- 355 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İstifa Sorunu Çözer Mi?
İstifa sorunu çözer mi? Yoksa istifa edememek te yeni dinamizme kapı aralayamamakla başlı başına bir sorun mu? Yoksa istifa etmemek sorunu göğüsleyici bir gözü peklik mi?
"Bakan, istifa et diyorlar! Bakan istifa etse sorun ortada kalkacak mı?" Böyle ağdalı ve uyuşucu ve dahi uyuşturucu soru ve çıkarımlar tembel harcı olmaktan gayri, dezenformasyon yapmaktır. Bu cümlenin hiç bir fikri ve bilimsel değeri yoktur.
Siz soruna, bakanın; "kader" diyen öznel anlayışça bakışı içindeki varlığıyla, bakan gibi soruna bakarsanız. Ya da yetkilinin o soruna dek yetkilerini kullanıp kullanmamasıyla bağıtlamazsanız. Olasıdır ki yetkilinin yetkiyi savsaklar olacağı kuşkusunu göz önüne almazsanız. Yine olasıdır ki yetkilinin soruna yol açıcı, özel duygusal ilişkilerinin olabileceğini araştırmazsanız; bu tarz değerlendirmeler içinde olursunuz.
Vesilece yetkiler dış nedendirler. Yetki kullanımlı stratejilerdeki hatalarının da kazalar öngörür olabileceği gibi nedense bağlardan da, sorunlar ortaya çıkabileceğini tespit etmezseniz; elbette böyle dümdüz konuşursunuz.
Soma bir kaderse (zorunluluksa, işin doğası olan ocak çöker somutluğuysa), hükümet te bu zorunluluğun ortaya çıkmasında yönetimsel ve stratejikse bir dış aktör oluşla vesile nedendirler. Özü itibarıyla ocağın çökmesi gibi su dahi donar.
Ama suyun donup donmaması için ısıyı azaltıp artırarak sürece salma işi de dış nedendir. Isıyı kontrollü vermek dış stratejili vesile nedendir. Yani ocağın çöküp çökmeme tahkimi ya da ocağın bilinen organizma türünden faaliyetlerinin olup olmamasına değin ayarlama önlemleri de, siyasi stratejilerin işidir.
Herkesin bileceği bir konuyla sorunun bağıntısını belirtelim ve bakan istifasıyla sorunun ortadan kalkıp kalkamayacağını sizler takdir edin. Soma kazası bakanın istifasıyla ölümlerini geri getirmeyecek. Bakan yetki ve sorumluluğu içinde aksayan vesilece birçok dış sorun, ölümleri ortaya koymuştur.
Bakana istifa denirken, ölümlerin geri geleceğine kehanet değildir. Sorumluların iç nedene dıştan vesile denen oluşla sürecin olumsuz cereyan etmesine neden olan bakanın, "sorun" olmasına istifa denmektedir.
Yetilenimi müdriklik gereği istifa et denmekte ki, sorun alanlı tebdili mekânda hem manen, hem somut öngörülü önlemlerle ferahlık olabilsindi. Nöbette uyumasıyla ordusunu baskın ve kıtale uğratmış bir nöbetçiye tekrar nöbet vermeyin denmekle (ki nöbet verilmesi abes), olmuş baskınla kıtali önlemeyeceksiniz. Olacak kıtal ve baskına karşı uyanacaksınız!
1918 Mondros ateş kes anlaşmasına göre, yurdun işgaliyle orduların dağıtılması gerçekleşirken; sorumlular sorun oluyordu. Anlaşmanın kendisi bir sorun ve garabettir. Hükümet istifa taleplerine "sanki biz istifa etsek işgal geri mi alınacak" diyorlar. Bununla kalmayışla hızlarını alamayıp; "hatta istifamızla vahamet, daha da artacak" diyordu İstanbul Hükümeti!
Bu fikirsizlik şuydu: Hükümet, sorunu fıtrat kabul etmiş. Sorunun süreceğini kabul etmiş. Bunu halka da kabul ettirmek istiyordu. Aynı bizim kimi akademik ünvanlı aydınların "Bakana istifa et diyorlar! Bakan istifa etse sorun ortada kalkacak mı?" demeyle, sorun nasıl olsa sürecek! Demeye getiren aydınlarımızın böylesi demeleri kaderci kısır döngülü bir görüştür. Bakanın olay üzerinde idari müyesser oluştu vesile neden etkisi ve bakanın kısa, dar görüşlü olabileceği, karakteri; göz ardı edilmiştir.
Aydın ünvanlı gariplikler, sorunun daha da artmaması için sorumlu ve sorunlu olan haldeki güç ilişkisinin sanki devamını istiyordu(!) Sorunun daha da artmaması diye bir şey de asla söz konusu bile değilken; böyle dezenformasyon yapılıyordu.
Saltanatı şahane de; Soma olayında "bakan istifa etse, sorun ortadan mı kalkacak?" diyen kimi bilmezi aydın ve kimi akademik bilmezlikler gibi konuşuyorlardı. Bu söz sokak ağzıydı. Bu sosyal kültürdü. Bu avamilikti. Bilimsel ve tarihi diyalektik değildir. Ya da bilinçli bir dezenformasyondu.
İşgal kuşatması içinde istifa etmeyen, istifaya direnen saltanatı şahane(!) ulusal güçlerin ittifakıyla sanki hükümet istifa etmiş te ulusal güçlerden bir icma oluşturulmuş gibiydi. Ulusun kaderi konusunda saltanatı şahaneyi devre dışı bırakılmışlardı.
İstifanın durumu kurtaracağı işgal sorununu çözeceği o kadar belirgindi ki, istifa etmeme aymazlığı sonunda Saltanatı şahane keenlem yekün kılınışla, adeta istifa ettirilmişlerdi.
İstifa etmemiş olanın yerine ulusal güçler koalisyonu gelmişti. Yönetime gelen ulusal koalisyon güçleri istifa eden bir hükümetin yerine gelen taze kan gibi bir işlevle, saltanat hükümetinin istifa etmesiyle yaratacağı tebdili mekân ferahlığını, ortaya koymuştular.
Nefesler tazelendi. Güçler tazelendi. Düşünceler tazelendi ve ahaliye şevk geldi. İstanbul hükümeti işleyemez (sanki istifa edişti) kılınmış ve vatan yeni hükümetle (bakanla) nihayet kurtarılmıştı. Demek istifa ile sorun ortadan kalkıyormuş.
Böylece, ikbalden çekilmek, işgalden ve işgale dek süre gelen sorundan; sürecek olan sorundan ve işgal gibi bir soruna kolaylık olan yönetimden eser kalmamıştı! Bu en basit bir tarih sel bilinçtir.
Zavallı aydın tipi, şunu da hatırlamıyordu; imparatorluki SORUN, imparatorların gitmemeleriyle değil, gitmeleriyle ancak ulusal demokratik sürçlerine geçmişti. Böylece toplumlar imparatorluk sorunlarından kurtulmuştular. Başaramadıkta, kalmaktan çok gitmek; evladır. İmparatorun gitmemesiyle sorum çözülür mü? Denmemiş! İmparatorluk sorununun (yönetim sorununun), imparatordan da (yönetenlerden de) kaynaklandığı görülmüştür.
25.05.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.