- 2107 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Uzun Bir Yolun Sonu
Uçsuz bucaksız, sonu görünmeyen bir yol üzerinden ilerliyorum. Beton yığınlarından uzak, rüzgarın şiddetini arttırdığı bu yolda sadece sessizlik hakim. Kimsecikler yok. Yalnız başıma ilerliyorum. Kimseye haber vermeden çıkmıştım. Şimdi beni sağda solda aramaya koyulmuşlardır ama nafile. Telefonumu, cüzdanımı ve anahtarlarımı her zaman ki gibi çalışma masamın ikinci çekmecesine koymuştum. Telefonumu defalarca aramışlardır.Çalıp çalıp durmuştur. Bir müddet sonra odamda olduğunu fark ederler. ’’ Telefonunu evde bırakmış.’’ derler. Ev ahalisinin telaşı biraz daha artmaya başlar. Ve sağa sola haber verirler. Hava kararmaya yakın bütün akraba, eş, dost benim ortalarda olmadığımı, çekip gittiğimi duymuş olur. ’’ Kötü haber tez duyulur’’ doğru söylemişler. Beni seven veya sevmeyen herkes duymuştur. Herkes telaşlı bir şekilde aramaya koyulmuştur artık. Lakin bulmaları imkansızdır. Geldiğim bu yer, evimden oldukça uzak. O yüzden bulamayacaklarını bilirim. Herkes telaşla beni ararken en son çare sen olacaksın. Seni arayıp ’’ İbrahim yanında mı?’’ diye soracaklar. Lakin sen umarsızca hareket edecek, ’’ Bilmiyorum. Benim herhangi bir haberim yok. Bir müddet sonra bir yerlerden çıkar gelir, merak etmeyin.’’ diye geçiştireceksin. Zaten senin için hiçbir zaman önem arz etmedim ki. Önemsiz biri olarak gördün beni. Sevmek mi? Bu kelime sana çok uzak durmuştur. Oysa ben seni ne çok sevmiştim. Kelimelerle bile ifade edilemezdi. İsterdim ki merak edesin, herkesten çok telaşlanasın, sağa sola koşasın... ama nerde?
Hava artık zifiri karanlık olmuştur. Gözlere uykusuzluk müptela olmuş. Göz kapakları isyan eder ama nafile. Bu gece uyku haram olmuştur herkese. Bir kere daha sana sorarlar beni. ’’ Hala gelmedi mi? Ciddi olamazsınız? Onun şimdiye çoktan gelmiş olması gerek. Saatini şaşırmazdı. Şu anda çalışma masasında oturmuş, ders çalışıyor olması gerekiyordu. Bunu her gece yapardı. Hiçbir haber alınamadığını, telefonunun yanında olmadığını ve öylece çekip gittiğini söylüyorsunuz. Bu olacak iş değil. En son beni dün bu saatlerde aradı. ’’ Kendine iyi bak. Yolum uzun. Belki bir daha karşılaşmayız belki de uzun bir süre sonra başka diyarlarda karşılaşırız. Bakarsın bir daha buralara gelirim. Hiç belli olmaz.’’ demişti. Ama ben ciddi olmadığını, tekrar bir araya gelmek için planladığı bir oyun diye düşündüm. Onu sevmiyor değildim ama ayrılmamız gerekiyordu. İnanın hiç bir haberim yok. Haber alırsanız bana da döner misin?’’ diyeceksin. Ve kendini suçlu hissedeceksin. Gözyaşların bir bir dökülecek. Artık uyku sana da haram olmuştur. Merak edecek, bütün arkadaşlarını tek tek arayacak, gittiğim mekanları tek tek dolaşacaksın. Nafileydi bu telaş...Bulunmam zor değil, imkansızdı. O kadar uzaktım ki. Geldiğim yerin neresi olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.O günleri herkes bir telaş ile geçirecek. Ama benden tek bir haber alınamayacaktı. Yıllar yılları kovalayacak ve sen suçluluk duyguyla ’’ Bugün çıkıp gelir.’’ umuduyla yaşayacaksın.
Evimden kilometrelerce uzaklıkta bir yere ulaşmış olacağım. Burada bir müddet yaşayacağım. Lakin, çok sürmeyecek. Yakalandığım ani hastalık sonucu hayata veda edeceğim. Burada kimse beni tanımadığı için vermiş olduğum farklı bir isimle beni defnedecekler. Sense her gün ’’ Bugün çıkıp gelecek.’’ düşüncesi ile yaşayacak ve vicdan azabı çekeceksin.
İşte o zaman anlayacaksın beklemenin ne olduğunu.
İbrahim Halil ÖZLÜ
YORUMLAR
Ölümün vicdandan öç alması, kimseye bir şey katmaz...Sonuca bu şekilde gidilirse, amacın hayatta bir anlamı olmaz diye düşünüyorum.
saygılar
İbrahim Halil ÖZLÜ
Gönül sayfama hoş geldiniz..
Selam ve dua ile...