- 753 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şarap Lekesi...
Gözleri parmağına taktığı o tüm kadınların hayallerini süsleyen , Paris’te özel olarak yapılmış muhteşem elmas yüzüğe takıldı , çıkartıp diğer kıymetli mücevherlerin bulunduğu kutuya bırakıverdi..Gelişi güzel bir parfüm aldı ..Sıktı önce bilegine , sonra boynuna...Birden bir sızı hissetti boynunda ..Umursamadı ..Temizlemeden yeni gelmiş birkaç parça kıyafeti naylonlarından sıyırıp, dolaba sıraladı ..Yüzlerce kıyafetin içinde en sevdiği, turkuaz ve paletlerle işlenmiş, hiçbir işlemin çıkartamadığı o kocaman , şarap lekesine rağmen dolapta hep en arkada, ama gözden çıkarılamayan gece elbisesini üzerine tuttu ..Kendine en çok bu lekeli elbiseyi neden yakıştırdığını düşündü..Gülümseyişini yakaladı aynada ..Gülümsemekte yakışıyordu..
Yatak örtüsünün düz olmadığını görünce, hemen düzeltmek için uzandı örtüye...Sonra ani bir vazgeçişle beraber atıverdi kendini yatağın üzerine..Önce bir damla sızı süzüldü usulca, biliyordu devamında hıçkırıklara boğulacağını..Pençereden içeriye süzülen güneş tamda gözlerine vuruyordu..Ve yine o sahneler güneşin ışıklarıyla belirdi gözlerinin önüne..Bu eve ilk gelişi..Kapıdan içeri girerken tüm hayallerini, umutlarını, çocukluğunu, hatırlamakta bile zorlandığı anılarını eşikte bırakmıştı...
Daha 13 yaşındaydı ,bahçe kapısında duran o lüx araba ve içinden çıkan o saçında ki topuzun bile asil duruşuna hayran kaldığı o güzel kadın ve yanındaki o babacan, kadından daha yaşlı adam..Annesi saçını okşarken ’ Yavrum seni okutacaklarmış, bizim sana verebileceğimizden çok daha fazlasını verebilirler.Hayatını kurtaracak bu fırsat ..Seni evlatları gibi sevip koruyacaklar ’ dediğinde inanmıştı ..Ve hala annesinin buna nasıl inandığına inanamıyordu ..Yoksa annesidemi bu oyunun içersindeydi ? Ondanmı suçluluk duyarcasına hıçkırıkları arasında ’affet beni yavrum’ diye fısıldıyordu ? Orta okul bittiğinde Hanımının yanına gitti, karnesi mükemmele yakın, hemde evin bütün temizliği minik omuzlarında iken..’ Aferin’ demişti ya hanımı , yetmişti işte..Anlamıştı artık okul hayatının bittiğini, bir hizmetçi , bir besleme için çoktu bile...
Hanımı evde yokken ilk kez babacan olmadığını anlamıştı evin büyük beyinin..Oysa bir baba şevkati sanmıştı daha önceki sevmeleri..Tehditlere boyun eğmeye çoktan alışmıştı zaten ..Ama kabul etmeliydi evin küçük beyi daha zalimdi bu konuda..Daha çok acıtıyordu canını ..
Arabanın sesini duyunca birden irkildi, hemen kalktığı yatağı düzeltti..Kovasını ve toz bezini alıp hemen çıktığı odaya dönüp baktı ..Boğazına bağladığı yemenisini düzeltti..Aynaya bır daha baktı ..Ne boynundaki izler ,nede yataktaki gözyaşları görünüyordu...Duvarlardaki çığlıkları ise hala çocukça...
YORUMLAR
Okuyup hüzünlenmemek elde değil. "Yaşamdan bir kesit mi?" diye sorgulamanın da bir anlamı yok bence. Her çevrede öylesi yaygın ki bu iç çekişler, yürek burkulmaları, yıkık hayaller...
Kalemin gücü çok belli. Çocuk yaştaki bir genç kıza tecavüzleri, okura detaylandırmadan anlatabilmek; hele bunu okuyucunun sindirmesini sağlamak, o gizemi ve art arda soruları taze tutabilmek kolay değildir. Bu kadar zoru başarıp, öyküyü sunan yazar ancak taktir edilebilir.
Etkilendim öyküden örnekleri çok olmasına rağmen. Düşündüm nedenini; bence yukarıda sıraladıklarım önemli etkenler.
Böylesi öykülerin devamını dilerim.
Kutluyorum...
Selamlar...