Gece Gelen Ölüm Kitabının yazarı Gonca Çiftçioğulları ile röportaj
Baki Evkaralı (Bakican) : Merhaba sevgili Gonca Hanım. Öncelikle seni okurlarımıza tanıtmak isterim, kısaca bahseder misin bize?
Gonca Çiftçioğulları: Hayat yolculuğuma 1968 yılında Kayseri de başladım. İlköğrenimimi orada, Ortaokul ve liseyi Ankara’da bitirdim. Üniversite öğrenimimi ise, Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünde tamamladım. 13 yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra mesleğimi bıraktım. Eşim ile yolarımız Sivas’ın bir köyünde öğretmenlik yaparken kesişti. Bu kesişme neticesinde pırlanta gibi iki erkek evlada sahip oldum. Genelde üretken yapıda bir insanım. Hayatımda beni meşgul eden birçok meşgalem oldu. Bunlardan birisi de resim yapmak. Özellikle kolaj üzerine tablo çalışmaları yapmayı seviyorum. Hatta bu çalışmalarımla Adıyaman da sergi açtım. Okumayı sevmem zamanla yazma isteği de uyandırdı içimde. Şimdi zamanımın büyük çoğunluğunu roman yazarak değerlendiriyorum. Hayata pozitif bakmayı seven bir insanım. Mutluluğun, bakış açısıyla doğru orantılı olduğunu düşünürüm. Güzellikleri görmeye çalışmanın ruhu da güzelleştirdiğine inanıyorum.
Baki Evkaralı (Bakican) : Peki, kitabı yazım sürecinde neler yaşadın, yazarken neler hissettin?
Gonca Çiftçioğulları: O kadar zor ki hislerimi kelimelerle ifade etmek. Çünkü yazdığım ilk kitabımda büyük bir duygu yoğunluğu yaşadım. Zaten ilk kitabım duygusal bir drama. Bu romanımın ana temasında iki kız kardeşin birbirlerinden habersiz aynı erkeğe duydukları aşk var. Bunun yanında beyin cerrahisi ana bilim başkanı ve ülkenin en ünlü cerrahlardan biri olan bir annenin, doktor olan kızından da aynı türde bir başarı beklemesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan sorunlar var. Duygusal bir kitap ve ben insanların duygularına hitap etmekten hoşlanıyorum. Psikolojik analiz, durum ve davranışlar romanlarımın en hassas noktaları. Kurgumu bu hassas noktalarım üzerinden kuruyorum. Kitaba yansıtmaya çalıştığınız o duyguyu okuyucuya hissettirebilmek için önce sizin yaşamanız gerekiyor. Bunun için sizin de o kurgunun içine girmeniz an be an kahramanlarınızla olayları yaşamanız, onları çözümlemeniz, duygularına ortak olmanız gerek. Size anlatmaya çalıştığım henüz basılmamış olan ÖYLE BİR BEDEL Kİ romanımın kurgusu İzmir de geçiyor. 8- 9 ay gibi bir sürede tamamladım bu kitabı. Bu süreyi de sanki onlarla birlikte İzmir de geçirdim. Resmen kitabı yazarken transa girmiş gibiydim. Çok farklı bir ruh hali içinde dolandım bu süre zarfında. Ne zaman kitap bitti ancak o zaman ben de girdiğim o ruh halinden kurtuldum. Bu ilk kitabım romantik ve dram olmasına rağmen heyecan ve aksiyon yüklü bir kitap. Baktım aşk ve heyecanı aynı kitapta bir araya getirebiliyorum. Tamam dedim kendi kendime “ben yazacağım türü buldum.” Ve böylece polisiye roman yazma serüvenim de başlamış oldu.
Baki Evkaralı (Bakican) : Kitabı basım sürecinde çektiğin sıkıntıların oldu mu?
Gonca Çiftçioğulları: Bir yazar için sanırım en sancılı dönem kitabın basım süreci oluyor. Aylarınızı harcıyor, gecenizi gündüzünüze katıyorsunuz bin bir emekle kitabınızı dünyaya getiriyorsunuz. Kitabınıza son noktayı koyduğunuz anda içinizde büyük bir heyecan duyuyor, bir an önce okuyucu ile buluşmasını istiyor, sizin hissettiklerinizi onlarda hissetsin, hayal dünyanızla açmış olduğunuz o büyülü yola sizinle birlikte onlar da bir an önce girsin istiyorsunuz. Fakat hiç şey sizin istediğiniz gibi gelişmiyor maalesef. Büyük yayınevlerine kabul ettirme şansınız imkânsız değil ama çok zor. Bu yüzden genelde yazarlıkta ilk tecrübesini yaşayan arkadaşlar mutlaka kişisel destekli bir yayınevine uğramak zorunda kalıyor. Daha sonrası ise, biraz şans biraz da kısmet sanırım. Çünkü eseriniz gerçekten güzelse ve okuyuculardan olumlu güzel tepkiler alıyorsa belki ileriye dönük bir umudunuz olabilir. Bu yüzden yazar olmak sabırlı olmayı gerektiriyor.
Baki Evkaralı (Bakican) : Yayınevinden ve reklam faaliyetlerinden memnun musun?
Gonca Çiftçioğulları: Yayınevimden memnunum. Fakat kitabı tanıtmada ve reklam faaliyetleri için biraz daha zamana ihtiyacı var. Çünkü yeni yeni bu konuda çalışmalar başladı. Zamanla yerine oturacağını düşünüyorum.
Baki Evkaralı (Bakican) : Sevgili Gonca Hanım nerelerde yazıyorsun? Sana ilham veren özel yerler var mı?
Gonca Çiftçioğulları: Kâğıdım kalemim elimde olduğu sürece her yerde yazarım. Yazarım derken not tutarım ama kitabımı mutlaka evimde ve masamda yazmalıyım. Günlük hayat akışının içinde belli rutinleri olan bir insanım. Kolay kolay rutinimin dışına çıkmam. Evcimen bir yapım var ve evimi severim. Sıkılgan biri değilim. Mutlaka kendimi meşgul edecek bir meşgalem olur. Çayımı ya da kahvemi yavaşça yudumlayarak bilgisayarımın başında kitabımı yazmak müthiş bir keyif veriyor bana.
Baki Evkaralı (Bakican) : Kitabından bahseder misin bize derinlemesine felsefesi nedir? Ne
anlatmak için çabaladın?
Gonca Çiftçioğulları: Duygusal kurgudan polisiye kurguya geçtiğim için doğal olarak amacım da buna paralel olarak değişti ve gelişti. Hangi tür yazarsam yazayım psikoloji kurgumun temelini oluşturuyor. Olayların kişi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini irdeliyorum. Gözlemci bir yapım var. İnsanların olaylar karşısındaki tutum ve davranışlarını, beden dilini, mimiklerini hep gözlemlerim. Bunlar benim doğal veri kaynaklarım çünkü. Polisiye yazdığım için gözlemlediğim tepkiler mutlaka romandaki karakterlerimin kişiliklerine de yansıyor. İçsel duygu ve düşünceler romanda kendimi en rahat ifade ettiğim noktalar. Bunun yanında toplumsal olay ve örgüler kurgumun temelini, hikâyemin de özünü oluşturuyor. Bizler, karanlık üzerimize çökmeden aydınlığın kıymetini bilmiyoruz. Çirkinliği tatmadan güzelliğin değerini anlamıyoruz. Yalanlar etrafımızı çevirmeden doğrunun farkına varamıyoruz. Ben de romanımda bunlara dem vurmaya çalışıyorum. Polisiye yazmak gerçekten çok zor. Çünkü vermek istediğiniz mesajı en doğru şekilde verebilmeniz çok önemli. Bu yüzden araştırma yapmanız, kurguya dâhil edeceğiniz konuyu enine boyuna incelemeniz gerekiyor. Hatta bu konuda yetkin kişilerle irtibat kurup onlardan doğru bilgileri almanız ve bunu da kurgunun içinde en doğal, en yalın haliyle yansıtabilmeniz çok önemli. İlk polisiye kitabım olan GECE GELEN ÖLÜM de, yaşanılan bir travmanın insan hayatı üzerindeki yıkıcı etkisini anlatmaya çalıştım. Bunun neden olduğu zararlar ve sonrasında yaşanan şok edici gelişmeler. Kitabım sürprizlerle ve sırlarla dolu bir cinayet romanı. Bu kitabı yazarken yine ön çalışmalarım oldu. Seri katiller ve onların psikolojik analizlerini yaptım. Sanrılar gördüğü için psikolojik tedavi gören bir hastam vardı kurguda. Onun tedavisini yüklendiğim için şizofreni ve travma sonrası stres bozukluğu üzerinde çalıştım. Elimden geldiğince en gerçekçi ve doğru şekliyle travmanın neden olabileceği psikolojik sorunları yansıtmaya uğraştım. Eylül ayına kadar piyasa çıkması muhtemel 3 kitaplık “Cinayet Masası” serisinin ilk kitabı olan GÜNEŞİN KIZI isimli kitabımda ise, toplumumuzun kanayan yaralarına parmak basmaya çalıştım. Akraba evliliği, mezhep farklılığı, kadına taciz ve töre cinayetlerini satır aralarıma taşıdım. Ana tema olarak ise uyuşturucu ve onunla verilen mücadeleyi konu edindim. Ele aldığım bütün konuları titizlikle araştırıp kitaplaştırdım.
Baki Evkaralı (Bakican) : Anlaşılmadığını düşündüğün anların oluyor mu? Ruh halin yazılarına nasıl yansır?
Gonca Çiftçioğulları: İnsanın herkes tarafından doğru şekilde anlaşılması mümkün değil zaten. Hayata bakış açılarımız, görüşlerimiz, fikirlerimiz ve düşüncelerimiz ile mutlaka birilerinin yabancısı olacağız. Siz ne kadar pozitif bir yapıya sahip olursanız olun, mutlaka sizi kendi değer yargılarına göre negatif olarak gören ve algılayan birileri olacaktır. Herkese kendimizi sevdirmemiz ve aynı şekilde ifade etmemizin imkânı yok. Bu yüzden tabi ki anlaşılmadığımı düşündüğüm zamanlarım çok oldu. Sizin iyi niyetiniz karşınızdaki kişi tarafından art niyet olarak bile algılanabiliyor. Biz insanlar gerçekten çok bencil olabiliyoruz. Karşımızdaki kişi de görmek istediğimizi görüyor, işimize gelirse kabul ediyoruz. Görmek istemediğimizi de görmüyor ve işimize gelmediği için de kabul etmiyoruz. Yumuşak mizaçlı bir insan olmama rağmen, yanlış anlaşıldığım birçok durumun içine de düştüm doğal olarak. Sonuçta hepimiz yaşıyoruz bunları. Yaşadığımız olumlu şeyler ve olumsuzluklar ister istemez ruh halimize yansıyor. Bütün bunlar kimi zaman mutlu, şen şakrak görünmemize yol açıyor olsa da kimi zaman da üzülüp sinirlenmemize, hatta kızmamıza ve hüzünlenmemize neden oluyor. Sonuçta bu yaşadıklarımız ve ruh hallerimiz ister istemez yansıyor yazdıklarımıza. Belki de bir kahramanımızın karakterini şekillendiriyor.
Baki Evkaralı (Bakican) : Aşağıdaki kelimeler sana ne ifade ediyor?
Gonca Çiftçioğulları:
Aşk : Duygu yoğunluğu
Sevgi : Bir olmak, bütün olmak. Bütün zorluklara karşı engelleri aşmak.
Huzur : Denge ve mutluluk
Yazmak : Vazgeçilmez bir tutku
Okur : En değerli hazine.
Özlem : İnsanı hüzünle sarmalayan ve çekmesi çok zor olan bir duygu.
Baki Evkaralı (Bakican) : Değerli vaktinizi ayırdığınız için size çok teşekkür ediyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Gonca Çiftçioğulları: Ben teşekkür ederim. Sizlerle birlikte olmak benim için bir gururdu.
/bakican
www.bakican.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.