- 937 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
MİHRİ İLE NECATİ
Tarihin derinliklerinde saklanmıştı şehir. Yeşil vadinin nefti karanlığı çökmüştü Harşena’nın kloş eteklerine ve şehrin en bakımlı konağına. Kapı önünü meşaleler aydınlatıyordu duvarlara çakılı, içerisini titreyen mumlar…
Mihri çıktı tahta nakışlı kapıyı açarak, adının anlamından mı, yüzünün güzelliğinden mi bilinmez daha da aydınlanmıştı konağın hayatı.
Çok bile uyumuşlardı, mısraları kaldırdı yaldızlı beşiğinden. Katarak altında yeşil çarşaf serilmiş suları, doldurdu semaveri. Ateş gerekiyordu yakmak için. Çevresine bakındı o kadar boldu ki… Ama sanmıyordu mısraları harekete geçireceğini. Yüreğinden aşkını çıkarıp attı semavere.
Necati çırasıydı yüreği bir top kömür
Aşkla yanmazsa kömür neye yarardı ömür?
Gelince Necati aklına, ar konuyordu siyah saçlarına. Hangi keşfedilmemiş kelimelerle anlatabilirdi ki aşkını? Hangi divanda işlerdi aruzu? Hangi yanmamış dize alıp getirirdi sevdiğini?
- Gel artık maşukum, aşığın yolunu gözler, kapanmak bilmiyor bu gözler.
Düğümlense de sözler boğazına, duymasa da kimse, haykırmıştı bir kez daha. Sevdiğinin ateşiyle pişmişti Mihri. Yakıp kavuran koru onun için semavere atıyordu her akşam.
Yakmıştı semaverde aşkı afet-i devran
İzledi eserini sevinçle hayran hayran.
Tütüyordu semaver, tütüyordu başındaki duman gibi. Bulutları kıskandırıyordu aşkla hemhal olmuş suyun buharı. Şiirler alevlenirken imgeler yanıyordu korlar arasında. Suyla ateş düşmandı oysa. Birisi alıp ikisini yan yana koysa, ateş buhar edip suyu yeni suların doğmasına sebep oluyordu. Su istemez gibi ateşi söndürüyordu. Hangisi daha iyiydi? Kendi cevap veremedi Mihri. Kalbindeki ateş çözecekti bu sihri. Ateş dedi ki; gözünden akan yaşlar söndürür mü içimdeki ateşi?
Ses duydu Mihri Hatun dönüp ateşe baktı
Düş müydü anlamadı içine merak aktı.
Sema ile semaver kavga içindeydi yine. Sema, “ver” diyordu “suyunu, gözlerimden dökeyim aşkı, nasiplensin tüm dünya.” Semaver, “vermem, alevlenen benim yüreğim, bu ateş benim. Bir daha bulamam ki böyle yakacak harı. Yaşatamam Mihri’ye aşk sunacak baharı.”
Gururlandı duyunca dünya güzeli Mihri
Demlenen çayı ile içti şiirden sihri.
YORUMLAR
Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği başkanımız Abidin Güneyli’nin her zaman söylediği bir söz vardı: “Yazıyorsanız denenmemişi yazın!” edebiyatta denenmemiş ne vardı ki, araştırdım, yazdıklarıma benzeyen yazılar olsa bile bir adı bile olmadığını gördüm. Bilinçli veya bilinçsiz olarak yazılmıştı. Kökenim hece şiiri olduğu için onu öncelikli tutarak, diğer edebi türleri bir kolaj halinde sunmaya çalışıyorum. Elbette her yenilik gibi bu da bu gün kabul edilmeyebilir, tepki alabilir. Denemeye devam edeceğim.
Aslında uyumlu bir insanım, iyi niyetle söylenen her sözü kabul ederim. Söylenen sözde art niyet fark edersem de inatlaşırım, bu benim fıtratımda var. Hece şiiri yazmayacağım dedim, yazmıyorum, boş da duramayacağıma göre dik başımı bu şekilde eğdirmeden devam edeceğim.
Yeni bir akım olabilir, aslında paylaşmayacaktım yazdıklarımı ama denemek isteyenler olabilir diye de paylaşıyorum. Babam derdi ki; en önde gitme, burnunu duvara çarpabilirsin, en arkada da gitme, birden her şey tersine döner yine çarparsın. Hep ortalarda kal. Ortalar bana göre değil ya en başta ya en sonda olmalıyım babacığım, kusura bakma. Ya tamamen kaybolurum, ya unutulmam. Her iki şıkka da hazırlıklıyım. Hakkımızda hayırlısını nasip etsin Rabbim.
1.Şiir nesir karışık yazılarının en başarılısı bence.
2.Okuyucular için Mihri'nin Amasyalı bir kadın şair olduğunu, Necati'nin de Divan Edebiyatının tanınmış yazarı olduğunu ve birbirlerine şiirler yazdıklarını ben not olarak yazayım
3. Şu profil kurdelesini ya değiştir ya da kırmızı yap bari kurdele almış zannedelim :)
4." Yeşil vadinin nefti karanlığı çökmüştü Harşena’nın kloş eteklerine" bu cümleyi okuyunca zaman akşam gibi geliyor insana oysa hemen altta
çok bile uyumuşlardı cümlesi zamanı sabah gibi algılatıyor okuyucuya.
orfeo tarafından 6/3/2014 5:22:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Afet İnce Kırat
son notun için: Uyuyan mısralardı, yani şiirdi, şairler gece yazmazlar mı şiiri, genelde geceleri yazarım ben de, babam da lambanın ışığında yazardı biz uyurken.