- 570 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİLİNÇLİ DEĞİLİZ Kİ!..
Bilgili değiliz ki bilinçli olabilelim!.. En azından ben ya da en başta ben…
İnsan bazı şeyleri ancak başına gelince anlıyor, öğreniyor ve biliyor, ancak o zaman telaşına düşüp araştırma, öğrenme gereği duyuyor, ancak ondan sonra bulunç ve bilincine varıyor.
Bu günlerde tuza taktım tabiri caizse. Daha önce bilmediğim, aklıma gelmeyen pek çok bilgiye ulaştım bu vesileyle, pek çok şey öğrendim. Öğrendikçe korktum, öğrendikçe endişelendim…
Ben bu kadar endişeliyim de, neden Sağlık Bakanlığı endişelenmez, neden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı endişelenmez bu nevi konularda da bir çözüm bulmaz, hatta bırakın çözümü, vurdum duymazlığının boyutlarını her geçen gün biraz daha arttırır; anlamak mümkün değil.
Bilmece gibi konuştum, açıklamalıyım neden bu lafları ettiğimi…
Bütün tuzlarda E 563 (Potasyum Ferrosiyanür) var ve üst düzey toksik bir madde olması sebebiyle Amerikan Gıda ve İlaç Ajansı (FDA) tarafından, gıda endüstrisinde kullanılması yasaklanmış. Ancak Tuz ve baharatların akışkanlığını, topaklanmamasını sağlamak amacıyla, bütün karşı çıkış ve şikayetlere rağmen, ne Sağlık Bankalığı, ne de GTH Bakanlığınca, bu başvurulara yanıt verilmemiş, herhangi bir şey yapılmamış, üstelik belli oranda Avrupa bile izin veriyor diyerek, kullanımı serbest bırakılmış!
Kullanılan miktar, daha öncesinde hayvanlar üzerinde denenmiş lakin insanlar üzerinde hiç denenmeksizin kullanıma sunulmuş. Oysa hiçbir ürün, hayvanlar üzerindeki deney sonrası, insan üzerinde de denenmeksizin kullanılamaz! Tuz, özellikle de kaya tuzu, vücuda yararlı 84 minerale sahip oluşu ve vücutta önemli bir işlevi oluşla, belli ölçüde mutlaka kullanılması gereken önemli bir madde ama içine ferrosiyanür konuluşuyla da, zehirlerin de en büyüklerinden biri bizler için; kanser yapıcı etkenler arasında da önemli bir yer tutmakta.
Yeri gelmişken, bahsetmeden geçemeyeceğim; Abur – cubur diye adlandırdığımız severek tükettiğimiz hazır yiyeceklerde, ayrıca “umami” ve “beşinci tat” olarak da bilinen Çin tuzu denilen bir madde E621 MGS (mono sodyum glutamat) zenginleştirici olarak ve bağımlılık yapması amacıyla kullanılmakta. Üstelik katkılı haliyle çok zararlı olan sofra tuzundan, çok daha fazla zararlı!..
Hazır çorba, cips, sucuk ve daha birçok hazır üründe bulunan bu madde; kanser, kalp çarpıntısı, migren, iç kanama, alerji, hiperaktivite ve beyin kanamalarına varan ciddi rahatsızlıklara sebep olmakta. Ayrıca, aşırı iştah arttırıcılığıyla da obeziteyi tetiklemekte. Bu nedenle, hazır gıdalar alınırken etiketlerindeki “E” koduna mutlaka dikkat edilmeli.
Özetle; market, market dolaşarak araştırışımla, her gün bolca tükettiğimiz, yemeklerimizin ve sofralarımızın baş tacı olan tuz yüzünden, yavaş yavaş zehirlendiğimizi, gıda endüstrisinin maalesef vücudumuzun vazgeçilmez yapı taşı olan tuzu da aslından uzaklaştırmış ve zararlı bir maddeye dönüştürmüş olduğunu ve de sorumlu Bakanlığın da buna izin verdiğini, göz yumduğunu hayretle görmüş oldum.
Söz konusu E 536 (ferrosiyanür)’ün zararlı etkileri ise; kanser, boğaz ve mide yanmaları, gırtlak zedelenmeleri, iç kanamalar, baş dönmesi, alerjik reaksiyonlar ve beyin kanamalarına yol açabiliyor oluşu. Bu bilgiler ışığında da, ileri derecede toksik ve zehirli olan bu maddenin, hepimiz için ama özellikle de bebek ve çocuklar için çok tehlikeli olduğu görülmekte!..
İşin en üzücü yanı da, bu gerçeğin adeta üstünün örtülmeye çalışılması!..
Açıkça yazılmamakta; sadece içindekiler kısmında, E 536 ibaresi ya da topaklanmayı önleyici madde veya akışkanlığı sağlayıcı madde yazmakta. Ayrıca da, “Türk gıda kodeksine uygundur” ibaresi bulunup Bakanlığın iznine ait tarih ve sayı belirtilmekte. E tabiidir ki bizler de Sağlık Bakanlığının izin verdiği, uygun(!) bir tuzu kullanmakta sakınca görmeyeceğiz!..
Daha öncesindeki az buçuk bilgimle, epeydir granül deniz tuzu kullanmaktaydım lakin onda da iyot yok; dolayısıyla bu defaki kan tetkiklerimde, iyot eksikliği görülünce, iyotlu ama siyanürsüz tuz arayışına girdim ciddi ciddi ama yok, hiçbir markette yok sağlıklısı!..
Organik ürünler satan bir yerde, iyotlu, siyanürsüz ve başkaca da hiçbir zararlı katkı maddesi içermeyen kaya tuzu sorduğumda aldığım, “Evet var öyle bir tuz ama çok pahalı olduğundan getirmiyoruz, arzu ederseniz, sizin için getirtiriz” yanıtıyla çok sevindim ama o da paketlenmemiş, açıkta ve diğer tuzların 72 katı fiyatında! Korkunç bir fark var arada, sadece sözlü beyanla da inanamadım doğrusu gerçekliğine; sanırım yüksek fiyatla satışları da, inandırıcı olmasını temin amaçlı. Ne yalan söyleyeyim her şeye rağmen inanamayıp almadım.
En son gittiğim büyükçe bir marketten her çeşit tuzu bulabileceğim bir market adı verdiler ama orada da yok. Büyük üzüntüyle evime dönerken rastladığım, çok ucuza satış yapan bir markete uğradım son ümit; hani bazen pek çok yerde bulamadığınız bir şeyi, en ummadığınız yerde bulursunuz ya, sırf o ümitle…
Ne görsem beğenirsiniz bu defa?.. O güne dek hiç duymadığım bir marka; içinde yine E 563 var, yine gıda kodeksine uygun ibaresi ve Bakanlığın izni ama ayrıca, belli miktarlarda, civa ve kurşun da var!!!
Kurşun ve cıvanın tehlikeleri de malumunuz…
Hemen “Satın almadan kim sorumlu” diye sordum, belirtilen kişiden, “Ben mağaza müdürüyüm ama satın alma işleri merkezce yönetiliyor” yanıtı aldım. Durumu ve önemini anlattım, “İletin lütfen kendilerine; resmen halkı zehirliyorlar” dedim. Hayretle baktı yüzüme, inanmamış olacak ki paketi alıp inceledi, hayreti büyüdü, “Hiç bakmamıştım ve bilmiyordum da, gerçekten çok haklısınız, hemen ileteceğim” dedi. O esnada ilgilenen ya da bizi dinleyen pek çok müşteri de aynı hayretle tepki verince, anladım bilgisizlik ve ilgisizliğimizin boyutunu. O nedenle yazıya da o sözlerle başladım.
Bu gerçeğimizi Bakanlık da çok iyi biliyor olmalı ki böylesine vurdumduymaz ve umursamaz bu ve pek çok gıdanın üretimi konusunda!!!
Not: Tuzun, içindeki mineralleri kaybetmemesi için, karanlık ve kuru bir yerde muhafazasının gerektiği; kullanımda da, yemeğe, piştikten sonra ya da yendiği esnada ilavesi gerektiği de belirtilmekte bazılarında ama hepsi açıkta ve ışık altında!.. Bizler de yemeğe pirirme esansında ilave etmekteyiz!
p.r.alkan
YORUMLAR
Teşekkürler bilinçlendirmeye çabalayan tutumunuza. Gerçekten önemsemeliyiz gıda konusunu. Sevgili Uğur Dündar, pek çok program hazırlamıştı bu konuya dair. Gıda terörü deyimi de onun lafzındandır. Evet resmen bir terörizm ile karşı karşıyayız. Artık toptan ve perakende arasındaki derin uçurumdan geçtik, hiç değilse sağlıklı olanı tüketelim gayretindeyiz ya, namümkün. Üreme sağlığı da dahil olmak üzere pek çok vücut fonksyonu üzerinde tahrifata neden olan bu gıda terörizminin ortadan kalkması için hep birlikte mücadele etmeli, sağlıksızlığı ayan beyan gün yüzüne çıkmış ürünleri kullanmamalıyız. Ekonomik sebepler ile daha uygun fiyata satılan gıda maddelerinin tüketimine bizleri mecbur eden sistematik problemler ise, ayrı bir iç yaramız tabi. Yeniden teşekkürler yazıya.