- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİTMEYEN HESAP 2
Yıllarca asırlarca, zayıf karakterli, kadına, paraya, mevki ve makama düşkün, içimizden seçtikleri hainler elliyle ülkemizi sömüren, insanımızı birbirine düşüren, yedikçe büyüyen büyüdükçe doymayan ve iştahı kabaran ve yeryüzünde bütün olanakları ellerinde tutan ve bunu bırakma niyetinde asla olmayan bu alçaklar zümresi birkaç aile, geçen asırlarda insanoğlunun birbirleriyle olan yıkıcı savaşları sonucu, insanoğlunun bu zaafını fırsata çevirerek , komplo, aldatma, hile ve düzenbazlıklarıyla zenginliklerinin doruk noktalarına ulaştılar, kurdukları dünya komplo düzeni içinde, kapsama alanlarına girmeyen hiçbir konu bırakmayarak, insanoğlunun her alanına ve anına müdahale eder oldular ve yeryüzü milletleri içinde kendilerine en büyük tehdit’in milletimizden geleceğini bildiklerinden, kültürel ve fiziksel olarak , en büyük operasyonu milletimize karşı sürdürmüşler ve halen sürdürmeye devam etmektedirler, insanımızı bin bir parça görüş ve fikir ayrımcılığına sokan, son dönemlerinde Osmanlı Devletinin, onların piyonu büyük devletlere karşı yürüttüğü var olma savaşları öncesi , Osmanlı rus savaşı, balkan savaşları, sonrasında Çanakkale, Yemen, galiçya, Sarıkamış cephelerinde koca bir milletin bütün okumuş, kalifiye kadrolarını ortadan kaldıran; Cumhuriyet döneminde ise bin bir hile ile, ekonomik yönden güçlenmeyelim diye yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üzerine aşiret isyanlarını salarak Musul ve Kerkük’ü Anadolu’dan koparan, sonrasında devşirdikleri elemanlar vasıtasıyla ihtilâller yaparak Anadolu insanının önünü tıkayan, bu milletin iyiliği için çabalar sarf eden insanları hangi makam ve mevkide olurlarsa olsunlar, gerektiğinde bütün bir milletin gözünü korkutma yönünde aşikar, gerektiğinde milleti uyandırmama yönünde gizli yöntemlerle ortadan kaldıran bu zihniyet en son on iki eylül öncesi yıllarda sağ sol olayları adı altında yine Anadolu’nun bağrından çıkan kadroları birbirine kırdırarak bu milletin asla belini doğrultmasına izin vermediler, vermeye de niyetleri asla bulunmamaktadır.
Bu bağlamda madem ki onların en büyük hedefleri biziz, bizde en büyük hedefimize onları koymak durumundayız. Bu milletin düşmanı yunanistan, ermenistan yada güney komşularımız diyenler bu milleti kendi kabuğunda boğmak isteyen zihniyetin temsilcileridir. Nasıl olur da binlerce yıllık devlet geleneği olan ve yeryüzüne silinemeyecek mühürler basan koca bir milletin düşmanları ve hedefleri bu kadar küçük olabilir, bu durum asıl düşmanımızın görünmemesi için kurulan bir oyundur, düşman olarak sunulan bu küçük ülkeler ve sınırımızda ki komşu milletlerin bize olan kinleri ve nefretleri de onların oyunları ve planları çerçevesinde büyümüştür, düşman olarak gösterdikleri bu ülkeler Türkiye’nin arka bahçeleridir, dindaşlarıdır, dindaş olmayanlar ile aramızda ki sorunlar da çözülemeyecek sorunlar değildir.
Düşmana en büyük darbe onu unuttuğunun intibası verilerek vurulur, unutulduğunu sanan düşman, zafiyete düşer ve bütün yelkenlerini indirir ve bütün önemli noktaları açık hedef haline gelir, mademki onlar kendilerini bu kadar güçlü ve egemen görüyorlar bunu iyi bir fırsata çevirmek vaktidir, mademki sınırlar sadece haritalarda kaldı, her türlü sızma yapılabiliyor bu onlar içinde geçerli, demek ki onlara da sızılabilinir. Onların en güçlü silahları ve bizim açıdan da büyük zaaf noktaları; milletleri kandırma illizyonlarıdır, tıpkı fikir ataları ve geçmişte bu yöntemin uygulayıcılarından olan firavun gibi, firavun insan fıtratına aykırı saltanatını sürdürmek için, insanları etki altına alma, köleleştirme yöntemi olarak büyücülerden faydalanıyordu ta ki Hz. Musa (a.s.)’ın önünde rezil olana kadar. Günümüzde de aynı şekilde yöntemleri farklı maskelerini kullanan bu firavun uzantısı, dünyayı köleleştirmek isteyen ailelerin güçleri dezenformasyon yöntemleriyle büyülü bir şekilde abartılarak dünya insanlarını etkileme ve köleleştirme amacına ulaşmak istiyorlar, elbette ki inkâr edilemeyecek güçlere sahipler, lâkin insanüstü ve yenilmeyecek bir kudrete asla sahip değiller, kendilerinden yada devşirdikleri özel ajanları vasıtasıyla, çeşitli yöntemlerle bu ailelerin aşırı derecede güçlü gösterilmelerinin ana sebebi, insanoğlunun onlar karşısında daha mücadeleye başlamadan mağlup olmalarını sağlamak amaçlıdır, evet çoğu şeyi kontrol ediyorlar, tohumlar vasıtasıyla gıdalara, popüler kültür kollarıyla dünya kültürlerine ve özellikle bizim coğrafyamızın dejenerasyonu yönünde şeytani yöntemleri var, global iletişim ağlarıyla insanların konuşmalarına, yaşantılarına girebiliyorlar, fakat düğüm bizim elimizle, bizim kültürümüzden alınan ilhamla açılacak, onlar asla yenilmez değil ve bilâkis onca gücü ellerinde bulundurmalarına rağmen, ürkek tilki misali korkak, bozuk ruh yapılarına sahip, firavuni nesilleri bozulmasın diye, başka toplumlarla evlilikler yapmadıklarından, sadece kendi içlerinden evlendiklerinden bir kısmı fiziksel ve ruhsal engelliler, yani sapık adetleri yüzünden çocuklarının bile geleceğini karartan hasta ruhlu insanların oluşturduğu birkaç aile.
İçimize soktukları ajanlar vasıtasıyla, şimdi ajan deyince akıllara siyah gözlüklü, takım elbiseli, kulağında kulaklık elinde telsiz olanlar akla geliyor, öyle değil işte, öyle zannetmemizin sebebi de onlar, onlar bize karşı hamlelerini tıpkı bir satranç oyunu oynar gibi beş altı hamle sonrasını hesap ederek yapıyorlar ve bizimde beş altı hamle önce düşünerek hamle yapmamızı sağlıyorlar maksatları şah mat; Onların yerli işbirlikçileri hainliği kendilerine asli meslek edinip diğer meslek guruplarını sadece maske mesleği bilen her sınıftan insan olabilir, bir yazar, dinle alakası olmayan Allah’la kul arasına girme edepsizliğini gösteren, insanların ailevi ve ruhsal yapılarını bozan sahte bir şeyh, kendini Mehdi olarak lanse eden bir geri zekâlı ahmak, bir gazeteci, bir güzellik uzmanı bir şarkıcı, bir modacı, bir film yapımcısı gibi sıralamayı uzatabiliriz. Peki onların bu alçaktan da çukur içimizdeki yerli elemanlarını nasıl tespit edebiliriz çok kolay bunun için özel yöntemlere gerek yok, bulunduğu mesleği kendi öz kültürüne, kendi insanına ve toplumun değerlerine karşı bir silah olarak, fütursuzca kullanıp, kendini toplumun üstünde gören herkes onların yetiştirip görevlendirdiği, ya da onlara hayran gönüllü ajanlardır. Cephenin bu noktasına en büyük önem verilerek, hangi konum, mevki, zenginlik, sosyal statüde, olurlarsa olsunlar öncelikle bu tür insanların insanımıza yönelik saldırılarının önüne geçilmeli, onları saldırılarını yaptıkları noktalarda deşifre edip, onların ne kadar alçak, hain, hin, satılmış olduklarını milletimizin gözü önüne sermeliyiz, asıl ondan sonra, yani içimizdeki bizden görünen virüslerden kurtulduktan sonra, kökleri dışarıda olanlara karşı gerçek bir duruş sergileyebiliriz.
Son günlerde Toplumumuza yönelik; Dinimiz üzerinden ve bizim öz değerlerimizi kendilerine delil alarak siyah propaganda yapılmaktadır bu çerçevede çalışan ajanları içimizde yıllarca dini konularda herhangi bir açık vermeden faaliyet gösteren ve şu an zamanı geldiği için devreye sokulan bu ajanlar vasıtasıyla, halkımızın ilgisini ve merakını çekip, gizemli şekillere büründürülen bu faaliyetler çerçevesinde; Dinimizi, özünde bulunmayan yöntemlerle dejenere etme ve din adamlarını insanımız gözünde küçük düşürme faaliyetlerini hız vererek artıran güçler, dezenformasyon metotlarını kullanarak, halkımız kendine olan güvenini, toplumda ileri gelen akil insanlara olan güvenini ve en önemlisi Din Adamlarımıza olan güvenlerini yok etme operasyonunun düğmesine basmışlardır. Bu noktada sahte şeyhler, sahte mehdiler ve hatta kendi kendini Peygamber ilan edip Allah’ u Teala (C.C.) Hazretlerinden vahiy aldığını söyleyen yalancı Peygamberlerini de devreye sokmuşlardır, basın yayın organları vasıtasıyla, sahaya sürdükleri elemanlarından bir kısmının toplumumuza uymayan, ahlak dışı tavırlarını, yaşantılarını gösterip daha sonra yine halkın gözü önünde bu sahte din adamları vesilesiyle İSLAM DİNİNE ve MÜSLÜMANLARA saldırmayı amaçlamaktadırlar,diğer bir amaçları ise halkın, özellikle din konusunda fazla bilgisi olmayan insanların kafasını karıştırarak aklını çelmek ve toplum içinde Dinin Aslının tartışılır hale getirilmesini sağlamaktır. Bazen insanımızın hassas değerleri üzerinden, insanımızın uyanmaması bazında sindire sindire, bazen de insanımızı şaşkına çevirecek şekilde , uyguladıkları planlarla, Milletimizi ayakta tutan bütün değerleri yıkma gayesiyle , zaman içerisinde insanımızın dinamiklerini yok ederek ve savunmasız duruma düşürme girişimlerini her vakit sürdüren bu global şer şebekesi ve içimizdeki uzantılarının saldırılarına karşı, ülke insanımızı, her türlü olanaklarımızı kullanarak devamlı teyakkuz halde tutup, onların kendilerini belli etmeden, bu yanıltıcı, yönlendirici, aldatıcı, yıkıcı saldırılarına karşı önlemler alınmalı.
Memleketimizde; İnanç, kültürel, örf ve ülke hassasiyeti olan vicdan sahibi, akil insanlarımızın, mücadeleleri geçmişten beri olagelmiştir, inanç ve gönül gücünden başka herhangi bir gücü olmayan bu insanlarımız, global şebeke tarafından , belirli aralıklarda ülkemize yönelik örtülü yada açık operasyonlar yapanların planlarını deşifre etmişlerdir ve bu insanlarımızın bir kısmı değerlerimizden yana bu tavırları, onların global şebekenin hedefleri haline gelmesine sebebiyet vermiştir, toplumumuzun dinamiği olan bu insanlarımız değişik ve gizli yöntemlerle ortadan kaldırılarak susturulmuşlardır; Milletlerin kalem bazında, uyarıcılık bazında, hafızaları, akli ve vicdani savunucuları olan bu insanların koruma altına alınarak, dış istihbaratlarca ortadan kaldırılmalarının önüne geçilmeli ve bu zafiyet ortadan kaldırılmalı ve bu elzemdir.
Düşmanın konjoktore göre durum değiştirdiğini ve her kılığa girerek ve her kılığa soktukları yerli maşalarının olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir; Ki tıpkı Büyük Selçuklu Devleti zamanında fesatlığın, kaosun ve cinayet şebekesinin başı Hasan sabah ve ekibinin kullandığı yöntemin birebir aynısı günümüzde de kullanılmaktadır; Safiyene ve masumane niyetlerde olan bunun yanı sıra kör kütük bir şuursuzluk ve günümüz şartlarının olumsuz etkilerinden dolayı belirli guruplara intibak etme yada intibak ettirilme ruh halinde olan insanlar maşa kitle olarak seçilmekteler ve Milletimize karşı yıkıcı faaliyetlerde rol almaktalar. Bu insanların gözünde bağlı bulundukları gurupların liderleri tabu halinde olup bu durumu kendilerine anlatmak isteyenlerin karşılarında kale gibi dururlar ve inançtan dem vururlar, bunlara laf anlatılmaz, laf anlatmaya kalkışanları dinsizlikle suçlarlar; İslam’ın özüyle ilgili bilgileri kırıntılar halindedir, sıkıştıkları bir şey sorulduğunda büyüklerimiz daha iyi bilir derler yada konuyu farklı boyutlara çekerler, kendi topluluklarının bireyleriyle guruplar halinde belirli mekânlarda otururlar, dışarıdan görüntüleri sessiz ve masumane olup yanlarına farklı birileri yaklaştığında konuyu değiştirirler, bunlar gündeme damgasını vuran yada önemli bazı konularda kendilerine vazife çıkarırlar dışarıdan birilerine verdikleri sözde durmazlar, safiyane maskelerinin altında gizli hesapları ve hinlikleri saklıdır. Bu tür insanlar ve guruplar her zaman dış mihrakların kullanabilecekleri pozisyon ve karakterdedirler. Toplumun gerek kültürel, gerek inanç ve gerekse maddi anlamda sosyal katmanları arasında global şebeke ağının yerli işbirlikçileri ve vakti geldiğinde devreye soktukları uyuyan elemanları bulunmaktadır; Bunların önemli bir ayağını ise, toplumun örf, adet, yaşantı, inanç, töre, gibi adetleriyle alakasız, farklı bir hayat yaşantısı süren insanlar ve guruplar vardır, bunlar kendilerini toplumun üst sınıfları olarak görürler, her şeyleri markadır; Anadolu insanıyla ne görüntü olarak ne de yaşantı olarak hiçbir ortak özellik taşımazlar, okudukları kitaplar ağırlıklı yabancı yazarların yazdıkları kitaplardır yada geçmişte ve günümüzde Anadolu insanının değerleriyle kavgalı yazar yada şairlerin kitaplarını okurlar. Genellikle yüzlerini hümanistlik, hayvan severlik, doğa severlik maskeleriyle gizlerler, kurmuş oldukları çeşitli derneklerde bir araya gelirler, dış istihbarat servislerinin gizli infazlarında hayatlarını kaybeden medya ve kamuoyu tarafından bilinen insanların ölümleri onların provoke gösterilerde bir araya gelmelerini sağlar bu planın ikinci aşaması olup, bu gösterilerde, dış istihbarat birimlerinin infazına uğramış kişi yada kişilerin gerçek katillerini maskelemek ve hedef şaşırtmak için Anadolu insanının değerlerini ayaklar altına alınarak ve toplu sloganlar eşliğinde hakaretler edilerek katliamın gerçek faillerinin gizlenmesinde önemli bir misyonu yerine getirirler. Bu insanların hali hazır da farklı çeşitleri vardı. Birazda global şebekenin içimizde ki elit yansıması yada bize uzaktan yakından benzemeyen yansımasının sokaktaki tavır ve yöntemlerine göz geçirelim, sokak yada caddelerde kibirli ve insanlara tepeden bakan yürüyüş ve tavırlar sergilerler, eğer ki halkla iç içe iseler, kendilerini kedi, köpek sever, sokak hayvanlarına karşı merhametli, onlar için ekmek su bırakan özelliklerinin yanı sıra, marketlerde şurda bur da, insanlara karşı gayet kibar ve ölçülü ve çok okumuş ve gezmiş kişi intibası verirler, bu içinde bulundukları mahallede yüzlerini gizledikleri iyi birer maskedir, demokrasiden bahsederler ve iyi birer insan hakları savunucusudurlar, fakat ne zaman ülkenin durumu iyiye gitse asla bunu görmezler hangi siyasi eğelim olursa olsun ülke yönetimini eleştirirler bundaki amaçları halk ile yöneticilerin arasını açmaktır, maneviyatı ve bilgi birikimi az olan insanlara kendilerini belli etmeden ve çaktırmadan ülke değerlerini olumsuz olarak anlatırlar ve bu tür insanların kafasını karıştırırlar, kendi hallerinde görünürler fakat mahalle insanından kimin ne gazete okuduğunu takip ederek gazete adıyla kişinin hangi fikir ve görüşte olduğunu tespit etmek isterler, bunu da hissettirmeden aaa ne güzel gazete alıyorsunuz hangisini alıyorsunuz bakabilirmiyim diyerekten ustaca kişinin okuduğu gazetenin ismini öğrenirler ve bulundukları mahallede tek tek her insanı görüşüne göre tespit ederler, tabi ki kendilerini hiç belli etmemek kaydıyla ve sinsice yöntemlerle. Yukarıda gözler önüne serdiğimiz bu insanların kendi aralarında kesinlikle fikir yönünden bir birlikteliği yoktur, tek amaçları kendi menfaatlerinin sürdürülebilirliğidir, ülke insanı ve değerlerine karşı kesinlikle saygıları yoktur, her ortam da farklı yöntemlerle saldırılarını sürdürürler ve asla perva göstermezler, bunların siyasi görüş, ülke meseleleri, hayvan hakları, insan hakları gibi bir dertleri asla yoktur, hümanistlik ise sadece kendilerinin haklarını sağlayan bir maskedir, pervasızlıkları kaybedecek bir şeyleri olmayışındandır çünkü onlar bu ülkeyi ve bu ülke insanını sömürü alanı ve köle olarak görürler, ülkenin herhangi bir kötü duruma düşme tehlikesinde iltica edecekleri ülkeler vardır, o ülkelerde evleri arsaları ve banka hesaplarında yüklü paraları vardır.
Erzurumlu Hayrettin KIZILOĞLU
(KIZILOĞUZ BEYİ)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.