- 390 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
çünkü
Kime kızsam bilemiyorum.
Reyting bekleyen bu kadar çok depresyonun(depresifin yani) içine düştüğüm için de ayrıca utanıyorum, ama görülüyor ki insan garipsediği ve küçümsediği şeyleri kendisi de yapmak zorunda kalabiliyor çaresizliğe düştüğü zaman… Allahın sopası yok. Ve evet, cümlenin uzunluğu ve bundan kaynaklanan edebi havası hoşuma gitti, ama çaresizim, mastürbasyona ihtiyacım var (duygusal anlamda. fiziksel anlamda da bi kadın fena olmazdı ama iş güçten kafayı kaldırıp bakamaz oldum) ve görünen o ki bu dertle uykuya yatmaktansa bir sürü depresife geçici bir süre için rezil olmak çok daha makul.
Neyse, dağılıyor konu.
Geçen googleda evlilik üzerine yazdığım bir şeyi buraya eklemiştim. Ablanın biri de kendi mutsuz evliliğini bizzat görmüş olacak ki hemen bastı tepkiyi:’’oy’’ falan…
He canım, he gülüm, oy. O ‘’oy’’u kendi çocuğunda sen de görmüşsün ki ondan ‘’oy’’…neyse, şu an derdim senin kendini gizleyen(pardon, beceriksizce gizlemey çalışan ama başaramayan-ama sıkma canını, kendin gibiler o yorumu görüp muhakkak ‘’hımm, haklı tabi canııım’’ diye kafa sallamıştır, ki bu da senin mastürbasyonun) zavallı yorumun değil açıkçası. Kitap basmaya gücü yetmeyen çakma edebiyatçı olmak niyetinde değilim, olmam da. Ben buraya arada bir gelir, yazar giderim, ki o gelişim de toplasan 10 şiir, 2 deneme 1 de mektup, o kadar. Sen ise müzmin depresif, oturup sayfalarca, saatlerce yazı döşemişsin, sırf depresyonuna güzelleme yapmak için… şükür ki o kadar zavallılaşmadım daha…
Evet, cümlelerin uzunluğu da öfkemden.
Neyse, gene dağılıyor aq konusu.
Önceki yazının özeti gibi olacak aslında: mutsuz evliler ve mutsuzlukta ısrar edenler, hepinize lanet olsun!!
Sözde biricik evladınız, sizin kendini geliştirememiş ama karşısındakinden bir şeyler alabilecek kadar kendini yetkin ve iddialı gören kişiliğinizden(ki bütün bir toplum bu halde olunca bunun adı müslüm ferdi Orhan baba oluyor) zarar görürken, siz kendinizce evladınızın üzerine titriyorsunuz. Ama çakma çift olarak birbirinizin gözüne her bakışında çocuk bunu görüyor, sizin ’’büyük aşkınızı’’ (evet ironi yaptım gerizekalı, anlamak zorunda değilsin) anlıyor ve küçükken oyun moyun bunu geçiştirse de büyüdüğünde izi kalıyor ve sizin kendinizce beklemediğiniz, ona bencillik olarak gördüğünüz anlarda su yüzüne çıkıyor, hem de acımasızca. İşin en aşağılığı(evet sensin aşağılık) siz, o kavga ortamını sıcak tutmakta ısrar ediyorsunuz, ‘’tadımız kaçmasın’’ hesabı…
Hay ben senin tadını da tuzunu da…
Ulan bu siteyi gençler de okuyor, es kaza üç dört tane yazınızı görse toplum düzeninin tüm dünyada anlattığınız gibi olduğunu sanacak herif, bütün endişem o. Yoksa ben zaten yanmışım aq, koyar mı lan iki odun daha, iki kere daha harlanmış ateşim, varsın olsun aq… benim derdim sizin ve yedi sülalenizin yarattığı depresif toplum.
Dünya bu kadar siyah değil, hele ki sadece sizin gördüğünüz renk tayfında ise, hiç değil.
Dediğim bencilliği anlamak için kendi yazılarınıza bir bakın, her köşede gizli bir kahır mektubu, yahut arsızca ama el altından bir isyan…
Vaktiyle nesliniz ‘’ne lan bu arabesk, niye böyle yükseliyor’’ diyormuş ya…
Şimdi de birçok ergenler, ağzının suyu akarak dinlediği halde ‘’ne bu yea, rock şarkılar bile abartılı slow’’ diyor ya…
Bak işte nedeni bu. Sen oturup depresyonunu övdükçe(evindeki çocuğuna Allah acısın bu arada) olacağı bu.
Yapmayın ulan, güzel şeylere kıran mı girdi aq dünyasında…
Not: yazı bitti, evet burası sözlük mözlük değil, evet küfür hakaret de var yazıda, ve evet yazı öfkeli.
Ama yazı da yazar da gerçeği görüyor ve kendi hayatlarında ikisi de çok keyifli. Ve bu keyif de depresif değil.
Dileyen şikayet edebilir, dileyen yorum yazabilir. Beğenirsem cvplarım, beğenmezsem…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.