- 599 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmek Değil Vazgeçmek
Melih, çenesini sağ elinin avuç içine yaslamış ve başını eğmiş bir vaziyette düşünüyordu. Düşünceleri kara karaydı. Gün batımıyla beraber ütopik düşünceleri de batmaktaydı. Hayal kırıklıkları, cam kırıklıklarının kalbine saplanışı gibi geliyordu üst üste. Melih henüz on yaşındaydı. Annesinin ölümüne yedi yaşında şahit olmuştu. Bu yüzden öğretmenini çok seviyordu. Öğretmenine elinde olmadan bağlanmıştı. Öğretmenine bakınca annesini anımsıyordu çoğu zaman. Her seferinde en ön sıraya oturur, öğretmeninin sevgisini kazanmak için derse katılmaya çalışırdı. Her derse gelişinde derse en iyi şekilde hazırlanır ve “bu sefer ‘aferin’ diyecek, sevilmek için sevmek gerekir ve ben öğretmenimi çok seviyorum…” şeklinde kendini motive ediyor ve öyle derse giriyordu.
Melih artık bu düşünceleri ütopik olarak yorumlamaktaydı. Çünkü öğretmeninden tokat yemişti. Melih bu tokatı hak etmediğini düşünüyordu. Öğretmenini arkadaşlarından çok seviyordu. Bu yüzden bu tokata anlam veremiyordu. Arkadaşı onu rahatsız ediyordu. Fakat öğretmen bu davranışı Melih’e atfetmişti. Ve sonunda tokatı yiyen Melih olmuştu. Melih annesinin ölümünden beri hiç bu kadar ağlamamıştı.
Melih birden babasının ona öğrettiği sözü aklına getirdi: “oğlum biri sana bir harf bile öğretse onun kırk yıl kölesi ol”. Babasının sözü Melih’i suya kavuşan balık gibi canlandırmıştı bir anda. Melih evin yolunu tutmuş ve çalışmak için kendini şöyle motive ediyordu: “sevilmek için sevmek gerek ve ben öğretmenimi çok seviyorum…”
Muhammed İşler
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.