- 461 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
her şey özgürce.
Bir yazısını okurken onunla konuşuyor gibi olursunuz .öyle içten öyle yalındır ki içinizde bulursunuz sanki onu kırk yıldır tanıyor muş gibi olmadığı zamanlarda bir yanınız eksik kalır . düşünürsünüz acaba neler yaşadı neler yapıyor oda beni düşünüyor mu diye,gittiğiniz yere onuda beraberinizde götürürsünüz varlı sizin için bir ümit oluştururken onu tanırsınız, kimseye laf bırakmaz, ilgi odağı olmayı sever,amacı sadece insanlık adına iyi bir insan olup, hep hoşgörülü vericidir, baskı kurmaz acılarını içine gömer her şeye rağmen gülümser.. Tabii herkesin kötü yanları vardır,yada olmalıdır insan herkese iyi olmaz-ki değil mi?
eşler arasındaki karakter farklılıkları genellikle, kendilerininde unutturur çoğu zaman ,işte bu anda sorun yumağı başlamıştır bana göre
hep ben vardır hayatlarında ya da çoğumuz hayatında,Yanında dolaştığımız yada yanımızda dolaştırdığımız sözüm ona sevdiğimiz değer verdiğimiz,iletişim kurduğumuz kişi ve kişiler, muhtemelen sözü ve lokmasını ağzından kolay alabildiğimiz, hakkını aramakta zorlanan, biraz sinik ve öz güveni zayıf insanlardır yada onları seceriz. Zaten kendilerim ize benzeyen ve dominant, baskın kişilerle ilişkileri yürütmekte zorlanırız ve onları hayatımızdan çıkarmanın yollarını ararız.
Bakarsınız ki iki birey gelmiş birisi sus pus diğeri o kadar atılgan ki yanındakinin söyleyeceklerini bile o tamamlar. Hani bir olay anlatacak olsanız, yarısında lafınızı kesip hikayenin kalanını kendi sanki ne söyleyeceklerinizi biliyormuş gibi devam eder sizin yok muş gibi sayar ve bunu bizim adımıza bizi korumak gibi görerek konuşma ve açıklamamıza bile müsaade etmeseniz .
Anlatsanız bile mutlaka düzeltecek bir detay, bir kusur, bir yanlış bulma gayreti içine girer
Burada insanın aklına şu soru geliyor değil mi? Neden cümlenizi bile bitirmeye müsaade etmeyen biriyle yaşamaya devam etmeyi tercih ederiz?
Ben bunu anlayamadım anlı yamıyorum.sözde hepimiz insanız ve görüşlerimiz saygılarımız hatta sevdiklerimiz var . düşünüyorum da, hep beni seni çok seviyorum diyenler acıtmış .neymiş kasap sevdiği deriyi yerden yere çalarmış ,ama ben sadece deri değilim ki. etten kemikten kurulu tıpkı diğer insanlar ve sizin gibi bir insanım
Benimde dünyaya ait fikirlerim ,yanlış ve doğrularım, istek arzularım.korkularım olabilir. paylaşmak istiyorsan gel beraber .oturup iki medeni insan gibi adını koyalım hayata dair ne varsa beraberce özgürce biliriz ki hiçbir canlı durağan değildir. Sürekli değişir ve yenilenir. Her gün derimizde bile farkına varmadığımız bir değişim yaşıyoruz öyle değil mi
Canlılık, yenilenme ister, Sevginin de özünde yenilenme ve değişim vardır. Sürekli kendini tekrar ederse, ölür. Dönüşüm, güzelliği ve mutluluğu beraberinde getirir.
Sevgi kendini geliştirmediğinde, yenilenip çiçek veremediğinde solmaya başlar. Kendini tekrar etmekten hoşlanmayan sevgi, bir zorlamanın içine girer. Zorlama, nefreti üretir onun içindek çağa ve teknolojiye acık örf ve adetlerimize, inancımıza bağlı kalarak çizdiğimiz hedefte gücümüzün yettiği şekilde imkanlarımız dahilinde paylaşarak yol alalım ,eşit payda buluşalım. ne sonuçta ne bir eksik ne bir fazla ye şey yarı yarı ya olsun,
.Gözlerinin dudaklarından çok güldüğü sevdiğimde, sana alıştıkça daha çok korkmayayım seni kaybetmekten. Bütün yaşadıklarımızın bir hayalden ibaret olmasın,yaşam gibi yaşayacaklarımız da yalan olup zamana yenik düşmesin ki
sen ben değil biz olalım,yanlış bile olsa iyi kide yaşamışız diyebilecek bir anımız olsun ihtiyarladığmız da. şuan bir anda adımızı seslenecek birisi varmış gibi uyanalım farklı bedenlerde farklı şehirlerde ol sakta.Bütün bu güzelliklerin, aklımızın bir oyunu olup olmadığından şüphe etmeyelim.
Aşkın küllere karıştığına çok şahit oldum , en büyük sevdaların bile, zaman içinde tükenişini görmedik mi?. neden ders almayı.
Bir sevda kalbin ortasını işgal etmişse vaktinde, mutlaka tebessüm bırakmalıdır içimizde. Zaten ayrılıkların üstünden geçen zaman, akılda kötü anıları barındırmayı sevmez. Nedense unutulur kötü hatıralar, anılmak istemez anıldıkça acıtır,
O yüzden kimse için değersiz kılınmamalıdır bu hayatta , kaybedilmiş sevgiler, sevgililer. Bir lezzetli tat kalmalı şu dilin ucunda yaşadıklarından ve yaşanılacak onlara dair; bir güzel sözcük söyleyecek kadar ardından, sevmeyi bilmiş olmalı gitmiş bile olsa sevdiklerimiz..yaşananların anlamı olsun.
Belki de cevap şudur: Bizde olmayan özellikleri, yani bir anlamda hasret duyduğumuz özellikleri eş olarak seçtiğimiz kişiyle tamamlamaya çalışıyoruz. Ancak bunun altını bu kadar net çizgilerle belirginleştirmek ve bunun tam olarak bilinçle, hesaplı kitaplı yapıldığını söylemek mümkün değil.
Ancak şunu bir dip not olarak aklımızda bulun dursak iyi olur: Yetersizlik duygusu, birini seçtiğimizde, yani sevdiğimizi ve hoşlandığımızı hissettiğimizde, o kişiyi seçmemizdeki önemli etkenlerden biri olmalı ki.Kendimizi tamamlamadan bir ilişkiye girdiğimizde, yanlış seçim yapma olma ihtimalimiz çok yüksek olmasın!
hangi ne tür bir insanla birlikte olduğumuzu bilemezsek, kendimizle yüzleşmemiz gerekir.
Kukla olmak ve bir oynatıcı tarafından yönetilmek, bazıları için hayatın kolay yaşamanın bir yoludur.Ama bu bana göre değil ve asla benim tercihim olmaz .bir dilim ekmeğimi paylaşırım değer verdiğim bu ilişki kurduğum herkesle hatta sevgilim bile olsa ama asla aynı lokmayı dişle mem ve dişletmem, her dayım karşımdaki bireyin öz varlıklarına saygı çerçevesinde onu olduğu gibi kabullenip özgür bırakarak onun benimle iken suda ki balık kadar rahat olmasını saglamak asıl görevimdir .
ilişkilerim de hep böyle olmuştur ve hep böyle olmalıdır ki .yaşadığımız toplum ve zaman istikamet değişimi gösterirken,yok ben halimden memnunum baskı altında kalmayı seçiyor pasif vize olmamayı tercih ediyorsak, bu başka bir konudur ancak değilse, düşünmekte yarar var.
Yaşayabilmek ve geç oldu demek için:.buyurun Halil İbrahim sofrasına:Özgür ve paylaşımcı bir yaşam için......
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.