- 766 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NİNA SİMON'U DİNLERKEN
NİNA SİMONE’U DİNLERKEN
Bu içtiği kaçıncı bardaktı artık saymıyordu. Birazdan içmeyi bırakıp yatağına geçerdi nasıl olsa. Ne demişti Sancho kılıklı bir adam Ankara’da "Ayyaş Devrimci". Ayyaş Devrimci"... Ankara sonrasında bu söz kafasının içinde dönüp durmuştu. Niye çağırmışlardı ki sanki kendini oraya.. Gitmemek için direnmişti oysa. Onların içinde yeri yoktu onun. "Siyaset tüccarları" diye geçirdi içinden. Ankara midesini bulandırmıştı bu defa. Cuma Genel Kurul salonunda şöyle bir görünüp cumartesi Sakarya’da caz çalan bir bara kendini zor atmıştı. Öyle yalnız ve efkarlıydı ki... Cazı çok severdi. İstanbul’daki öğrencilik yıllarından kalma bir alışkanlıktı caz onda. Sonra cezaevi yılları...Nina Simone’sız geçmeyen akşamlar...
Kalkıp bilgisayarda Nina Simone’u çalmaya başladı. Cezaevi yıllarında onun bu alışkanlığı "burjuva takıntısı" olarak eleştirilmişti. Onlar için Nina Simone’un müziğiyle yapmak istediklerinin hiç bir önemi yoktu. Onun bu tutkusuysa bir burjuva özentisi olarak karşılanmıştı. Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle müziğin sesini açıp yeniden terastaki sandalyesine dönüp gölü seyretmeye başladı. Kendi kendine "Hem ayyaş hem de özentili bir devrimci bozuntusuyum onların gözünde" diyerek gülümsedi... Onlara kırılmayı ve onları yargılamayı taa cezaevi yıllarında bırakmıştı. Onları oldukları gibi kabul edebiliyordu tanımlara sığdırmadan, bir insan olarak zaaflarını görerek...
Ankara’da caz çalan o barda tüm o acıların ve hüzünlerin arasında, o kızın mesajını gördü telefonunda. Aradan tam on yıl geçmişti görüşmeyeli onunla. En son bir nehrin kıyısında yemek yemişlerdi. Bir bu aklındaydı bir de genç kızın onunla tanıştığında yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide dolaşıp durması. O kızda ona kendini hatırlatan bir şeyler vardı. Bunu her dile getirişinde genç kız çok öfkelenirdi. Yıllar sonra mesajı okuyunca garip hissetti kendini. Hiç iyi görünmüyordu, saçı sakalı birbirine karışmıştı. Keşke Ankara’ya gelmeden biraz daha özen gösterseydi kendine.
Bardan sonra tiyatroya gidecekti. İbsen’in "Bir Halk Düşmanı" oynuyordu Küçük Sahne’de. Tiyatro çıkışı onu görecekti. "O ,on yıl önceden beni böyle, bedevî gibi görmeye alışık" diye geçirmişti içinden.
Nina Simone’un en sevdiği parçası çalmaya başladı. Ama şimdi dinleyemeyecekti bunu. Cezaevi günlerini ve işkence sonrası sorgulamalarını hatırlatıyordu bu şarkı ona. Irkçılığı anlatmıştı Simone şarkısında kendisiyse o dönemlerde aşkın ve Tanrı’nın sorgulandığı süreçlerden geçiyordu ve devrimin...
Onu gördüğünde gözlerine inanamamıştı. Karşısında iyimser bir tebessümle kendisini karşılayan genç bir kadın bulmıştu. Saatlerce konuşmuşlardı. Bundan on dört yıl önce de hiç kimseye anlatamadıklarını ona anlattığını hatırladı. Üstelik daha çocuktu o zamanlar, şimdiyse bir genç kadın... Okulunu bitirmişti. Tezini vermişti. Bir çok konuda netleşip dinginleşmişti.
En yakın sırdaşlarıydılar birbirlerinin. Genç kadının yaşadığı çılgın aşkın en yakın tanığıydı. Bu aşk onu biraz incitmişti başlarda. Onun öyle deli, çılgınca bir başkasını değil de kendisini sevmesini istemişti. Hatta bir gün bunu ona söylemişti bile. Ama sonra onun dostluğunu kaybetmemek için bunu unutmayı seçti. "Ayyaş devrimci ve seçimleri" dedi yüksek sesle. Önündeki masanın üstüne baktı, orada duran zarfa. Peki ona bunu göndermeyi seçecek miydi? Zarfı açtı, içinden çıkan kağıtta genç kadının en sevdiği şairlerden birinden bir şiir vardı. Ahmet Güntan’dan...Bir bardak rakı daha doldurdu ve kaçıncı kez okuduğunu unuttuğu şiiri yeniden okudu:
ÇÖL HATTI
Birisi gelse,
Birisi gelse,
Beni olduğum gibi sevse
Evet, ben çölde her şeyi üç defa tekrar ederim.
Unutabilirdim.
Unutma imkanım olurdu.
Unutabilirdim, unutma imkanım olurdu,
Tekrar sevebilseydim.
Ben dualarını bilmiyorum
"Ne biliyorsan yaz" dediğini duydum,
Ne biliyorsam işte yazıyorum.
Yazdıklarımı saklayacak şeyler saklayan o bedevî:
Sevgilim gel bul çölde beni,
Sevgilim gel bul çölde beni
Ben seni bulamıyorum,
Ben seni bulamıyorum,
Bulamıyorum çölde seni.
Birisi olduğum gibi sevsin beni
Ahmet Güntan
Ceren Umur 2008
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.