- 485 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
cinayet
bu yazıyı okuyan mutsuz çiftler, allah aşkına evlenmeyin. ya da evlendiyseniz, hemen boşanın, bir dakika beklemeyin.
çünkü ya ’’ileride olur belki’’ diyerek evleneceksiniz, ya da ’’belki çocuk yaparsak düzelir’’ yahut ’’bir psikoloğa falan gidelim’’ deyip evli kalmaya devam edeceksiniz. daha da fenası, eninde sonunda bir çocuk yapacak, onun da hayatını karartacaksınız. ettiğiniz her kavgada çocuğu taraf tutmaya zorlayacaksınız. ve hanginize haklı derse ötekiniz içten içe öz evladına öfke duyacak, karşı durduğu tarafı tuttuğu için.
kendi ellerinizle kurduğunuz girdaba bir masum canı yem edeceksiniz, o kadar.
ey mutsuz ve mutsuzlukta kronik sorunlu çiftler, ilan ediyorum, gerçi siz de biliyorsunuz ya, şu dakikadan sonra sikseniz mutlu olamayacaksınız. zaten mutsuzsanız yatakta da çok candan olmanız beklenemez, yani sikemeyeceksiniz de.
alışkanlığın verdiği korkuyla kopamayacak, ama hem bedeniniz hem de ruhunuz çektiği için aldatacaksınız. ve daha da acısı, aldatmaktan duyduğunuz haz koskoca bir evlilikten çok daha fazla olacak, lakin bu da hastalıklı bir saadet olacağından geçiciliği zatınızda kötü etkiler yaratacak.
aldatmak derken illa fiziksel aktiviteyi kastetmiyorum. gözünüz dışarıda olacak hep, ve buna başka isimler koyup bastıracaksınız. mesela başka bir adama bakakalıp’’ay ne mutlu ailesi var’’ diyeceksiniz, altına çok derin ve bastırılmış arzularla. ya da bir kadına bakıp ’’ne şanslı kocası var’’ diyeceksiniz. benzer örnekler çoğaltılabilir.
çocuğunuzun hali içler acısı olacak. alışkanlıktan dolayı ayrılmamakla yaptığınız bencilliğin laneti, en çok evladınızdan çıkacak. çocuğunuz mutsuzluktan defalarca ağlayacak, ama siz egonuza yenik düşmüş zavallı bireyler olarak, kalıcı körlüğünüzle bunu göremeyeceksiniz. çocuk; çok büyük duygusal eksikliklerle büyüyecek: kendine güvenemeyecek, insanlara güven sorunu yaşayacak ve allahın günü herşeyi sorgular halde olacak. hiçbir mutluluğu safi olmayacak, hep bir yanı kötü bir ihtimali kolluyor olacak. her tartışmanızı duyduğunda, kafasında yerleşik karabasan onun kafasını sikecek, ve sizin oç egonuz önce karşınızdaki ’’haksız’’ kişiyi, yani eşinizi alt etmek üzerine kurulu olduğundan,evladınızın yaşadığı travmayı asla göremeyeceksiniz.
asıl haksız ve suçlu köküne kadar kendiniz olduğunuz halde üstelik...
daha da trajikomik olanı, çocuk kendini suçlayacak. acaba diyecek, benim yüzümden mi? büyünce de acaba diyecek, benim parmağım var mı tüm bu kaosta, bu saçmalıkta?
ben böylesi saçma bir ortamda büyüdüm ve evliliğe inancımı kaybettim. adriana lima da gelse, evlenmem arkadaş.
diyebilirsin ki: ’’sen öyle yetişmişsin olum, aslı öyle değil.’’ kendini kandırmak senin bileceğin iş, kaldı ki tek çaren de o.
ben de derim ki sana: bi siktir git. bir siktir ol git.
bugün türkiyenin %60 ’ı mutlu değil. anketlere bakın görürsünüz.
sizce tesadüf mü? avrupada amerika tüm siyasetçiler, efendi gibi konuşup savaşırken, bizim ülkede üstünlüğün ve başarının ölçütünün çok bağırmak olması tesadüf mü?
bugün tvde erdoğan bağırdıkça evde kendi bağırıyormuş gibi hisseden ’’baba’’lar yok mu?
şükür ki kendi sülalemde yaşamadım ama, aile içinde dönen çook iğrenç şeylere avukat olarak şahit oldum ben. aklınıza ne gelirse o.
bunları hepsi tesadüf mü?
eskiden, menopoz teyzelere gülerdim. ’’ulan’’ derdim, ’’kadın 40ını geçmiş evde kalmış. birini de mi bulamadın be hanım abla?’’
artık saygı duyuyorum. çünkü biliyorum ki o yaşlı ve bekar kadın(ya da adam), en azından kendini zehirlemedi. mutsuz bir ev ortamına girmedi, öyle bir ortam yaratmadı. üstüne bir de çocuk yapıp onun da günahına girmedi. elbette pişmanlıkları vardır, ama o kendi eksikliğini kendi surları dışına çıkarmamayı bildi. ne mutlu o kadına...
tüm mutsuz evliliklerin karı-kocaları, tüm bu çiftleri evliliğe iten tüm ana-babalar...
hepinize lanet olsun, hepinize!
YORUMLAR
Oy!...
Bu ne öfke?
Üstelik de avukat bir beyefendiden.
Çok şaşırtıcı.
Benim yaşadığım çevre,
hiç sizin tarif ettiğiniz gibi değil.
Boşananlar, sıkıntılı bir evlilik sürdürenler var elbet ama,
asla sizin çizdiğiniz kadar kara değil bu tablo.
Mesleğiniz gereği galiba bu enteresan evliliklere şahit oluyorsunuz.
%60 rakamını da, çok abartılı buldum.
Bir de,
argo pek yakışmadı galiba yazıya.
Ne dersiniz?
attila nazım veli
ama gerçeğin ne olduğunu siz de ben de çok iyi biliyoruz. o yazılı olanlar, yaratılan mutsuzluk anaforunda kıvranan zavallıların çektiklerinin yanında o kadar sönük ki...
tabii ki inanmak şahsi bir meseledir ama dediğim gibi, ben kendini kandıranlardan değilim...