- 1144 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Playboyun Günlüğünden - 1. Bölüm
Yaşım henüz yolun yarısı bile değil, yorgun bir bedenin anatomi-siyim. Her gece gök karanlığa büründüğünde kurtlar sofrası ayyuka çıkar. İnsanoğlunun şaşıran bir beşerisiyim, her başımı yastığa koyduğumda; yaşadığım günün hesabını yaparım, ders çıkartmak adına, ama!
Çıkartmak ne kelime, battıkça da batarım. İnsanların kaç dünyası var sorusunu hep düşünmüşümdür, ve çıkardığım sonuç nedense üçtür.
1) Kendi ruhunun dinginliğinde, karmaşık bir kördüğümün açılıp tekrardan dolaşması (en tehlikeli olanı da budur)
2) Yaşamak istediği,
3) Yaşadığı!
Bu denklemlerde gidip gelmeler psikolojiyi öyle bir bozar ki öyle böyle değil. Her görev aldığımda, o an ki psikolojimle canım yanar. Aşk, ihtiras, hırs, tutku, nefret, yalan, bu duyguları aynı anda yaşadım mı? Değil ama yaşadım, hoş görünümüm, can yakan bakışlarımla, kadına nasıl davranacağını bilen, nazik, orta boyun az üstü spor salonu müdavimiyim. Bunca olgunun hakkını böyle mi vermeliydim?
Nasıl ki bir hayat kadını, bu duyguları yaşamışsa maalesef bende yaşadım. Erkek kadın eşitsizliği, erdemi olmayan mesleğimizde dahi önümüze çıkıyor. Erkek olmak varmış meğer serde diyesiniz mi var? Hiç tavsiye etmem, çelik sinirlerin laçkalaştığını sayet biliyorsam!
Orta halli memur ailenin iki çocuğundan biriydim, ablamın ellerimden sıkı sıkı tuttuğu günlerimi anımsadım, iki yaş büyüktü benden. Annem ve babam çalışıyorlardı, ablamı tembihleyip; aman dikkatli ol kızım, kardeşinin elini bırakma, karşıdan karşıya geçerken de aman ha dikkat diyordu.
Babam disiplinli, uzun boylu, karizmatik çalışkan, çevresinde sevilen ciddi bir beydi, annemse titiz, sakin kendini bilen, zarif bir hanımdı, birbirlerini de çok sever sayarlardı. Çevrede dikkat çeken, iki çocuklu çekirdek aile! Velhasıl mutlu bir aile tablosuyduk.
Öğlenci olduğumuzdan kalkma saatlerimiz saat dokuzu bulurdu bulmasına ama, ebeveynlerimizin erken kalkıp, sofrayı beraber kurmalarını kendi iş yerlerindeki küçük problemleri, güncel haberleri, bizlerin büyüdüğümüzde tahsilli bireyler olup emekliliklerini. Bizleri öpmeden gitmez, sevgi dolu bakışlarıyla severlerdi.
Onlar gittikten ancak iki saat sonra kalkar kahvaltı masasına oturur, yaptıktan sonrada ablamla sofrayı toplar, masada ders çalışmaya başlardık, bu rutin kendi tadında böyle sürüp giderdi. Ben üçüncü, ablam ise beşinci sınıfa gidiyorduk, kim sınıfından erken çıkarsa okulun bahçesinden bekleyip, bir diğeriyle buluşurdu.
Bir gün okul çıkışında ablamı beklerken...
YORUMLAR
akıcı bir üslup.... sayfada asılı kaldık bekleyeceğiz merakla...saygılar güzel kaleme
Gülsen Tunçkal
Saygılarımla üstadım..
akıcı bir yazı yaşanmış bir hikaye olacak sanırım.
hele devamını okuyalım.
kolaylıklar dilerim
Gülsen Tunçkal
Gayet merak uyandırıcı. Zoru deniyor kalem sanıyorum. Kendisini karşı cinsinin yerine koyarak yazacak. Bu benim de denediğim bir şey. Heyecan verici. Fakat adımları hayli sağlam görünüyor. Takip edilesi bir yazı dizisi.