- 3289 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KADER Mİ???
gece 12 vurduğu saatler de
başka bedenlerde başkalarını aitken üstelik tek bir ortak noktamız bile yokken elin arı düşmanın körü. ve bizim dediğimiz çocuklarımız. eşliğinde.
bu hayatı tüm zorluklarına dair götürmeye çalışıp birbirimiz için tenin ve canın önemini yitirdi bu yaşlarda onca gecen yıllara inat sen diyorsun ki ben senin bedenini değil yüreğini sevdim.
sendeki imkânsızlığı sana sarılamamanın acısına rağmen sırf sonunda sen varsın diye sana olan hasreti bile sevmiştim bende bil ki her daim aklımda oluşunu hayallerimde buluşumu rüyalarıma girişini bil isterim,
bil ki sana şiirler yazmayı her satırda seni harf, harf anlatmayı
cansız resmini görünce bile heyecandan titremeyi seni bir gün görme umudu ile yaşamayı seni yaşama nedenim sen olduğunu hiç aklımdan çıkarmadım onca yıl içimdeki tek sızımsın
babanın seni başkasına sevmediğin birine verdiği gece
bana yazdığın notu okuduktan sonra dedim ki:
kendi kendime bu yaşamın kaçta kaçı benim ki kaçta kaçı bana ait ki:
ben ona ne verebilirim acıdan hasretten başka. insan sevdiğine eziyet eder mi hiç diye düşündüm sabaha kadar uyumadım kaç gece günlerce bir hesaba koyamadım kaçmak bize yakışmazdı hem sen gelmezdin net olmadın ama örf adet töre vardı edep hayâ süsünde pencerenin önünde sabahlamak boş muş.
bir hayal âleminde: yıllarımı boşa harcamış farkında olmadan.
şimdi kafamı taşlara vursam ne fayda?
oysa ne güzel olurdu bir aile kursaydık seninle… paylaşsaydık ve el ele hayat dair ne varsa sevmek nede anlamlı kılıp kolaylaştırıyordu yaşamı
. içindeki özgürlük güzel şey ama hiçbir şey, kalabalığın verdiği o güven duygusunu vermiyor.
büyük sofralarda yenilen sohbetli yemekler, tatlı dedikodular ve her ne olursa olsun yanında seni seven insanlar olduğunu bilmek değerli kılardı bizleri net ifade edebilseydin duygularını bir aile kursaydık keşke;
seninle boy, boy çocuklarımız olsaydı sekiz tane altı erkek iki kız ne güzel olurdu çocuklarımızı huzur içinde büyütürdük birlikte, güzel evlatlar yetiştirmek gerek bu ülkeye ve kendimize inançlarımız doğrultusunda faydalı olurdu biz öldükten sonra mirasımız onlara
onların hayır duaları bizlere olurdu. senin benim gibi insanların bildikleri, toprakla birlikte çürüyüp gitmezdi böylelikle… onlarla birlikte biz de bir türlü büyürdük belki. hayatın başka acıları çıkardı o zaman karşımıza, başka sıkıntılarla verirdik sınavlarımızı mutlaka ama en azından omuz omuza dururduk.
büyük kocaman bir aile olurduk anne ve babalarımız torunlarımızla ebeveynlerimizle de gelip giderdik. senin sevdiklerin, benim sevdiklerim birleşince, hafta sonları birlikte pikniğe, sinemaya gider, hayatın her anını paylaşan kalabalık bir aile olurduk. sonra çocukları tam büyümüşken onların evlilik telaşı sarardı bizi. muhtemelen gözümüzün tutmadığı birini severlerdi. insan çocuklarını kimseye layık görmez ya, ondan.
sonra onların çocukları olurdu, torunların ilkokula gittikleri günü gözlerimiz dolu, dolu izlerdik. evimizde, cam kenarında karşılıklı koyulmuş koltuklarda, akşamüstleri şöyle köpüklü bir kahve içer, geçen ömrü konuşurduk. onlar yanımızda oynaşırken
sohbetimiz bitmezdi hiç, kitapların önderliğinde kim bilir ne dünyalar keşfe derdik. azar azar biriktirdiğimiz parayla, her yıl bir yere gider, birkaç gün başka yerlerin yaşamlarına eşlik ederdik.
ben seninle olsaydım, bir birimize güvencimiz tam olurdu sadakat eş dost çevremiz daha bir anlam kazanırdı bilirsin ki dünyadaki tek gerçek gözyaşındaki damlada saklıdır çok iyi birim
o evrenseldir tüm canlılarda ve hayatımızdakilerin her anı acısı neşesi ile çalınan müziğin notaları yaşamımızın evrenselliğini oluşturdu
göz yasındaki mutluklarda ve şimdikinden daha az pişmanlığımız olurdu üzerimizdeki veballer yerine yaşam heybemizde biriken anılarımız antika değerinde omuzlarımızda (apolet)nişane gibi dururdu galiba, olmadı izin vermedin ama seni suçlamıyorum, anladım suçlu ne sen nede benim: galiba herkesin dediği gibi...
kadeeeeeeeeeeerrrrrrrr....