- 698 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"Dedeme yardıma gidiyorum amca”
“Dedeme yardıma gidiyorum amca”
NUMAN DİNGİL
Bugünlerde insanlarımız üstünde önemli bir eksiklik ve aile içinde anlaşılmaz çekişmelere duvar çeken bir sözcük beni yıllardır meşgul ediyor.
“Dedeme gidiyorum amca” sözcüğü bu günlerde yaşı muhtemelen 16 olan kızcağız; bundan 8-10 yıl önce, Halk otobüsünde gördüğüm yalnız ve saat 09 sıralarında Uzun Çarşıya giden yaşının 7-8 olarak tahmin ettiğim kızdan başkası değil.
Doğrusunu isterseniz, günümüzde bu şekilde ailelerini daim eden; sürdüren aileler var mı, bilemiyorum. Bildiğim kadar, aile içinde küçük büyük çekişmelerine tanık oluyoruz, ailelerin parçalandığına şahit oluyoruz.
Hükümetler bu konuda yardım yapıyorsa da okulların başka illerde olmasını gençleri hayat mücadelesinde yalnız kararlar almasına itiyor, sonrası malum kim kime dun duma.
Halk otobüsünde minnacık çocuk sanki beni uykumdan uyardı, kızım deden ile ne iş yapacaksınız dedim, bana Ramazan helvası yapacağız amca dedi, gözlerim yaşardı, ne kadar mutlu bir dede diyerek içinden sevgi fışkırdı. “Allah nazardan saklasın” evet Ramazan ayıydı; insanlar Ramazanda evlerine mutlaka Ramazan helvası götürürdü.
İşte” Türk –İslam geleneği, işte Türklüğü sembolize eden yavrucuk.” Amca dedeme yardıma gidiyorum, dedem Ramazan helvası yapacakta satacak” ne güzel de söyledi, gönüllü koşarak gidiyor gibi bir havası vardı, ne mutlu böyle yaşayan ailelere, doğrusu beni onurlandırdı, sanki kendimi ailenin bir parçası gibi hissettim.
Türk-İslam tarihinde “ATA” sözcüğü ve aile içinde yaşamı son derece önemlidir, aile bireyleri bir bütün olarak yaşarlardı, biri hasta, olsa dişi ağırsa, hemen koşuştururlardı, aile içinde”küçük büyüğü sayar, büyüklerde küçükleri severler.”
Atatürk’ün nutkunda da yer alan sözcük “Küçükleri sevmek büyükleri saymak” sözcüğü, Türk “görenek gelenekleri” yaşatmak içindi. Küçücük bir kız bana ne güzel bir sorumluğu hatırlattı. Ben kızı ve ailesini şahsım adına doğrusu kutluyorum.
Dünyanın var oluşundan bu yana; yüzlerce devletler kuran Türkler, en talihsiz ve yanıltıcı tarihi Osmanlı döneminde yaşamıştır. Başlangıçta dünyanın takdirini kazanan Osmanlı Devleti Lale devri öncesinde ailelerden kopmaları, Sarayda başlatmıştır.
Türklerin aile bağları çok hassas, Türkler eşlerine bağlı ve tek eşli yaşarken, “Harem de kadınlar saltanatı kurarak, Devleti yönetmekten aciz kalmışlardır. Saray içindeki entrikalar Roma İmparatorluğu döneminde yaşanan benzeri olaylara dönüşmüştür.
Batının 1. Dünya savaşı öncesi ve sonrasına kadar içinde; yaşadığı mezhep çatışmaları sayesinde Osmanlı’nın ömrü uzamıştır. İkinci dünya savaşı sona erdiğinde Batılı ülkeler içinde ki mezhep çatışmaları sona ermiş, Osmanlı’nın bölünme planlarının hesabına gidilmiştir.
Okurlarımın da büyük çoğunluğu bu yanlışları sanırım biliyordur. Saygılarımla.
Numan DİNGİL
25.05.2014