- 696 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Güzel Bir An Dileğimle
Selamünaleyküm pek muhterem okuyucu,
Bu sayfaları okurken gah çocukluğuna,gah gençliğine, gah geleceğe, gah bugüne gidip geleceksin.Bu gidiş geliş arası uğrayacağın cereyandan yazan sorumlu değil bilesin.Bu yüzden kapı veya pencerelerini karşılıklı kapalı tut.Ya da en azından birini kapalı tut.Çünkü iki kapılı bir handayız. Ve bu hanın hancısı biz değiliz.Ancak, bu sayfalar bizim. Biz bu sayfaları beraber dolduracağız. Burada hayali kahramanlar olmayacak.Tek hayalimiz kendimiz.Şimdiye kadar olduklarımız veya olmadıklarımızı konuşacağız.Ve bu sohbet ikimize de iyi gelecek.Konuşma zamanı konuşma, susma zamanı susma, çay zamanı çay, gitme zamanı gitme, yatma zamanı yatma, namaz zamanı namaz için vakit ayıracağız. Sonra yine burada buluşacağız. Çünkü biz hayatız. Evet evet ! Hayatın ta kendisiyiz. Bu arada bir deneme yazdım beraber okuyalım mı? Hatta dur sana bir fıkra anlatayım. Bu cümle sonrası yüz kaslarında hareketlilik başladı. O malum kaslar kendince gülmeye hazırlık yapıyor.Ya ben beceremez de anlatmazsam... yalancı bir tebessümle idare et gitsin.
Bektaşi’nin birine kuruntulu, kasıntılı bir o kadar da takiye yapan zengin bir adam, şu soruyu sormuş.
"Sence İslamın şartı kaç"
Adamın asıl amacı Bektaşiyi oradaki topluluğa küçük düşürmek.
Bektaşi durumu çakmış ve sakalını şöyle sıvazladıktan sonra cevap vermiş:
"İslamın şartı bence bir" Demiş.
Zengin ve kuruntulu adam beklediğinden daha da salakça bir cevap duyunca basmış kahkahayı. Etraftakiler de başlamışlar gülmeye... bu gülüşmelerin etkisiyle Bektaşi de başlamış gülmeye... Adam birden durmuş ve
" Bre ahmak beş olan İslamın şartı nasıl bir olur?"
Bektaşi, kendinden emin bir şekilde cevabı yapıştırmış;
"Namaz- Oruç ben de yok Hac-Zekat sen de yok...Geriye bir kelime-i şehadet kalıyor" Demiş...
Şimdi birisi sana bağırıyor olabilir.Onu duy ne olur duy! Bırak bu yazıyı veya kitabı derhal ona cevap ver.Belki de birbirinizi son görüşünüzdür bu. Hatta kalk ve ona sarıl. Derinlemesine sarıl.Ya da sen şu an en yakınındakine bağır o seni duysun.Duyularımızı hep açık tutalım.Çalan telefona da bak.Lakin fazla uzatma.Şu bilgisayardan ve telefondan mümkün olduğunca uzak dur.Hatta şu an seninle bu konuyla alakalı bir deney yapalım...
Bir eline bir litrelik su dolu pet şişeyi al,diğerinde de cep telefonun olsun.Ellerini yere paralel vaziyette aynı hizada ileriye doğru kaldır ve gergin vaziyette uzat. En yakınında bulunan kişi kim ise ondan rica et. Gelip iki koluna eşit miktarda güç uygulasın.Bak bakalım hangi kolun önce pes edecek.Göreceksin, telefon olan elin hemen pes diyecek.Hatta bu işi iki litre, üç litreye kadar çıkar yine telefonlu el pes edecek.Neden acaba?
Canlı sohbetlere katıl.Arkadaşlarınla birebir ilişki kur. Sohbetin kokusu olsun,rengi olsun.Yaptığınız portakallı kekleri tavşan kanı çayınızla gülerek yiyin.Hatta, hayatınıza renk gelsin diye gidin yan komşunuzun kapısını tıklatın ve bir tabakta ona verin.Komşunuzun yüzündeki tebessüm size gün boyu pozitif enerji verecek.Onun size karşılık vermesini hiç ama hiç beklemeyin.Çünkü, boşlukta bir yerlerde sizin bu hareketiniz kayıt altına alındı.İhtiyacınız olduğu anda hayatınıza gülücük olarak geri dönecek.
Eline bir kalem kağıt al,dostlarına bir kartpostal ya da mektup yaz.Bu farklı hareket seni ve tüm ruhunu heyecana gark edecek. Mutluluk hormonların cana gelecek. Sonra, bu kartpostalı ya da mektubu alan kişiyi bir hayal et.Yüzünde ki tebessümün pahası ölçülemez. O zor geldi diyelim.O zaman kendine beş yıl sonrasına bir mektup yaz.Geleceği beklerken,geçmişe güzel bir dönüş yapmış olacaksın.
Malum havalar ısındı.Piknik hayalleri kurmaya başladık.Hatta geçen hafta gittik bile.Gelin,bu hafta sonu ailece veya arkadaşlarımızla elimize birer fidan alalım bir de çapa... ha en az beş litrelik suyu da unutmayalım! Boş bir araziye gidip,toprakla haşır neşir olalım. Boş bir arazi bulamadık mı? Hiç dert değil, büyükçe bir saksıya toprak koyalım.İçine sevgimizle birlikte; çiçek veya ağaç fidanı ne bulursak onu dikelim. Bu hareketimizle topraktan aldıklarımıza karşılık küçük bir teşekkür etmiş oluruz. Şükrün sahibine de sonsuz şükür babından.
Denemeyi bekliyorsun biliyorum.İşte beraber denedik bu yazıyı...
YORUMLAR
Güzel denemeydi.
İnsan, yabancı bir ülkede,
üstelik de tek başına yaşıyor,
yaşamak zorunda kalıyorsa,
inanın işler çok daha çetrefilli ilerliyor.
Bilgisayarın başından kalkamıyorsunuz.
Sanki, memleketle bağlarınız kopacak, oksijen flan alamayacaksınız.
O nedenle,
ne dışarı çıkıp gezebiliyorsunuz,
ne de baharın güzelliklerini yaşama zevkiniz oluyor.
Sadece zamanla tuttuğunuz güreş gerçek oluyor.
Gerisi sadece hayal.
Güzel bir denemeydi.
Tebessümler estirdi dudaklarımızda.