Bir insana iki türlü bilgi nasip olur : biri, başkaları tarafından verilen, diğeri ve en önemlisi ise, kendi kendine kazanılandır. -- gibbon
Erzurumlu Selim
Erzurumlu Selim
@erzurumluselim

Dedem Babam ve Ben

25 Mayıs 2014 Pazar
Yorum

Dedem Babam ve Ben

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1001

Okunma

Dedem Babam ve Ben

Dedem Babam ve Ben

Dedemin babasına babası tarafından düğün hediyesi olarak takdim edilmiş olan altı ahır olmak üzere üç katlı ahşap yığma ev ve bahçesinde halen oturmaktayız. Yaklaşık İki yüz yılı aşkın bir geçmişi olan bu evin zemin katında iki oda, salon, banyo, mutfak ve kiler bulunmaktadır. Üst katında ise üç oda, genişçe bir solan ve iki adet balkon vardır. Evimiz, şehre hâkim dağın yamacında ilk günkü heybetiyle zamana meydan okumaktadır. Bahçeli oluşu evimize ayrı bir güzellik katıyor. Bu bahçede yaklaşık beş kuşak nice hayata dair nefes alıp verdiler. Nice acılar ve güzellikler paylaşıldı. Mahallemiz eski bir Osmanlı mahallesidir. “Hacılar Hanı Mahallesi” diye anılan bu mahallemiz, şehrin en eski mahallelerinden olup eski yapı formunu maalesef kullanamamıştır. Çünkü eskiye dair şu an evimize komşu üç evin haricinde ev ve konak kalmamıştır. Bir de sokak başında tek kubbeli hamam, küçük bir cami ve ona bitişik duvarın dibinde çeşme var.

Her evin ve konağın girişinde, Besmelenin altında “Ya Hafız ” yazılırdı. Allah’ın isimlerinden olan bu ifade bir nevi evlerin sigortası konumundaydı. “Koruyan, kollayan” anlamındadır. Her türlü afete ve hırsızlığa karşı evler Allah’a emanet edilirdi. Girerken çıkarken besmeleler çekilir dualar okunurdu. Maalesef sahipleri tarafından yıkılarak yeni ev ve konaklar yapıldı birçoğu da müteahhitler tarafından çok katlı apartmanlara dönüştürüldü. Dedemin ve sonrasında babamın yanına sayısız insan geldi gitti. Kimi üç daire bir dükkân, kimi iki daire iki dükkân, kimi peşin para vs. birbirine benzer teklifler yağdı durdu. Dedemin vasiyeti gereği tüm bu teklifler reddedildi. Diğer iki evin sahipleri de biz satmıyoruz diye onlar da satmadılar. İyi ki satmamışlar mahallemize dair en güzel köşe burası. İnsanlar geçmişe dair yaşadıkları anılarını burada tazeliyorlar.

Hayal meyal hatırlıyorum. Arnavut kaldırımlı, leylak kokulu bu mahallemizin huzuru dillere destandı. Dedemin, sokağın güney cephesi köşe başında hırdavat dükkânı vardı. Kendisi de iyi bir ahşap işleme ustasıydı. Evlerin, konakların balkon ve cephelerine ahşap oymalı işler yapardı. O bölgenin tek hırdavatçısı olması sebebiyle işleri çok canlıydı. Bir bardak çayı zar zor içerdi. Babam ve amcam dedemin dışarı işlerini yaparlardı. Dışarı işi dediğim ustaların ayarlanması, inşaata götürülmesi v.s. Hani son zamanlarda sıkça kullanılan bir ifade vardır ”Son Osmanlı” diye… O zamanlar mahallemizde bu tür Osmanlı erbabı insan sayısı çoktu. Aslında bu ifade yanlış takdim ediliyor. Böyle olunca da insanlar; ilgili kişinin başında fesi, pala bıyığı, beyaz gömleği, siyah yeleği, yumurta topuklu ayakkabısıyla yan yan gezen, elinde kehribar tespihi etrafına naralar atan tiplemeyi tahayyül ediyor. Halbuki gerçek Osmanlı, okumuş, yazmış, en az üç dil bilen devlete ait çeşitli kurumlarda çalışmış, ya da kendi işinin erbabı görgülü, ilim sahibi seyahati seven, gemiye binip nice aşırı diyarlar gezmiş insandır. Sohbet ehli insandır velhasıl kelam…Mahallemizde ilim ve kalem erbabı insan çoktu.

İlim erbabı dediğimiz insanlar, yargıçlık, noterlik ve mahalli yönetim işlerini yürüten kadılardan, tıp ve astroloji alanındaki uzmanlar ile her seviyedeki eğitim ve öğretim elemanlarından meydana geliyordu. Ayrıca imam, müezzin gibi din görevlileri ile tarikat şeyhleri ve Hz. Peygamber’in soyundan gelen seyyid ve şerifler de ilmîye sınıfına dâhildirler. İlmîye teşkilatının başı şeyhülislamdır. Din işleri, vakıflar, eğitim ve kültür müesseseleri, mahkemeler şeyhülislamın kontrol ve denetimindedir. En önemli görevi ise fetva vermekti.

Kalem erbabı ise Osmanlı idari ve mali bürokrasisinin mensuplarından oluşuyordu. Bu sınıf toplumun en okumuş, yazmış sınıfıydı. Devlete ait kanunları, yazmak, yürütmek bu sınıfın işiydi. Edebiyatçılar, şairler daha çok bu sınıftan çıkardı.



Devamı var…

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Dedem babam ve ben Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Dedem babam ve ben yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dedem Babam ve Ben yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
kadiryeter
kadiryeter, @kadiryeter
26.5.2014 08:48:44

Bu sabah okuduğum ve kültür kahvaltım diyebileceğim; millî geleneklerimizi hatırlatan çokdeğerli yazınız için teşekkür ederim...

Türkiye Cumhûriyeti Devleti'nin varlığı ve idâmesi için fevkalâde güzel bir belge...

Biz, bu'yuz işte...

Hürmetle Selâm ederim...

kadiryeter Kadir Yeter.
26 MAYIS 2014 Ortasaray- TRABZON.

erhanbay
erhanbay, @erhanbay
25.5.2014 22:41:42
Evden çok etkilendim. Azaldı ne yazık ki şimdi.Geçmişi hatırlattı güzel yazınız, tebrik ederim.
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
25.5.2014 18:53:21
Ne güzeldi.
Tarihe doğru hoş bir yolculuk yaptık.
Benim doğup büyüdüğüm mahalle de tarihi bir yerdir.
1985 de şehir sit alanı ilan edildi ve hatıralarımızın ölümsüz olması sağlandı.
Biz,
size göre çok daha şanslıyız.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.