- 1516 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sahip olunamayan Kadın: Tomris Uyar
Sahip olunamayan kadın, Türk edebiyatının şiirine yön veren üç dev çınar, üç aşk adamı, üç sevda şairi, üç yürek ve tek kadın, üç büyük şairin en güzel şiirlerini yazdığı kadındı Tomris Uyar.
Tomris Uyar’ın kendisini önemsemeyen tavrı, hakkında yazı yazılmasını sevmeyişi, onu tanımanın öykülerini okumaktan geçtiğini gösterdi bana. Gerçek Tomris’i ancak satır aralarında yakalayabiliyorsunuz.
O, kendine nesnel bakmayı bildiği gibi, kendi için yazılan şiirlere de nesnel bakabilmiş, asla dizelere kendini kaptırıp, kibre ve gurura kapılmamış sıra dışı bir kadın, iyi bir öykücü, İkinci Yeni Şiiri’nin tek dize yazmadan içinden geçmiş olmazsa olmaz bir ismiydi.
Dost kaldığı, âşık olduğu, evlendiği şairlerin onu her an ellerinden kaçıracakmış gibi bir kaygıyla sevmeleri boşuna değildi elbet.
O, sahip olunamayan kadınlardandı!
Sevgiden yoruldukça, yeni sevdalara açılan kocaman bir yüreği vardı o kadının. Güvenli bir kıyı yerine, açık denizleri tercih eden, hayatın ciddiye alınacak bir tarafı olmadığını düşünüyordu hep.
Edebiyata düşkün bir ailenin kızıydı Tomris. Babasının bir şiir kitabı vardı, annesinin çevirileri. Arnavut köy Kız Kolejinde okurken karar verdi öykü yazmaya. Gazetecilik Enstitüsünü bitirdikten sonra çeviri yapmaya başladı. Fakat öykü yazmadan önce Türkçenin kıvraklığını, esnekliğini denemek istiyordu. Varlık Dergisinde çıkan Tagore’den “Şeker Bebek” edebiyat dünyasına ilk imzasını attı.
O vakitlerde gazeteci-şair Ülkü Tamer’le evliydi Tomris. Aşkları kolej yıllarına dayanıyordu. Lakin kızları Ekin’in birkaç aylıkken bir kaza sonucu boğulması, ayrılıklarının başlangıcına milat olmuştu.
Bu dönemde bir başka şair daha girdi hayatına. Bambaşka bir aşktı bu! İkisi de eşlerinden birbirleri için boşandı.
Türk Edebiyatının en ses getiren aşklarından biriydi onlarınki. Ve de en verimlisi. Cemal Süreya en güzel aşk şiirlerini onun için yazdı:
”Ay ışığında oturduk/ Bileğinden öptüm seni / Sonra ayakta öptüm / Dudağından öptüm seni / Kapı aralığında öptüm / Soluğundan öptüm seni / Bahçede çocuklar vardı / Çocuğundan öptüm seni /Evime götürdüm yatağımda / Kasığından öptüm seni…
Üç yıl sürdü aşkları. Velâkin dostlukları hep baki kaldı. Her ikisi de yaşadıklarını asla anlatmadı. Yaşanmış ve bitmiş bir aşka ancak böyle saygı duyulurdu.
Onun yaşamındaki en uzun soluklu aşk, Turgut Uyar olur. Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereyken tanışmıştı Turgut’la. Uzun süre şiir ve edebiyat ağırlıklı mektuplaştılar. Turgut Uyar eşinden boşanmış ve yedi yıldır şiire elini sürmemişti. Tomris onu yeniden şiire döndürdü. “Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur” di. ’Tahammül gerek, özlem iyice arsızlaştı.’ dizeleriyle Turgut Uyar şiirinin adeta amentüsü olarak akıllarda kaldı.
Ve Edip Cansever… “Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki” diyordu.
Ve her doğum gününde yeni bir şiir yazıyordu ona. Tomris’in ona bir dost ve değerli bir şair gözüyle baktığı bilinir. Ama Cansever için bunu söylemek pek mümkün olmasa gerek: “Tomris rakıyı çok severdi/ Bense onu…”
Evet, o rakıyı çok severdi… Sağlıklı yaşamak diye bir derdi yoktu Tomris’in. “İnsan hayatının üzerine titreyerek korunacak bir şey olduğuna inanmıyorum” diyordu. Ve dilediği gibi yaşadı… Tek isteği başkalarının tahmin ettiği şekilde ölmemekti, toplumun haklı çıkmasını istemiyordu. Ama olmadı…
Altmış iki yaşında, kimyasal tedavi seanslarında her gün biraz daha eksilerek ama hep Tomris kalarak yaşama veda etti.
YASİN GÜLTEKİN/31 MAYIS 2014/14.46
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.