Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
Fırat Avcı
Fırat Avcı
@firatavci

Eskiye

26 Mayıs 2014 Pazartesi
Yorum

Eskiye

6

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1400

Okunma

Okuduğunuz yazı 26.5.2014 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Eskiye


Zamanın hünerli elleri değiyor yüzüme. Su gibi serpiliyor zerrecikleri. Kayın ağacı kadar bilge, zarif ve görgülü.

Oturduğum iskemleden doğrulup güneşe bakıyorum. Üzerinde halâ ay tortuları var. Tıpkı fırından yeni çıkmış kurabiyeye benziyor asfalt. Çocukça heyecanlarla dolu.

Hep okuyorum. Yerdeki yaprakları, ıssız koridorlardan yansıyan uğultuları, geçimsiz aynaları ve hepsini okuyorum.

Anılarımı bağışlatabilecek hiçbir hafifletici nedenim yok. Parçalanıp rüzgârla etrafa savrulmayı hak ettiğimi biliyorum. Kendi hikâyemin yalnızıyım.

Saçlarım uzadıkça, düzleşsinler istiyorum. Bileklerim belleğimle tümlensin. Uğraşabilecek yeni şeylerim olsun ki, yaşamaya inanıp sabredeyim.

Kalın ve boğuk seslerin arasına yakıştıramıyorum kendiminkini. Metroya tramvaya vapura koşuşturuyorum. Akşamın telâsı şimdiden işaretlendi. Tığ içime saplandı çünkü. O en sevmediğim akrabacı yemeklerden biri daha. Varlığına güç belâ katlandığım bir adamın sevimsiz akrabalarına tahammül etmek. Dergilerde gördüğüm alımlı kadınlardan olsaydım keşke. Ya da kırmızısında kaybolan bir saksı bitkisi.

Ne tuhaf. Hiç sevilmeden onca zamanı tükettiğimi farkettim. Bu yaştan sonra ile başlatmayacağım cümlelerimi. Kuru dallar kadar katılaşmasına izin vermeyeceğim sevi yanımın. Gözlerimin içine kocaman uçurtmalar bıraksa bir adam. Emip özümseyiverse yalnızlığımı. Tutup ellerimden, uzaklara götürse beni hiç bilmediğim o uzaklara.

Kalçalarıma bacaklarıma bakıp duran canavar mizaçlılardan umulmaz bu. Elini kolunu yanlışlıkla şurama burama değdirmeye çalışanların harcı da değil yüreğimi coşturmak. Hem ayıp, hem günah böyle şeyler düşlemek. Evli barklı çocuklu kadınların yüzlerindeki razı olup kabullenmiş ifadeyi takınmalıyım aceleyle. Fakat ya okuduğum romandaki sevgililer? Onlar gibi mutlanmak yok mudur ufkumda benim?

İki sokak ötemizde geçenlerde kopan feryat figân geliyor aklıma. Karısı sessiz ve nefessiz kalana dek onu boğan adamı düşünüyorum. Söylediklerine göre kadın, aldatıyormuş kocasını. Buna göre ölümü hak ediyor olmalı. Yıllardır aldanıyorken kimsenin sesi çıkmıyorduAvunurken, harcanırken, susarken, suçlanırken, itilip yok sayılırken ve erirken mum gibi günbegün. Ama elini evinin duvarlarının dışına uzatınca, dile geldi herkes. Nijeryada kadınların sünnet edildiklerini duymuştum. Hatta bu sünnetin yine kadınlar tarafından gayet desteklendiğini. Kendi başlarına gelen böylesi bir şeyi başkalarının da yaşamasına engel olmak yerine, bunu çabuk ve mümkün kılmaya gayret edişlerini ibretle duyumsamıştım. Şimdi ellerine taşlarını dillerine kelimelerini alıp kocasının yastıkla boğduğu kadına doğru hücûm etmeyi tasarlayanlara nasıl da benziyorlar?

Tenine dokunmaktan bile alıkoyulan nice kader ortağım var. Çoğunluk iken çıkartamadığımız seslerimizi gece yastığa başımızı koyduğumuzda bütün benliğimizde hisseden bizler, sevilmenin hırsızı arsızı olmamak adına içimizi kanatırız tırnaklarımızla. Bağ bozumlarına denk gelir ağlayışlarımız. Adımız eylüldür bundan biraz da. Lakin haddimizi biliriz. Korkmasın kimse. Kan kusup kızılcık şerbeti içiyoruz demeye devam ederiz. Sevmeleri erteleyip yarına, dikiş diker çay demler pusulalarımızı düşsüz ve düşünsüz yarınlara kurarız. Her gün içimizden biri daha uğurlanır sonsuza. Biz sağ kaldıkça toprağın anaçlığına gömülüp aşkı aşka sorgulatırız. Betimsizdir dünümüz, eskiyedir yönümüz. Çark işlesin diye tıkır tıkır, çekiliriz kabuğumuza.

Ne de olsa namus bizim bacak aramızdadır. Kuyruğumuzu değilse de aklımızı sallamaz isek er kişiye, onun da günaha filan gireceği yoktur. Kusur bizdedir zati. Belki de kusuruzdur tepeden tırnağa hepimiz. Kaldırıp oyuncaklarımı, kabullenmenin huzuruna teslim oluyorum ben de sonunda. Sonuma yürüyorum...

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Eskiye Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Eskiye yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eskiye yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
27.5.2014 22:28:05
Bazı insanlar hayatı perhizli yaşar; özellikle kadınlar...

Yazıdan anladığım bu idi.

sorgulayan bir yazı idi.

Tebrikler, saygılar...
Turgut Öztürk
Turgut Öztürk, @turgutozturk
27.5.2014 13:06:54
kalemine sağlık kutlarım
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
27.5.2014 12:24:39
Sonuma yürüyorum...

Hangimiz yürümüyoruz ki sonumuza?

Tebriklerimle, yerine çok yakışmış.

Selamlar ve saygılar...
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
27.5.2014 10:01:12
"...Hep okuyorum. Yerdeki yaprakları, ıssız koridorlardan yansıyan uğultuları, geçimsiz aynaları ve hepsini okuyorum..."


Okumayı okumak veya okumayı bilmenin varyant tanımlarından bir bu tümce....


Okumak bu, güç iştir.. insanı okumayı aşıp; eylemi, eylemin rüzgar halini, ıssızlık halini ve kendine bakan"ayna"da insanı, ona üçüncül boyutla bakan, yazanı...


İşte öyle.. seçkinizi de kutluyorum...
İpekyildiz
İpekyildiz, @ipekyildiz
26.5.2014 15:02:10
10 puan verdi
Hep bıçak sırtında yürümek zorunda olan kadınların asla doyuramayacağını bildiği tutkuların nedenlerini taşımakla yükümlü olduğu sonucun yazıda gösterilmiş olması ne ağır geldi, ne ağır; iki ucu mu desem yoksa tamamımı çoğu zaman gerçek olmayan sevi'ye, umut kırıklığına sebep olan keskin özellikleri kadının ne yücedir oysa...çocukken önce anne banasını ikna etmeye çalışarak başladığı yolculukta sonra erkek arkadaşlarının, kocasının aynı gözle gördüğü; canla başla savunulması gereken namus objesi kabuğu ne kıymetli diye düşünmek zorunda olan kadın, içindeki kendini unutur işte bu zorlamada...bu kapsamda atak öğüt olabilir mi kadınlara " hayatınızı yaşayın canınız nasıl isterse "diye düşündüm de; ahlak kuralları ve vicdan girdiğinde işin içine kadınlar olamaz erkekler gibi işte çünkü yanlışı yapmaması gerekendir kadınlar bence sonuç mutlu bitmese bile..

Güzeldi paylaşımınız
Teşekkürler
Saygı ve dostlukla
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
26.5.2014 13:50:10
Kafa karıştırıcı bir yazı olmuş.
Kadınlara, genellikle hiç hak etmedikleri halde reva görülen haksızlıklar,
ilginç cümleler, paragraflarla ele alınmış.
Ama,
epeyce de bir kafa karıştıran cümleler mevcut.
''Varsın kocasını aldatsın. Ne var ki bunda?
Onu yadırgayanlar, linçle kalkışanlar da aynı yolun yolcusu değil mi?''
gibi bir algı oluştu üzerimde.
Yanlış mı anladım, ne?
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.