- 1159 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DAVETİYE
Yüreğimde titreyen beyaz lalenin
ömrü dolmakta,
Acıyla kanatılan her yürek , yüreğimi ağlatmakta...
Hayat kirlenmiş mi?Yoksa hala yapılabilecek birşeyler mi var?
Kalpler mühürlenir, gözler görmez olur; insan yalnızca kendini düşündüğünde bu hayatta...Kırık bir aynanın parçalarıdır artık yüzler; somurtkan, şükürsüz veya hoşgörüsüz...Bir su damlasındaki parlak çiçekken mutluluk, gelincik tarlaları kan gelir insana bencilse... Artık ne yapsa çirkindir, ne giyse yakışmaz...
Ne zaman bir engelli ile karşılaşsam, bazen ayaklarım yok olur, bazen de ellerim...Bazen dilim tutulur, bazen de gözlerim yüreğimin yağmuru olur.Sanki bir uçurumun kenarındaki en son tutunulacak dala tutunmuşumdur.Biraz sonra düşecek ve herhangi bir yerimi yitireceğimdir her şeyden habersiz...Kendime geldiğimde o engelliye ayak olurum, el olurum, yürek olurum...Çok şey öğrenirim ondan ve belki de faizli yaşamlardan sıyrılır, tertemiz bir öz bulurum kendime...İşte o zamanlarda tadı eşsiz bir mutluluğun esiriyim diyebilirim.Ümit,şükür ve sabrı tadarım onlarda. Ve ardından: “Peki ben ne yapabilirim?” diye beynimi sandalyesine çiviler, bu sorunu çözmeden de onu serbest bırakmam.”Peki ben onlar için ne yapabilirim?” Bilirim insan olduğumu ve bir gün aynı zorlukları yaşayabileceğimi. Sonra onlar için kol, bacak, doktor, ilaç ne gerekiyorsa almaya çalışırım ve birkaç kilo da yürek alırım fazladan; onları anlayamayanlar için tabiki.Sonra onları aramıza alır engellerini unutur yeteneklerini zengin bir sofranın en güzel yemekleri yaparım ve bilirim ki engeller buna engel değildir.Hatta bazen de görürüm ki, bir engel labirentteki diğer bir yolu açmıştır ve bu yol en yeteneklilerin finale varabileceği yoldur.Bu yoldan onlar sadece onlar çıkabilir.Öğrenirim ki en güzel hayat şarkısının iki notasının birbirine geçen en ince noktasını herkes duyamaz, her yürek ve her kulak işitemez.Bu yüzden elimdeki mücevherin değerini bilirim, parlatmak gerekirse parlatırım.Ve sonra onlar mutlu olurlar, hayat onlar için de akar.... Sonra çıkarım sokağa yıkanması gereken ne kadar yürek varsa yıkar asarım çınar ağaclarına...İnciten, anlamayan, hoşgörüsüz ve bencil ne kadar kendine gelememiş beyin varsa onları da yüreklere mandal yaparım da, belki bu arada güneş yürekleri sevgi, beyinleri hoşgörü doldurur.
Mutlu değillerse, çünkü bencillerse bir tetanos aşısı geliştiririm pas tutan yüreklere ya da bir engelliden bir öğün ders aldırırım da o farklı yerlerde aradıkları mutluluğun kalbin ta içinde olduğunu gösteririm.Mutluluğun vermekle başladığını öğretirim onlara.
Mademki yaratılışta eşitizdir öyleyse bu eşitliği bozmaya değil korumaya ve veren el olmaya özen gösteririm. Hoşgörü ve yardımseverliğin sevginin karesi ile sonuçlandığını bilirim.Bir davetiye yollarım sonra da tüm bencil yüreklere...”Haydi gelin şenliğimize de hep birlikte yaşayalım bu hayatı!Olmaz mı?”