylesi bir referans değerleri oluşması içinde hareketle aksamalarına göre süreci balans edip geliştiriyordunuz. Bu balans edilmeler sırasında köleye göre göz açtırmayan yaklaşımlara karşı devlet yapılanmasına karşı olduğunuz zaman, siz; fesat, münafık, imanı zayıf oluşla günahkâr ve katli vacip kullardan oluyordunuz. Nizama (düzene) başkaldırdınız mı, Allah’a başkaldırıyordunuz!

İşte devlet tanımı mülkü yönetme çarkı felek usulü yönetim düzeni olan sıralamalı yansımadan ötürü adını alıp, anlamını buluyordu. Süreç, bir türden süreç değildi. Mülkü olanların yönetişle devlet etme egemenlikleri; sınıflar, zümreler eli egemenliği oluşla; oligarşik egemenliği ortaya koymuştu.

Mülkü olanların da tevhidi ve tevhidin yeniden ve tevhide göre kurumlaşmasıyla bugünkü devlet çarkı olan sistem; o eski ittifakı köleci düzendeki mülk edinme ve mülkten yoksun kılınmanın ideolojik alan devinmeleri üzerine inşa olmuştular.

İttifakı köleci yapı, totem meslekli mülk egemenliği olmanın ve totem meslekleri olmayan grupların yönetme, yönetilme süreçleri akışı; aile boyu mülk edinme süreçleriyle kişisel mülkiyetlere dönmüştü.

Bu süreçlerden hareketle tevhit, mülkü olanların müşterekliğinde mülkü ve sürüyü yönetme oluşla yol aldı. Bu size rağmen (ezen sınıfa rağmen), sizin bilinciniz dışında bir alan oluşması oluşla da egemen sınıf üzerine de yansıyacaktı. Ne kadar ezen olursanız olundu. Devlet soyut anlamalı somut yapılaşma olmanın kendine özgü sizden bağımsız kuralları sizi de bir biçime sokuyordu. Bkz. Çevrenin salındırma etkisi.

Ortam salınımıyla devlet kendisine özgü iç ve dış nesnel ve öznel nedenlerden kaynaklı zorunlu müesses (kurucu) bir yapı oluşla insan öznelliği etkili şekilde düzen ediliyordu. Bu dönemlerde köle köle kalmak şartıyla; sizin dışınızdaki nedenlerden ötürü köleye kimi hakları vermeye eliniz mahkûm kalıyordu. Bu mahkûmluğunuz; ihsan, merhamet, acıma, koruma, gözetme gibi ne idiğü belirsiz uçuk ifadelerle, kendisini meşrulaşışla, kendisini kendisine yabancılaştırmaydı.

Devleti yapılaşmanın böylesi yalın halden giderek karmaşık bir müesses kurumlaş yapı olması, sosyo toplumsa olmanın üzerine ve hem de bu nesnel öznel gerektirmelerin üzerinde devinmesiyle oluştu. Ve dahi devlet, bu nesnel öznel devinmeleri kurallı ve işlerliği oluşla yapısal kesikli sürekli devamlılığı gözeten, kurumsa kimlikli tüzeldik olabilmeyi belirtir.

Eğer devletteki organize ve olaylarda büyümek, kesikli süreklilik olmasaydı; devlet mono blok oluşla; olgunlaşıp gelişemezdi. Devletin geliştirici ve dönüştürücüsü birçok iç ve dış bağ olan değiştiricilerdir.

Sürecek

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Devlet 3 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Devlet 3 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Devlet 3 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.