Uçup giden beyazlar…
Hep karanlık bir tünel içinde çalıştın,
Karanlığa, karanlık tünellere alıştın.
Bazı yerlerde eğilip geçsen de sıkıştın.
Karanlık olan yolları son kez aştın…
Son yolculuğun beyazlar içinde oldu.
Hani o karalar nerede birden kayboldu.
Şimdi gireceğin yemyeşil uzun bir yoldu.
Geride kalan insanların gözleri doldu…
Geçen hafta Pazar günü çarşıya gitmek için evden çıktım.Hava rüzgarlı ve serindi.Hafta sonu olduğu için sokaklar bomboş.Rüzgarın etkisi ile havada uçuşan toz,kağıt,poşet,çuval parçaları var.Bir aydan beri oturduğumuz mahallede, sokak aralarında alt yapı çalışmaları olduğu için her yer toz toprak.Bugün Pazar olduğu için işçiler de tatilde…
Alt yapı çalışmaları olur da, toz toprak olmaz mı? Adımını attığın her yer toz toprak.Bir de buna rüzgarın etkisi karışınca gözün gördüğü her yer toz toprakla dolu…Rüzgar hafif olan her maddeyi alıp havaya savuruyor…
Yolun ortası alt yapı çalışmaları için kazılmış, mahallenin bir çok yerinde bu çalışmalar tamamlanmış ama belediye bu tozu gördüğü halde bir türlü sulama yapmıyor.Yoldan geçen vatandaşlar da ister istemez belediye yönetimine sitem ediyorlar.
Yol kenarındaki kaldırıma çıktım. Kaldırımda yürürken rüzgarın uçurduğu yarısı parçalanmış bir çuval parçası önüme geldi, düştü.Çuvalın üzerindeki yazılı olan taraf okunur şekilde kaldırım kenarındaki duvara yapıştı.Dikkatimi bu yazı çekti:
Para ile satılamaz…Soma Linyit taş kömürü…Daha yüreğimizdeki o acı geçmeden gözümün önüne rüzgarın uçurduğu o beyaz çuval geldi.Soma’da uçup giden yüzlerce insanımızı düşünürken bir de uçuşan çuvalı ve yazısını görünce bir daha yıkıldım.Çuval açılmadan önce siyah taşları bu beyaz çuval kapatıyor,taşların siyahlığını göstermiyor, dedim.Çuvalın içindeki siyah taşları ancak yakanlar bilirdi.Bizler sadece dışında olan yazısını bilir, bir de mahalle arasında bu kömürden verilen kişiler kış mevsiminde bu kömürü yaktıklarında simsiyah duman isini görürdük.
Bir hafta geçmesine rağmen içimizdeki o acı, o felaket hala sönmedi.Bir de bu acıyı Soma ve çevresinde yaşayanlara bir sorun bakalım.Bu acı asla kapanmayacak, ocaklarda derin yaralar açan bir acıdır.13 Mayıs 2014 de Soma’ da meydana gelen maden kazasının acısını ulus olarak aynı anda yaşadık.Dünya da bu acımıza ortak olmaya çalıştı.
Peki direksiz,babasız,evlatsız kalan ocakların acısını kim paylaşacak?Çuval parçasının içinde kaybolan canları kim getirecek? Yüzlerce can bir anda uçtu, gitti.O siyah taşlara şekil veren, fakir evlere sıcaklık katan yüzlerce can uçtu gitti. Geçen hafta,tam bir hafta önce Soma ‘da yüzlerce canımız uçtu gitti…
Bundan sonra bu siyahlığı, bu kara lekeyi kapatacak bir beyazlık var mı? Kış mevsiminde yurdumuzdaki bir çok evi Soma’dan çıkan bu enerji ısıtıyordu.Bundan sonra Soma’ da babasız ve evlatsız kalan ocakları hangi kömür ısıtabilir? Hangi kömürün kalorisi bu ocakları ısıtmaya yeter? Soğuyan bu yüreklerimizi ısıtmaya hangi güç yeter? Soma’daki acı, Soma’da babasız kalan ocakların sıcaklığı ancak bizleri ısıtabilir…
Bu beyaz çuvallar o siyah taşların bütün açığını, şeklini,tozunu,lekesini… kapatıyordu.Kış mevsiminin soğuk günlerinde fakir evlere misafir olup o sıcak yuvaları ısıtmaya çalışıyordu.Bakın bu beyazlık, bu çuvallar artık bomboş…Rüzgarın hafif bir etkisi ile havalara uçup gidiyor.Çalışan kişilerin yüzlerindeki, bedenlerindeki kömür tozunu bu beyazlık alıyordu.Soma’da uçup giden yüzlerce canın son yolculukları da beyazlıklar içinde oldu.Bu defa rüzgar,kömür değil ;kara toprak bağrına aldı bu beyazlığı… Bu beyazlığı başka yerlere uçurmayacağına dair söz verdi bizlere… Sadece cennette bu beyazlıklar içinde kalacaklarına dair söz verip yüzlerce canı bağrına aldı kara toprak.Soma’da boşu boşuna uçup gitti yüzlerce canımız.Bizler de sadık yarimiz kara toprağa güveniyor ,beyazlar içinde aldığı bu canlara sahip çıkacağına gönülden inanıyoruz.Soma’da siyahlar içinde uçup giden yüzlerce canımız inşallah son kez giydikleri bu beyazlıklar ile cennete uçar, bir daha kara lekelerle asla karşılaşmaz.Alnınız ak, mekanınız cennet olsun…
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.