- 874 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANIMIZIN HALLERİ..
İnsanlar ve davranışları başlangıçları ve yaptıklarının sonuçları ya duygusalliklarına bağlıdır ya da mantıksallıklarına.Bu özlerin olmadığı kimliklerde vardır ki bunlar ya hayata laylaylom gözüyle bakarlar ya da kendilerine acıyıp sık sık depresyonik hallere girerler.İnsanın halleri genetikten tutunda yaşam alanlarına ,alınan bilime ve ilime göre de farklılıklar arz eder.Ülkeler kentler arası bile insanın yapısı farklılıkları bünyesinde barındırır.
Demek ki fiziksel yapımızın altında önemli olanın mantık duygu ruh bütünlüğü en önemlisi de vicdan bütünlüğüdür.İnsanımızın diğer halleri ise şımarık,yalancı,küstah,bilmişlik,iftiracılık,vurdumduymazlık ,tembellik ,hiper aktiflik v.s uzar gider..Tam tersi haller ise bilindik vicdanlılık,sevgi doluluk,merhamet,çalışkanlık titizlik aşırı hareketlilik gibi o türlerde uzar gider.Güven ve güvensizlik...İşte bu anahtarıdır bana göre bedenin hal ve hareketlerinin.
Kendinin ne olduğunu neler yapabileceğini bilen insan birde kendisini insanlık adına geliştirmişse başarılıysa kolay kolay hata yapmaz.
Dün akşam :
Kadıköy üzerinden eve dönmeye karar verdim.Gün batımı öylesine muhteşemdiki oturdum bir kıyı cafesine çayım sigaram ve hiç kaybetmediğim var olana sevgimle.Beni uzun zamandır göremeyen kafe çalışanları sevgi gülümseme ve sımsıcak selamlarla karşıladılar.Moda da otururken her sabah bir çaylarını içmeden işe gitmezdim çünkü.Hal hatır sormalar çevreden ilğili bakışlar kim bu ki bu denli sevgiyle karşılandı babından.Bendim o.Orada garson ve ya yolu süpüren işçi ve ya tezgahta balık satan bey..Hepsine insanca selamımı hiç esirgemediğimden ve yanlış anlaşılmadığma inanarak dostça bu selamları ve kolay gelsinleri verdiğim için bir can olarak karşılanan ben.Kendim mi övüyorum hayır.Çoğumuzun unuttuğu bu insanlara güvenmek ve bir Allahın selamını verip güzel günler dilemek nelere kapı açıyor ,unutulmaması gerek diye yazıyorum.
Çektiğim gün batımı resimleri,sokak müzisyenleri selamlaştığım kafe çalışanları balıkçı ve çiçekçi kızlar.Kadıköyün yaşayan yüzü.Önceleri tarihi tranvayla eve çıktığımda ise o canım vatman evlatların bana selamlarla gülümsemelerle sabah ve ya akşam merhabaları ben onların yansıyan yüzüydüm şu sıkıntılı stresli insanların içinde onlara değer veren biriydi.Öylesineki her zaman elim kolum dolu olduğu için nerede denk gelsem durup beni tranvaya almaları ,durağa gelmeden evin köşesinde beni indirmeleri..Çoğu evlatlarım bunlar benim.Göremediklerinde beni merak etmeleri gördükleri an nerelerdeydiniz diye merak etmeleri hastamıyım falan diye bunlar muhteşem güzellikteki olaylar.
Metroya doğru yürürken bir kaç çiçekçi kadının metro kapısında bekleştiğini gördüm birinden sigara istediler istedikleri insan bırakın hayır veye evet demeyi sanki kör sağır duymaz gibi gitti.Üzerleri bildik giysilerle ve kirli.Durdum hadi kızlar bende bir sigara içeyim metroya binmeden dedim ve sigara verdim onlara.İnsanları tanımak en sevdiğim yönüm.Gözlerin ii güldü.İş yapamamışlar paraları yok ve minicik evlarde oturduklarından tutunda genç bayanın ikinci bebeğine hamile oluşuna dek anlattılar bir sigara içiminde.Özlem duyuyorlardı geniş evlere ve hayatlara.
-Biliyormusunuz ? Dedim .
Bana sözümün gerisini bekleyen meraklı gözlerle baktılar.
-Ne kadar şanşlısınız insanlığınızı,bir birinizi sahiplenmenizi gülümsemenizi,insana güveninizi yitirmemişsiniz ve o ev de bir duru suya çorba içmek bile zengin bir hayatta lüx bir resterontda yemek yemekten daha güzel..
-Sahiden öyle mi abla?
-Evet dedim.Çünkü insanlar hayatı hazmetmeyi bilmiyorlar inanın ve hırslarından sizlerin yitirmediği o güzellikleri yitirmiş durumdalar ve hiç bir şey onları mutlu etmiyor artık.
-Haklısın be abla .
Kızlar size iyi akşamlar ben kaçtım ev uzak dedim ve yürüdüm gülen yüzlerinin ve iyi geceler dileyen şen seslerinin ardından.
Metroya bindiğimde bir ne göreyim tam ekip onlarda metro dalar çocuklar cıvıl cıvıl arada bir darbuka tıklatıyorlar.Kalemle dövme yapıyorlar birbirlerine.Yanımda oturan daha sonra boşuna kurumamış diye niteleyeceğim genç bayan burnunukapatıyor iğrenç bir mahluka bakar gibi ofluyor püflüyor.Sohbet ettiğim çiçekçi bayanın bana ablam deyip selam verişinden sonra biraz yanımdaki sokranmayı kesti ama:Neden bunları alırlar ki metroya huzurumuzu bozuyorlar demez mi!
Y a sabır dedim içimden .Çocuğu küçük olanların eteklerine yapışan çocuklar savruluyor trenin her duruş ve kalkışında .Karşımda kitap okuyan esmer bir gençte arada bir izliyor ortamı.Ben oturduğum yerden insanların burunlarını tutmalarını görüyorum.Galiba esnemek gibi biri burnunu kapatınca reflex herkesin eli burnuna gidiyor ki...Kirliler ama kokan yok çiçekçi grubunun içinde.İnsan manzaralarını izlerken elimdekiler agır olmasa o hamile olan ve eteğine yapışan çocuğu her defada savrulan çiçekçi bayana yerimi vermeyi planlarken o esmer genç kalktı ve o bayana yer verdi.İnsanlarımız sanki o genç hata yapmış gibi kıkırdadılar.Nasıl bir insanlar olduk bizler bu ne böylesi bir durumda nasıl davranışlar bunlar.Hadi uyuma numarasına yatan gençlere alıştık ama üzerleri kirli diye insan küçümseyenlerine ilk denk geldim.
Benim dilim durmaz.Yüksek bir sesle saygılı otoriter bir şekilde o gence o bayan adına teşekkür ettim.
-Teşekkür etmeyin ablacım olması gereken biz insanlığımızı yitirmedik daha ..Diye gelen cevapta ben öylesine mutlu oldum ki anlatamam.
-Evladım ,ne yazık ki kendilerini menem bir şey zannnedenler iki çulla yüreklerinde ki kiri göremeyecek kadar ego sahibiler deyiverdim.
Trende çıt yok herkes başlarını öne eğdi.O burnunu kapatanlar,bunları ne diye alırlar ki diyenler dumur durumda.
-Sizlere ders olur umarım dedim bu evladın yaptığı..
Kimseden çıt çıkmıyor.
İnerken de inanın sizlerle dostluk yapmaktansa bozulmamış bu insanlarımızla olmak beni daha mutlu kılar.Sizler kadar onlarında hakkı bu araçları kullanmak deyiverdim .Trenden adımı dışarı attığımda hala alkış sesleri ve ablam bravoooo insanlık dersi verdin diyen kendilerini iki çulla insan sananlara diyen grubun kalabalıklığı hala insan yüreklerinin varlığının işaretiydi...
.........................................SEVGİLERİMLE
.........................................................................................EMA