YOKUM BEN BU OYUNDA
Yoktum ben bu oyunda. Kendi romanın da ikinci sınıf bir kahramandım. Kendi gemimde kaptanlığı bırakıp tayfalığa soyunmuştum. “Kendi gemisini kurtaran iyi kaptandır” sözünü hiç duymamışım.
Yoktum ben bu oyunda.
Sobelenmek için mi saklanıyordum gündüzden. Yoksa kaçmak ve yaşadığımı unutmak için mi ? ne fark eder. Her ikisinde de sobelenip en acı sıkıntıların içine sürüklenmiyor muydum? Zorla beni oyuna davet ediyorlardı. Kimlik bunalımı? Değil. Yaşam kavgası mı ? O da değil. Güçlünün zayıfı ezme politikası mı ? o da değil. Mümin müminin kardeşidir gerçeği mi ? o da değil.
Yoktum ben bu oyunda. Sadece “ben” olmak istiyordum.
Sadece “ben”…
Psikolojide biçilen “anne, kardeş, abla, işçi, öğretmen, öğrenci” rollerinden sıyrılmak. Sadece “ben” olmak.
Ben olmanın bu kadar zor olduğu bir dünyada seni nasıl tanıyacaktım. Sonra da sen ben kaybolup nasıl “biz” olacaktık.
Aslında her şey o kadar kolaydı ki. Zoru seçmeseydik.
Sıra dışı yaşamları sıraya koyamadık.
Ciddiyi bile ciddiye almadık.
Sadece “ben”. Ben yoktu aslında “biz” olmak vardı.
M.Ö./2008
kahramanmaraş
YORUMLAR
Ben olmanın bu kadar zor olduğu bir dünyada seni nasıl tanıyacaktım. Sonra da sen ben kaybolup nasıl “biz” olacaktık..?
Son derece keskin ve zekice bir tesbitti bu. Yukarıdan beri anlatılan izah ya da gelişmelerin tümü, bu cümlede dopdolu manasını bulmuş.
Sizi candan kutluyorum. Cengiz...