BİZ NE İSTİYORUZ?
Hiç düşündük mü?
Hayatımızın anlamsızlaştığını düşündüğümüz zamanlar vardır..sorunlar küçüktür oysa,yapacak başka işimiz yokmuş gibi küçücük şeyleri büyütür de büyütürüz..içinden çıkılmaz bir hale getirir sonra gereksiz hüzne gömülürüz.
Böyle zamanlarım öyle çok oldu ki..birgün silkelendim ve ’’ben ne istiyorum’’ diye sordum kendime..çok geçmeden içimdeki çocuk cevapladı sorumu.. ’’sen kendini arıyorsun’’!!!
Evet artık 21 yaşındaydım..ve belki çok erken başlamıştım içimdeki yolculuğa..uzun yıllar boyunca kendimi aramıştım..akranlarımın sokaklarda yakan top oynadığı zamanlarda cam kenarına oturup uzaklara dalarak ve aslında hiç farkında olmayarak hayatımı sorgulamışım..çocukluğum televizyon karşısında çizgi film izleyerek değil,çocukluğum kitaplarımın arasında geçmiş,Ayşegül,ökkeş serileriyle başlamışım..en çok külkedisini sevmişim..en çok o cadıya kızmışım..çok küçük yaşlarda tanımışım Aziz NESİN’i..Damda deli var kitabı hedıye edilmiş bir doğumgünümde..Yaşım 12’ymiş..Çalıkuşu çocukluğumun romanı olmuş..defalarca okumuş,başucu kitabı yapmışım bir süre..Feride’de kendimi bulmuş,Kamuran’ı hiç sevmemişim..sonra filmini izlemiş Aydan ŞENER’i ilk o zaman tanımışım..ona hayran kalmışım..çok uslu bir çocukmuşum çoğu zaman ama, zaman zaman olan yaramazlıklarım hep korku saçmış..çocukça hislerle birgün artık ailemin beni sevmediğini kurgulamısım kafamda..belli ki okuduğum bir kitaptan fazlasıyla etkilenmişim..Ve bir akşam evde yalnız kaldığımda,kapıya sokulan anahtarın sesiyle fırlayıp yatak odasındaki dolaba saklanmışım..amacım ilgi çekmek,sevildiğimi hissetmekmiş,saatlerce orda kalmışım..içerden annemlerin korku dolu seslerini duyarken,ben dolabın içinde öylece susmusum..Bir ara kapının kapandığını duymus,biraz bekledikten sonra dışarı çıkmışım..saatler geçmiş,tekrar kapıda anahtar sesi..koşup aynı yere saklanmısım..polisler beni arıyormuş,konuşurlarken duymuşum..ev kalabalıklaşmış..tanıdık tanımadık bir sürü ses,karmakarısık yansıyormus bana..ben susmusum..bır ara annemin hıçkırarak ağladığını duymuşum..içim acımış..gözümden akan o bir damla yaş karanlığa akmış..cocuk yüreğim burkulmuş..hızla açıp dolabın kapağını,koşup anneme sarılmışım önce..onca insan,akrabalarımız,komşularımız şaşkınlıkla bakmış yüzüme..ve bütün gözler üzerimde..utanmışım önce..sonra ardı ardına gelen sorular..Ben yine susmuşum..babam sımsıkı sarılmış bana,annem sevgiyle..:)
Dedim ya,çok uslu bir çocukmuşum,çok nadir olan,korku saçan yaramazlıklarım dışında..ama çok farklı bir çocukluk geçirmişim,çevremdekilere hiç benzememişim...
Okuldan arda kalan zamanlarda,evde resim yapmış,kitap okumuş,yine kendimi ,yaptıklarımı ailemi,yaşadığım hayatı sorgulamısım..duygusallığım annemi hep korkutmuş,ilerde çok ağlayacağım diye..oysa çocukluğumdan kalan en güzel yönüm duygusallığım olmuş bugün..duygusallığım hep yüreğime dokunmuş,yüregimden kalemime ve kalemimden kağıdıma dökülmüş..
Bugün 20 yaşını bitirmiş,21 ine giren kocaman bir çocuğum hala..korkutan yaramazlıklarım yok artık..
Bugün o silkelenmeden sonrasına tutunmuşum..erken büyümüş ama bu yönümle hep gurur duymuşum..
Şimdi bu sayacaklarımın farkındayım..çocukluğumda içine gömüldüğüm dünyamdan bugün kocaman bir hazine yarattım..Farkında olmak..anlamak..ve bi yerlerde başkalarının nasıl yaşadığını bilmek..önemli değil midir sizce?
Önümüze koyulan yemeklere sırf beğenmediğimiz için burun kıvırmamalıyız: Afrika gibi gelişmemiş ülkelerde sadece yiyecek ekmek bulamadığı için ölen insanların sayısı düşündüğümüzden ve bize yansıtılandan çok daha fazla..
Ailelerin oluşturduğu baskıdan rahatsızlık duyup,hayatını kötü şekillendirmemeli gençlik,çünkü bugün hala o baskıya razı olacak ama ailesi olmayan ,annesini babasını hiç tanıyamayan,o sıcaklığı hissedemeyenler bizlerin arasında yaşıyor..belkı farkında değilsin..senin sorun yaptığın birşeylere özlem duyanlar boynu bükük yanından geçiyor..
Hep daha güzel bir evde yaşamak istiyorsun..ve zamanla daha güzel bir evin oluyor..birgün ondan çok daha iyisine dikiyorsun gözlerini..bugün hala dısarıda yorgan misali sarındığı gazetenin üzerine kar yağıyor insanların..
Artık yaşam kalitesini yükseltmek maddiyatla bütünleştiriliyor..son çıkan cep telefonu,çok lüks bir ev,yenilenen araba modeli,sıra sıra dızılmıs onlarca kredi kartı,gereksiz yapılan alışverişler.....ve daha bir sürü şey:(
Bence insan yaşam kalitesini ancak ruhunda yükseltebilir,hayata bakışıyla,baktığını görüşüyle,bireysel değil de ,daha çok toplumsal düşünceleriyle,farkındalığıyla..
Hayatta küçük şeyleri dert etmeyin..etmeyin ki büyük olaylar sizi üzmesin..Küçük fırtınalarda sallanan,su alan teknenızın büyük fırtınalarda suya gömüleceğini unutmayın..teknenizi,yani iç dünyanızı öyle sağlam malzemelerle yapın ki,sizi yolun sonuna kadar güvenle taşısın..
VE HAYATINIZDA HERŞEY FAZLASIYLA DEĞİL ;
HAYATINIZDA HERŞEY YETERLİ OLSUN..
YORUMLAR
Evet gerçekten içinizde çok güzel bir hazine yaratmışsınız ve bu hazineyi biz okuyucularla paylaştığınız için çoookkk teşekkürler.ÇOK GENÇ VE GÜZEL BİR KALEM ,ELLERİNİZE SAĞLIK.
Bütün ğençlerin sizin gibi duyarlı, duygulu,anlayan ,sorgulayan.NERDEYİM NEREYE GİDİYORUM, NE İSTİYORUM SORULARINA CEVAP ARAYAN .
Bireyler olmasını bütün kalbimle candan isterdim....