Dürtü
Sabahın soğuk ışıkları vururken yüzüne, sevdiğin her şeye elveda de.
Ayaklarının altında sonsuz dalgalar var, başın dönüyor az sonra olacakları düşündükçe. Sonsuzluğa karışmadan son bir nefes çek içine. Adım adım yaklaşıyor ölüm, nefesini tutuyor boynunda hissetmeyesin diye. Korku içine işlemiş ve sen sabahın soğuk ışıklarında düşüyorsun, kimliği belirsiz denizlere.
Tepesine çıktığın kayalar kaygan ve tek bir el bile yok seni düştüğünde kavrayacak. Yalnızlığın ilk defa bu kadar keskin, soğuk ilk defa bu kadar vurucu. Yuvarlandığın bataktan seni çıkaracak tek bir ip bile yok yakınlarında. Aynalar yüzüne kahkaha atıyor ve nereye dönsen gerilmiş çehreni görüyorsun. Hep düştün, düşeceksin. Ayaklarının altından kayacak dünya ve bir anda tepe taklak olacak her şey. Değer verdiklerin önemini yitirecek, biliyorsun; ama yine de delicesine korkuyorsun. Suya düşeceksin. Belki de düşüyorsun.
Bir dürtü, bir istek. Bir anlık bir hata.
Bir. İki. Üç.
Kalk oradan. Yattığın beyaz küvet buz gibi. Ellerindeki kan senin kanın mı, yoksa yine mi katlettin hayallerini? Bu kaçıncı duygularını boğuşun… Kalk ayağa, aynaya bir kez daha bak. Öylesine soluk ki tenin; ölesiye soluk. Simsiyah saçların gözünün önüne gelmiş, dağılmış makyajın. Bu belki bininci kez dibe vuruşun.
Uzaktan gelen belli belirsiz bir saat sesi.
Tik, tak. Tik, tak.
Uyan hadi. Yine aynı kabus, şu kaçıp kaçıp kurtulamadıklarından. Bir bardak su iç daha fazla titremeden. Korkun derinlerine işlemiş, yüzünü ellerinin arasına alıp yatıştırıcı sözler fısıldayacak kimsen yok bu gece de. Her uyku birer lanet senin için. Her gece bir başka lanet. Tanrı’nın bile varlığını unuttuğu bir cehennemde sıkışıp kalmışsın. Kulaklarına çınlayan sesler senin seslerin değil hayır, yine gürültülü dostların geldi. Ve asla göremediğin ölü insanların yüksek çığlıkları kulağını tırmalıyor. Ağlama. Gülümse.
Düş, itiyorum seni uçurumdan aşağı.
Ve soğuk. Su yüzüne çarpıyor acımasızca. Dalgalar sert, kayalara çarpıyor aciz bedenin. Canın acıyor biliyorum,ama sen de fazla dayanamayacağını biliyorsun. Ölmek istiyorsun, direnme. Bir nefes al; tuzlu suyu akciğerlerine ulaştıracak olanından.
Ölüyorsun. Ve biliyorsun ki hep öleceksin.
YORUMLAR
Kalk oradan. Yattığın beyaz küvet buz gibi. Ellerindeki kan senin kanın mı, yoksa yine mi katlettin hayallerini? Bu kaçıncı duygularını boğuşun… Kalk ayağa, aynaya bir kez daha bak. Öylesine soluk ki tenin; ölesiye soluk. Simsiyah saçların gözünün önüne gelmiş, dağılmış makyajın. Bu belki bininci kez dibe vuruşun.
.. . .
Gerçekten güzeldi. okundukça merak uyandıran yazılardan...
Ellerinize sağlık.. :)