- 2224 Okunma
- 34 Yorum
- 0 Beğeni
BİR NUMARA
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Senelik iznimi alıp eşimle memleketimiz Sivas’a gittik. Bol, bol geziyor yiyor içiyor hasret gideriyoruz.
Her istediğimizi yerine getirmek için büyük çaba harcıyorlar.
Her gün davetler deyiz.
Eşimde çok mutlu, arkadaşlarıyla buluşuyor.
Akrabalara ziyarete gidiyordu.
Otobüs işletmecisi olan küçük kayın biraderde yemekteyiz.
Ailenin en küçüğü herkes karşısında asker.
Bileği çok sıkı, Sivas’ın tanınmış kabadayılarından, hem severler hem de çekinirlerdi.
“ Tacettin bu ara izindesin bizim bilet kesen çocuk evlenecek o gelene kadar bize yardım et herkesi kasaya oturtamayız”
“Tamam abi “
“Sabah benimle gideriz”
“Olur abi”
Garajlara ( yeni adıyla otogara) Yaptığım yolculuklardan aşinayım.
Gelip giderken kısa aralıklarla gördüğüm mahal.
Her çeşit insanın randevu vermeden buluştuğu, Kaçakların, sapıkların, katillerin, firarilerin, geleni karşılayan gideni uğurlayan, sevinç ve hüznün kol, kola gezdiği uğrak yerler. Yaşamımız da büyük bir alanı işgal eden vazgeçilmezimiz.
Sıralanmış terminallerin önünde otobüs peronları, yolcu bekleme salonları, yer, yer hediyelik eşya ve gıda maddelerinin satışa sunulduğu büfeleriyle bir cümbüş armonisi. Ellerinde valizleriyle koşuşturan insanların oluşturduğu gürültüsü fon müziği olmuş. Hareketlilikten hiç ödün vermeyen atmosferiyle büyülü mekânlar.
Ne yapacağımı kısaca anlattılar. Çok basit bir işti.
Tamam deyip işe başladım.
Günde iki İstanbul iki Ankara seferi var.
Biri sabah dokuz diğeri akşam on yedi.
Garaj yavaş, yavaş kalabalıklaşmış etrafta bir koşuşturmaca başlamıştı.
İçeriye kolundan tutuğunu getiren değnekçiler salona gelince:
“Bu abi akşam Ankara, bu kardeş sabah İstanbul”
Diyor. Dışarı çıkıp, ayaz kapmış sesiyle bağırıyordu.
“Angara, Angara İstanbul, İstanbul
Bende bileti kesip listeyi işaretleyip parayı alıyorum. Hareketli bir yer sıkılmıyorum.
Arada bir çay içip müşteri bekliyorum.
İçeride camla kaplı ofiste abim oturuyor.
Gelen arkadaşlarıyla sohbet ederken beni de ara, ara gözetliyordu.
“Abi Ankara’ya otobüs kaçta?
“Sabah dokuz, akşam beş”
“Tamam, abi sabah dokuza bir numarayı verir misin?
“Bir numara dolu hemen arkası var vereyim mi?
“Hayır, abi bir numara
“Satıldı canım”
Almadı gitti. Yeni bir kişi daha, yine bir numarayı istedi yok dedim gitti.
Her gelen otobüsün en ön sırası olan bir iki üç veya dört numarayı
İstiyor. Satıldı deyince gidiyordu.
Şaşkınım. Gelenlerin bilet almadan gitmesi, abimin de dikkatini çekmiş olmalı ki yanıma geldi.
Durumu anlattım.
“Tamam dedi sen isteyene istediği numarayı ver.
Sakın geri çevirme”
Gerginim.
“Olur mu? Abi”
O, hiç tınmadı.
“Tamam, ne diyorsam öyle yap”
Çaresiz dediğini yapıyorum.
Evet, var deyip herkese bir numarayı verdim.
Ben tedirgin alanlar memnundu.
Hareket saati gelince otobüs perona yaklaştı. Meraktayım. Bu ara iki kişi içeri girdi. Ofise geçtiler.
Abim beni yanına çağırdı.
“Tacettin sen artık gözden kaybol. Listeyi Ömer’e ver.
“Hayır, abi sonucu görmek istiyorum. Çok merak etim de,”
“O, zaman buraya gel ortalıkta dolanma buradan seyret”
“Tamam abi”
Listeyi Ömer’e verdim. Ama ne Ömer’di.
Sol yanakta derin bir yara izi bir gözü kör uzun ve şişman konuşurken eksik dişleri gözüküyor. Yumurta topuk, sivri burun ayakkabı, Siyah bir takım elbise gömleği göbeğine kadar açık, boynunda kalın bir zincir, bileğin de ismi yazılı altın mı sarımı belli değil bir künye, sağ el, parmağında iri bir şövalye yüzük
İnsana bayat balık gibi bakıyor. Sesi kalın kesik, kesik konuşuyor. Kelimeler ağzından dökülünce dudakları bazen aşağı sarkıyor. Bazen yukarıya kasıyor. Yürürken sağ omuz aşağıda sol omuz yukarıda
“Hoş geldin enişte nasılsın?
“Teşekkürler iyiyim siz nasılsınız?
Diğeri Arap Celal zenci bile yanında beyaz kalır. Ablak bir suratta yan yatmış sekiz rakamı gibi şaşı gözler, sol kulağın yarısı, yok ikisi de insan azmanı sumo güreşçileri gibiler.
Görüntüleriyle insanı hemen sindiriyorlar.
İnanın korku filmlerinde makyajsız oynarlar.
Curcuna koptu. Otobüsün önü kalabalık bağrışmalar duyuluyor. Abi benimde bir numara diğeri benimde öteki benimde diye avaz, avaz bağırıyorlar.
Bir numaranın sahibi öyle çok ki.
Bizim azmanlar görevde, önceden gelip bir numaraya oturan tamam.
Ömer şikâyetçi olanın biletini alıyor.
Etrafındakileri itekleyerek kargaşa yaratıp diğer elinin avucunda sakladığı bileti adamın gözüne sokarcasına
“Hani lan okusana bak on yedi numara”
Adam şaşkın
“Olur mu bir numara yazıyordu”
“Ula oğlum aha bak okusana ben kör gözümle görüyorum.
Sen iki gözünle görmüyon hadi la get şuradan otur yerine sallanma”
Zavallı gördüğü bu surattan korkmuş olmalı ki hiçbir şey söylemeden yeni numarasına oturuyor.
Aynı işlemi Arap Celal’de yapıyor. Adamlar şaşkın bilet yerleri değişenler dönüp benim olduğum yere bakıyorlar.
Bense ofiste olayları üzülerek seyrediyorum.
Yaratıklar, ite kaka otobüsü doldurup şoföre hadi tamam hayırlı yolculuklar deyip iniyorlar.
Şaşkınlığım ayyuka. Kitlendim. Öylece bakakalıyorum.
Abimin altmış dört model İmpalasıyla eve gidiyoruz.
“ Bu ne iş abi şaştım kaldım.”
“ Ne zannediyorsun koçum, burada ekmek aslanın ağzında değil midesin de bu kadar kişi nasıl ekmek yiyecek. Herkes bir numara derse otobüsü nasıl dolduracağız.”
Sustum. O günden sonra gitmedim.
YORUMLAR
Sayın Yıdırım Merhaba
Öyküme yaptığınız yorum beni kıvrak kalemli usta bir öykücüyle tanıştırdı. Sizi biraz daha yakından tanımış oldum. Maşallah tebrikler. Yazdıklarınız sahici ve hayatın içinden... Öykünüz sanki içine düştüğüm bir sel gibi sürükledi beni. Başarınız daim olsun. Selam ve saygıyla.
Taco,Valla helal olsun sana . Ne kadar güzel anlatmışsın garajın halini, bir anda kendimi otogarda hissettim. hele, Ömer ve Arap Celal'i öyle tarif etmişin ki ben bile çekindim.çok güzel ve akıcı olmuş tebrik ederim. büyük bir keyifle okudum.
Sağlık dolu huzurlu günlerde yaşa emi...
Fethi tarafından 6/1/2014 11:32:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Abim.
Öncelikle güne gelen yazını can-ı gönülden kutlarım. Az yazıyorsun ama öylesine öz yazıyorsun ki yazdığın zaman mutlaka haklı olarak günün yazısı seçiliyor yazın. Tekrar tebrikler.
Öyle tahmin ediyorum ki yazıyı yazarken '' Şu anlattığım 1 Mumara olayı Sami Hoca'nın başından geçse( Yani aldığı bilet 1 Numara ama 17 Numarada oturmak zorunda kalmış o izbandutlar yüzünden ) bunu nasıl yazadı acaba '' diye düşündün ki fonda bir Sami resmi kullandın))))))))))))))
Değerli abim bu anlattıkların bizim gençlik yıllarımızda yaşanan vak'a-i adiyeden olaylardı. Hele de bir sürü otobüs firmasının olduğu dönemlerde gerçekten de bazı firmaların başka şansları yoktu. Sonradan artık işi yollarda servis açma, çift şoförle yolculuk hatta bayan hosteslere kadar götürdüler. Şimdilerdeyse her koltukta internet var.İleride şehirlerarası yolcu otobüslerine açık büfe, spa, sauna, yüzme salonları filan da koyarlarsa hiç şaşmayacağım.
Hey gidi Magiruslar heyyy...Nereden nerelere geldik değil mi?
Selam ve sevgilerimle.
valla 1 numaralı bilet almaktan korktum abim....
internet olmadan önce çok sık rastlanıyordu evet bu duruma artık internetten alıp müşteri hizmetlerinden çek ettiriyoruz :))
valla yolardım benim biletimi değiştirenin
sen harikasın güzel bir hatıraydı abim her zamanki gibi keyif alarak okudum
Şahsen ben de yolculukta tedirgin tiplerden olup, uyuyamadığım için yolu görerek gitmek isterim. Dolayısıyla da şöför arkası en uygun yer seçimi olur bunun için...
Firmalar güven sağladığında müşterilerine ve firmalarının adına, bu tarz triklere gerek kalmayacaktır sanırım. O zaman kişiler de sorun etmez önde olmayı, arkada olmayı..
Ama komutanımm, bir numarada gitmek de çok güzel bir duygu canım. Hele bir de gündüz yolculuk ediliyorsa, bir de mevsim baharsa etrafı seyrede seyrede yolculuğa doyum olmuyor be :)
Diyorum ama, öteki koltuklara kim oturacak değil mi? İşte burada "Dinsizin hakkından imansız gelir" sözü gerçek oluyor ve sizin Ömer gibiler devreye giriveriyor.
Güzel ve hayatın içinden, yaşadığımız olaylardandı.
Tebrikler, saygılar
okurken olayları yaşadım adeta ve yüzümde tebessüm hiç eksilmedi ama insanları zorla başka numaralara oturtturmak beni de çok düşündürdü biliyor musun ben de bir numaralı koltuğu isterim eğer otobüsle gitmek istersem o güzel yüreğin kalemin var olsun sevgi ve saygılarımla edebiyat defterinin nazar boncuğu
:)) .. ekmek kavgası böyle bir şey demek ki..anlaşılan o ki, Allah insanları kabiliyetlerine göre görevlendiriyor..abinizin işini siz, sizin işinizi abiniz yapamazmış..yüzümüze kocaman gülücükler açtıran hatıranızı büyük bir haz ile okudum..Allah size uzun, bereketli, huzurlu ve sağlıklı bir ömür versin sevgili KOMUTAN ım..sağlıcakla kalınız..
Yani Komutanım ne desem ki:
Garaj'ın otogar olduğunu bildiğiniz halde, dil alışkanlığınızı kaleme döküşünüz mü?
Arap Celal'i, Ömer'i ve diğer yan yatmış sekiz gibi insanları bu kadar güzel tarif edişinizi mi?
Sadece sizin değil, bizlerinde o bir numaranın akıbetini merak edip hep beraber otobüse bindiğimizi?
Tebrik ederim, saygılarımla.
oyy kardeşim gelmiş yazı ile özlemiştik yazılarını
güümseyerek okudum ve bir anı geldi aklıma
ayni olayı onlarda yaşadık
bir gün önce almışlardı biletlerini iyi bir yer ön traraflardan demişti
garaja gittik otobüs saatigelip çattı vedalaşıp bindiler ve hemen indiler ben oraya oturmam diyrdu neşem szin orada yapılan gibi ayni yeri iki kişiye satmışlar neşeleri ar ka koltuklara oturun demişler
neyseki uzun sürmedidi münakaşa yeni gelen ankara otobüsünde boş yer varmış ön koltuklarda ona bindiler tabiki üçretini diğer otobüs ödedi
hala böyle işler oluyor bu zamanlardada demek
o günleri hatırladım
saygılarımlasnız
Değerli büyüğüm, bir kaç anınızı sesinizden canlı dinlemiştik, o zaman da söylemiştik bunları yazın diye. Keşke bir de sesli okusaydınız da yine yanımızda gibi hissetseydik. Bu arada ben hiç bir aracın ön koltuğuna oturmayı sevmiyorum, daha doğrusu korkuyorum. Bütün otobüs firmalarına benim gibi yolcu nasip etsin Rabbim. Saygılar selamlar.
Hoş geldin dostum.
Özlemişiz yazılarını.
Severim otogarları.
Hayatın kendisidir diye düşünürüm hep.
Oturup bir köşeye, saatlerce seyretsem insan manzaralarını, sıkılmam.
Ankara'dayken, gelenimiz, gidenimiz çok olurdu.
Memleketten hastaneye gelenleri ağırlamak bize düşüyordu artık.
Hoş bir uğraştı.
Mutsuz gelip, mutlu dönenleri gözlemlemek,
onların kederlerine de, mutluluklarına da ortak olmak güzeldi.
Çok giderdim o zamanlar otogara.
AŞTi de, baba otagar hani.
Ne ararsan var içinde. İkinci el kitap satışı bile yapılıyor.
Otobüs yolculuklarını da severim aslında.
Yağmurlu havalarda, otobüsün ön sırasında keyifle yolculuk yapmak zevk veriyor insana.
Numaramı, bu güne kadar kimseye kaptırmadım.
Her şeyi erken yaptığımdandır belki, bilemiyorum artık.
Curcuna ile de yaşansa, hayat güzel.
Şu anlatılan hikayeden bile, hoş tebessümler derleyebildik mesela.
Bir de, aşina olduğum ve şu anda usuldan usula özlem duymaya başladığım Sivas yolları geldi aklıma.
Gemin Beli'nin soğuk ve lezzetli suları mesela.
Güzeldi hikaye.
Alıp nerelere götürdü bizi.
Tekrar hoş geldiniz diyorum gönül dostu.
valla ben bir numarayı istemekten vazgeçtim komutanım .o yaratıklar nereyi derse orayı verin bana ...:)
yine hayatın içinden bir el dokundu yüreğimize ...
tasvirler muhteşemm gözümün önünde canlı duruyorlar adeta ...Ve o çirkinliğe yakışmayan bir yürek var arka fonda ...o da sizsiniz işte .
Güçlü ,erdemli dürüst kaleminizle çok yaşayın çok yazın emi ...
O KOCAMAN YÜREĞİNİZE SELAM VE SAYGILAR GANİ GANİ BENDE .
can abim bu şiirde öyle yazılarda öyle inan sivastaydım sanki canlı canlı izledim ..o kadar akıcı ve nettiki hayran kaldım yaşadığınız her ne kadar karışık olsada hani bildik hallermizdi :)
yüreğinize saglık kaleminiz hep yazsın saygılarımla..
not:16 haziranda izmirde olacağım sizi görmek isterim...müsahit olursanız tabiki..ve ali bilecenin misafiriyim bir aksilik olmasa görüşelim diyorum:)...