- 739 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAHUDİLİK VE MASONLUK-1
MAKALELER-1
YAHUDİLİK VE MASONLUK
Hamd din günün sahibi olan Allah’a salât ve selam Ekmelüttahiyyat peygamber efendimiz (s.a.v.) in üzerine ve gökteki yıldızlar mesabesinde olan ashabı kiramın ve onların izinden gidenlerin üzerine olsun
Konumuz Yahudilik ve Masonluk
Kimdir bu Yahudiler? Yeryüzünde fesat ve fitne tohumlarının yegâne ekicileri. Vahşet ve zülm saraylarının mimarları. Cibilliyetlerinde, duygu ve düşüncelerinden kötülüğü ve yıkıcılığı asla kendilerinden ayırmayan insanlar, Yahudiler. Peygamberlerini öldüren, antlaşma yaptıkları devletlere ihanet edip en zor anlarında onları arkasından hançerleyen, Yahudi olmayanları insan saymayan, aralarında yaşadıkları milletleri zehirleyip onları sömürmeye çalışan Yahudiler. Allah-ü teala’ya –haşa- eli sıkı diye hakaret edip ona savaş açan, Hz Musa’ya “sen git rabbinle beraber düşmanlarla savaş deyip savaş meydanlarından kaçan Yahudiler. Defalarca bela ve musibete maruz kalan ve milletler tarafından oradan oraya sürülen daima aşağılanan millet Yahudiler. Haysiyetsiz millet Yahudiler.
Alimlerin deyimi ile insanlığın nefs-i emaresi Yahudiler. Daima bir terbiyeciye muhtaç ilahi düşünceden yoksun insanlar Yahudiler. Evet bunca meziyet’e sahip Yahudiler diğer bir adıyla beni İsrail (İsrail oğulları) kimdir. Hakikaten her fitne fesat, kötülük, fuhşiyat melaniyet, yıkım, gözyaşlarının ardında Yahudiler mi vardır? Yoksa biz mi onlara iftira ediyoruz.?Aslında her millet gibi masum duyguları olan insanlarda biz mi fazla abartıyoruz. Bunu şimdi göreceğiz.
Biz Müslümanlar;insanlığın tamamına, yahut bir kısmına ve yahut bir kavme düşman değiliz. Şahsımıza yapılan he kötülüğü ve işkenceyi Allah c.c.dan bilir ve sabrederiz Fakat dinimize , peygamberimize, kitabımıza ve hassaten bütün insanlığı rabbı olan rabbimize düşmanlık edene asla müsamaha göstermez ve Allah-ü Teala neyi emrediyorsa elimizden geleni yapar bu yolda canımızı dahi gözümüzü kırpmadan veririz. Bizim davamız milletlerin ve kavimlerin malları, canları ve ırzları değildir. Kimseye husumetimiz yoktur. Bizim davamız; Allah’ın kanunlarını yeryüzünde hakim kılmak, din yalnız Allah’ın oluncaya kadar savaşmaktır.Bunu böylece belirttikten sonra Yahudi dinine ve ırkına da ayrıca düşman olmadığımızı belirtiriz. Bizim düşmanımız fitne fesat yıkıcılık ve kötülüktür. Bunun hangi milletten geldiği bizi alakadar etmez. Yahudi milletinin de nasıl bir meziyete sahip olduklarını delilleri, belgeleri ve tarihin ibret dolu sahneleriyle gözlerinizin önüne sereceğiz.
Allah-ü tealanın Kuran-ı keriminde; “Yahudiler Allah’ın eli bağlıdır.(sıkıdır) dediler. Hay kendi elleri bağlanası ve söyledikleri (bu söz) den dolayı mel’un olası insanlar. Hayır (Allah’ın iki eli açıktır…………………….” Maide 64 diye bahsedip lanetlediği millet, rivayetlere göre Yakup a.s. Yusuf a.s. dahil 12 oğludur ve rivayetlere göre Yakup a.s. lakabı İsrail olduğu için ona nispetle İsrail oğulları olarak anılırlar.
Yahudilik dini Hz. Musa a.s. daha hayatta iken beni İsrail gerçek yüzünü göstermiştir. Hz. Musa a.s. Mısır’da İsrail oğulları arasından İmran adında bir kadının oğlu olarak dünya ya geldi. O sıralar İsrail oğulları Mısır Kıptilerinin yanında köle olarak çalışıyorlardı ve Mısır Firavunu İsrail oğullarına zulmediyordu.
Firavun (rivayetlere göre bu firavun II. Ramses’dir tanrılığını ilan etmiş ve halkının kendisine tapmasını istemiştir. Halkı da ona itaat etmiştir. Bir gün Firavun gece bir rüya görür. Sabah olunca bu rüyayı bilginlerine ve kahinlerine yorumlatır. Kahinler firavuna “İsrailoğullarından bir kimse çıkacak ve senin saltanatına son verecektir.” derlerBunun üzerine firavun o yıllarda doğan İsrail oğullarının bütün erkek çocuklarını katlettirir. Hz Musa a.s. tam bu sırada doğmuştur. Annesi korku içinde ne yapacağını düşünürken Allah Hz. Musa a.s. ın annesi İmran’ “bebeği bir sandığa koyup Nil nehrine bırakmasını emreder.” Annesi de bebeği alıp bir sandığa koyar ve nehre bırakır. Sandık suyun üstünde gider ve tam firavunun sarayının bahçesinde karaya çıkar. Bebeği bulan hizmetçiler onu alıp firavunun karısına götürürler. Bebeği çok beğenen kadın firavunu ikna ederek bebeğin sarayda kalmasına ve büyümesine razı olur.
Çocuk büyümeye başlar ve rivayetlere göre gün geçtikçe firavuna zarar verir. Sakallarını çeker, asası ile kafasına vurur. Firavun bunun kendi tahtını yıkacak çocuk olduğunu anlar ve onu öldürmeye karar verir. Lakin Firavunun karısı “sen boşuna endişeleniyorsun o daha çocuk” de “eğer ondan şüpheleniyorsan onu imtihanı kazanırsa onu öldürürsün kaybederse onun çocuk olduğunu kabul eder onu sağ bırakırsın. Firavun bu fikri beğenir ve Musa’yı imtihan eder. Önüne kor gibi kızıl yakut bir de hakiki köz ateş koyar. Musa a.s. eğer yakutu alırsa ölecek ateşi alırsa çocuk olduğu anlaşılıp sağ kalacaktır.Hz. Musaa.a. yakut taşı ile ateşin yanına getirirlir tam elini yakıt taşına uzatacakken Allah-ü Teala onun elini kor ateşe uzatmasını sağlar ve çocuk ateşi alıp ağzına götürür işte o günden Hz. Musa a.a.nın dili peltek kalırHz. Musa a.s. büyür gelişir ve genç bir adam olur. İsrailoğullarından olduğunu bilen Hz. Musa a.s. onların hallerine çok üzülür. Bir gün şehirde gezerken Bir Kıpti ile Bir İsrailoğlunu mkavga ederken görür. İsrail oğlu ondan yardım ister .Hz. Musa’da kıptiye bir tokat atar fakat Kıpti ölür. Hz Musa firavunun kendisine kötülük yapmasından korkar ve Mısır’dan kaçar doğuya Medyen topraklarına gelir. Bir ağacın altında aç ve yorgun bir şekilde oturur klarşısında koyunların sulandığı bir kuyu vardır. İnsanlar orada birbirlerini itip kakarak koyunlarını sulamaya çalışırlar . Fakast ötede iki kız koyunlarının suya gitmelerine mani olmaya çalışmaktadırlar. Hz. Musa onlara “Niçin siz de koyunlarını sulamıyorsunuz. Diye sorarKızlar utanarak “Biz erkeklerin içine karışmak istemeyiz onlar gittikten sonlar gittikten sonra biz koyunlarımızı sularız. Musa a.s. Onların koyunlarını alır ve sular daha sonra babaları şuayip a.s. ın yanına giderler. Şuaiyip a.s. Hz. Musa’ya “oğlum şu iki kızımdan biriyle seni evlendirmek isterim lakin şu şartla ki sende benim koyunlarıma 8 yıl öobanlık yapacaksın eğer on yıla tamamlarsan bu senin lütfundan dır” Hz. Musa “Bu teklifi uygun buldum kabul ediyorum Allah şahidim olsun” diye cevap verir. Ve on yıl boyunca çobanlık yapar vakit tamam olunca Şuayip a.s. dan izin alır ve oradan eşiyle ayrılır gide gide tur dağına varan Hz. Musa a.s. Geceyi geçirmek için bir yerde konaklar. Hava gayet soğuktur. Hz. Musa karşıda bir ateş görür Eşine “sen burada bekle ben karşıdan ateş alayım ateş yakar ısınırız” der.
Oraya varınca ne ateş ne daha başka bir şey bulamaz. Kendisine bir sesin seslendiğini duyar sadece. Şöyle diyor du ses “Ey Musa ben senin rabbınım ayakkabılarını çıkar çünkü sen kutsal Tuva vadisinde bulunuyorsun ben seni peygamber seçtim sana vahy olunanı dinle hiç şüphen olmasın ki benim Allah Benden başka ilah yok bana ibadet için namaz kıl “ Taha süresi1-6Musa a.s. bu sesi işitti ve olduğu yerde dona kaldı aynı ses “Ey Musa o sağ elindeki nedir” dedi. Musa “ o benim asamdır ona dayanırım ve onunla koyunlarıma yaprak silkerim daha başka bir çok işime yarar” dedi. Allah c.c.” “Bırak onu Ya Musa” Hz. Musa bırakır bırakmaz Asa bir yılana döner. Hz Musa korkar ve kaçar Allah-ü Teala “ al onu korkma katiyen sana zarar vermez o” Bunun üzerine onu tutar yılan tekrar asaya döner.
Allah c.c. tekrar buyurdu “Elini koynuna sok bembeyaz olarak çıkacak” Hz. Musa a.s. bunu da yaptı. Eli bembeyaz oldu Allah-ü Teala “Bu ve Asa senin mucizelerindir. Haydi şimdi Firavuna git ve ona yumuşak söz söyle aşağıdan ola ki Allah-ı hatırlar zulüm ve fesattan vazgeçer.” Hz. Musa Firavuna gider ve onu hakka davet eder. Firavun ona çok kızar İsrail oğullarına daha çok zulüm eder. Bunun Hz. Musa kavmini alır ve Mısır’dan kaçar. Firavun’da askerlerini alır ve onun peşine düşer. Hz. Musa’nın karşısına deniz çıkar mucizevi bir şekilde deniz ikiye yarılır ve Hz. Musa ve kavmi karşıya geçer. Firavun’da askerleri ile denize girer fakat deniz onları yutar ve Firavun ve askerleri boğulur. Hz. Musa ve kavmi kurtulur.
Hz. Musa Tur Dağı’na çıkar ve “Rabbim kendini bana göster” diye niyazda bulunur. Allah-ü Teala ona “sen beni dünya da iken göremezsin fakat sen dağa bak ben ona tecelli edeceğim” buyurur. Hz Musa dağa bakar. Dağ Allah-ü tealanın görünmesi ile yerle bir olur. Hz. Musa buna dayanamaz ve bayılır.
Uyanınca yanın da Levhaları ve Tevrat’ı bulur.Kavmine döner. Kavmini altın bir buzağıya taparken bulur ve elindeki Levhaları bırakır İsrail oğullarına hakikati anlatır. Kavmini alarak Filistin’e doğru yola çıkar. O sıralarda zorba bir kral hakimdir. Allah c.c. Hz. Musa’ya Filistin’i almasını emreder.Fakat İsrail Oğulları “Hayır ey Musa biz Mısır’da iken rahattık sen bizi yurdumuzdan çıkardın. Haydi sen git rabbin’le beraber git de onlar la siz ikiniz savaşın. Biz burada bekleyeceğiz.” Diye isyan ettiler.
Bunun üzerine Allah-ü Teala onlara “ Artık o topraklar onlara 40 sene haram kılınmıştır. Bulundukları yerde perişan serseri serseri dolaşacaklardır. (Ey Musa) onlar için üzülme” diye buyurdu. Ve İsrail oğulları 40 sene uçsuz bucaksız çölde perişan ve serseri olarak dolaştılar çil yavrusu gibi dağıldılar. Yön nedir bilmez oldular.
Yukarıda Hz. Musa a.s. ın hayatında görüldüğü gibi Yahudiler daima nankörlük ettiler.
Bunun en bariz örneklerinden biri de Peygamber efendimiz s.a.v. devrinde yaşanmıştır. Peygamber efendimiz s.a.v. Medine’ye hicret ettiği zaman orada bulunan Yahudilerle anlaşma yaparak şehri beraber savunacakları konusun da anlaşır. Fakat hendek savaşında Medine’yi kuşattıkları vakit en zor anda Yahudiler Müslümanları arkadan vurarak Müşriklere destek verirler. Müslümanlar hem Müşriklere karşı hemde Yahudilere karşı savaşmak zorunda kalır.
Yahudiler Allah c.c. unun kendilerine gönderdikleri Tevrat’ı değiştirdiler. Hahamlar kendi anlayışlarına göre yeni bir Tevrat yazdılar. Daha da ileri gidip Tevrat’ın tefsiri dedikleri Talmut’u yazdılar. Bu Talmut’tan bazı maddeleri okuyunca ne denli cani ve ne denli fitne fesat sahibi oldukları anlaşılacaktır.
Talmut diyor’ki;
1- Eğer bir haham sana sağ elin için bu sol elin diyorsa ona bütün kalbinle iman etmeye mecbursun
2- Yahudi maksat ve gayeleri uğruna işlenen bütün günahlar gizli olmak kaydıyla mübahtır.
3- Goyimler (Yahudi olmayanlar)a karşı daima riyakar bir güler yüz gösteriniz fakat onların, anlaşma yapılamaz birer düşman olduğunu asla unutmayın.
4- Yalnız Yahudi olanlara insan gözüyle bakılır diğerleri birer hayvandır. Hatta domuzdur.
5- Yahudi olmayanlara Hayvan muamelesi yapılır.
6- Allah tüm dünya servetlerini Yahudilere tahsis etmiştir. Tüm servetler Yahudilerindir.
7- Bir şey çalmayınız hırsızlık etmeyiniz hakkındaki emir sadece Yahudiler içindir. Goyimlerin malı ve canı helaldir.
8- Goyimlerden çalınan her şey meşrudur.
9- Yahudi olmayan birine vereceğiniz paraya o şekilde faiz koyunuz ki altından kalkamasın ve malını satmak zorunda kalsın. Yahudinin kendinin başkasını ezmeyi bilmesi şarttır.
10- Spor eğlenceleri ve bir sürü nazariyat içinde kaybetmeliyiz
11- Yahudi olmayan birinin kanını dökmek Allah’a karşı kurban vermektir.
12- Goyimler sizi birini öldürdüğünüz konusunda itham ederse bunu yeminle açıkça inkar edebilirsiniz çünkü öldürülen hayvandır.
13- İsraelin kızı olmayan bir kadın bir hayvandır Yahudi olmayan bir kadınla gayri meşru ilişki günah sayılmaz.
14- Hahamlar bütün bu sırları-haşa- Allah’tan bile saklarlar Onu yalnız israel halkına izhar ederler.
Anlaşılıyor ki Yahudilerin insan kanı dökmekteki ihtirası bu maddelerden kaynaklanıyor. 11Mart 1911’de Kiyef şehrinde 13 yaşındaki bir çocuğun iğneli bir fıçıda nasıl öldürdükleri Alfred Lemede’nin “İsrael’in Cinayeti” isimli eserinde ilmi tahlillerle açıkça izah ediliyor. Bu hususta Paris’te Fransızca Neşredilen “Yahudilerde Kanın Esrarı” isimli Kitap kaynak olabilir.
YORUMLAR
İlginçtir Alfred Lemede adını sadece Türkçe yazılarda, hatta benzer cümleler içinde görüyorum. Kendisiyle ilgili herhangi bir bilgi yabancı dillerde yok. Varlığından gerçekten emin misiniz, yoksa kuşaktan kuşağa aktarılan bir isimden mi ibaret? Bir de Talmud'dan yapılan alıntıların referanslarını da paylaşırsanız okuyanların bunları ilk elden kontrol etme şansı doğar. Saygılarımla.