- 839 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Bir gül masalı
Kızılın en güzelini açan yedivereni görünce, dayanamamış koparmış toprağından aç gözlü bir adam.
Yediveren bu; neredeyse her mevsim açan… Bahçem hep çiçekli kalır demiş.
Oysa bahçesi çiçeklerle, güllerle doluymuş ne yeri ne vakti varmış adamın…Evinin arka bahçesine iliştirmiş yedivereni, suyunu vermiş, açan çiçeklerini koklamış. İlk zamanlar her gün gelip suyunu verir severmiş yediveren gülünü. Gül gülümsemiş bu ilgiye, sevildikçe açar, açtıkça kokar olmuş.
Zamanla bahar gelmiş, evin ön bahçesindeki lalelere, menekşelere dalmış adam, gülü unutmuş.
Susuz kalan gülün tomurcukları yağmur bekler olmuş, örümcekler dolmuş dallarına. Beklemiş, adam gelsin su versin, ilaç versin sevsin koklasın yeniden can versin diye…. Gelen yok.
Önce açan gülleri dökülmüş sonra tomurcuklar kurumuş, dal diken kalmış.
Gel zaman git zaman lalenin mevsimi geçmiş, menekşeler solmuş, güz gelmiş kapıya… Aklına düşmüş yediveren gülü. Hani yaz bitmiş ya! Solmuş rengârenk bahçesi . Koşmuş arka bahçeye, nasılsa yediverenim var diye…
Bir hevesle diktiği , sonra ihmal ettiği gülden eser kalmamış. Dallarında kuruyup kalan güle elini uzatmış, dikeni batmış.
Öfkelenmiş adam, söylenmiş durmuş eline batan dikene.
-Seni çirkin dikenli şey, nerden diktim bahçeme…
Eldivenlerini giymiş söküp atmış bahçeden öldürdüğü yedivereni…
/İşte kadın böyledir dostum. Sevgiyle beslenir, ilgiyle açar, açtıkça güzelleşir güzelleştirir olduğu yeri.
Bakmadığında dökülür güller batar dikeni....
Yani diyeceğim o ki; Bakamayacağınız gülü ekmeyin toprağınıza.
Ne gülün ahı kalsın, ne dikende vahınız