- 629 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANLIĞIN ÇAĞIMIZDA İZLEMESİ GEREKEN " AKIL , BİLGİ VE SEVGİ YOLU " ...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnsan sevgisinde , doğa sevgisinde , yaşam sevgisinde , iyiden , güzelden , hak’tan , hukuk’tan
doğrudan , mazlumlardan yana birleşelim , bütünleşelim bizler tüm insanlar...
İnsandan , hayvandan , doğadan , iyiliklerden sürekli uzaklaşmamıza neden olan , bütün kinleri ,
nefretleri , ayrıştırıcılıkları , ötekileştiricilikleri uzaklaştıralım kendimizden ...
Hak dinlerin hepsi ; insanları sevmeye , korumaya , adaletli davranmaya davet etmişlerdir. Kaldı ki , binlerce, onbinlerce yıl öncesinden bu güne kadar insanlık , binlerce inanç biçimi de geliştirmiştir.
Yaşanan çağları incelediğimizde , insanlığın , doğa karşısında büyük bir acziyet içerisinde olduğunu görmekteyiz.İlkel dönemlerde henüz tekerleğin, henüz ateşin dahi keşfedilmediği zamanlar yaşanmaktaydı... İnsan, doğa karşısında acz içerisindeydi.Kışın buz tutarak öldüğünü , güneş çıktığında bedeninin ısındığını , yaşayabildiğini gördüğünde , güneş’in tanrı
olduğuna inandı insanlar.Göktanrı inancı böyledir.
İlkel dönemlerdeki tüm inançların kaynağı doğa ve doğa dan kaynaklanan korkular olmuştur.
Gök gürlediğinde şimşekler çaktığında , yağmurlar seller olup aktıgında "tanrı öfkelendi biizlere"
denmiş , öfkesini dindirmek için, çoğu zaman da suçsuz günahsız insanlar kurban edilmişlerdir o
tanrılarına.
İnsanlar tanrılarından o derece büyük ölçüde korkmaktadırlar ki , bir insan çıkıp da , ben tanrının elçisiyim diyerek, tanrı benimledir , tanrının gücü benim yanımdadır , dilersem o güçle hepinizi yok edebilirim türü tehditlerle çok kolayca tüm toplulukları kendisine köle haline getirebilmişlerdir.
Mısır örneğini düşünelim.Dünyanın 7 harikasından birisi olan Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleri ,o tarihlerde Mısırda yaşayan mısırlıların tanrılarına ( Firavunlarına ) yapılmış piramitlerdir.Keops , Kefren, Mikerinos , Mısır kralları( firavun ), aynı zamanda da Mısır tanrılarıydı.
Zaman geçti , ateş icad edildi, sonra tekerlek , sonra elektrik , buharlı tribün, telefon bilgisayar çipleri icad edildi.. İnsanlığın doğa karşısındaki acziyet duyguları azaldı. Şimdi , depremlerden sellerden , yıldırımlardan , soğuktan , geceleri zifiri karanlıklardan kurtulan bir insanlık var.
İnsanlığın doğaya karşı acziyeti, yenikliği nedeniyle doğa güçlerini tanrısı kabullenip , o korkularıyla ,o doğa güçlerine, gökyüzüne, güneşe vb. tapmaları gibi ezik baskılar üzerlerinden
kalkmıştır çağımızda.
Bilemiyorum hala bir şimşek çaktığında, "gök tanrı bize kızdı , bizi uyarıyor" mesajı alan insan algıları var mıdır ama , olayın dünya atmosferi içerisinde oluşan sıcak ve soğuk hava hareketlriyle, yağmur bulutları üzerlerinde biriken elektrik yüklenmelerinden kaynaklandığı artık
bilinmektedir.İnsanlık paratonerleri yaparak binalerini yıldırımlardan da koruyabildiğini gördükçe
kendi aklına , bilime , teknolojiye de , daha çok güvenmeye başlamıştır.Doğrusu da budur.Çağımızın , bilim , bilgi ve iletişim çağının gereği de budur zaten.
İnsan aklı , dünya yaşamını sürdürürken , insan hayatını yönlendirmekte en önemli güç haline gelmiştir. İnancım gereği Yüce Allah ’ ı ayrı bir istisna olarak tutuyorum bu aklın gücünden.
Yine o akıl gücü, kendisini yoktan var etmiş olan Allah’ın insana verdiği güçtür.Bunu da aklıdan çıkarmamak gerekir.Akıl ve bilgi , insan aklının üretimleridir.
O insanla birlikte , aklını da , bilgisini de yaratan sonuçta Allah olduğuna göre , en akıllı , en bilgili insanlar , Allaha en yakın kulları , Allahın sevgili kulları olmaları gerekir diye düşünülmelidir.
Akıl ve bilgi güç müdür? Güç’tür... Bunlar, yüce Allahın yoktan var ettiği insanlara bahşettiği güçlerdir. İlahidir o halde. Kısacası , bilim adamı , ilim adamı , ilahi bir görevin , misyonun yürütücüsüdür.. Ben bu anlayış ile bakıyorum tüm olaylara ve yaşanan gerçeklere...
Elektriği icad etmiş olan Edison’un ,ya da Telefonu icad eden Graham Bell ’ in , yaşadıkları çağlarda, yine hepimizin bildiğimiz Tek Allah ’ a inandıklarını , o dönemde kendilerine tebliğ edilmiş hangi din olursa olsun 4 hak dine de saygımız olduguna göre , icad ettikleri elektrik nedeniyle , insanlıha , tek tek her bireyden , tüm insanlığa kadar herkesi , gece karanlıklarından, gaz lammabarından ışığa kavuşturmalarını , bu konuda insanlık üzerinden kazandıkları sevaplar ve hayır dualarıyla da yüce Allah’ın en sevgili kulları arasında olduklarına inanıyorum.Graham bell’ in telefonu icadı sayesinde telefonla bağlantı kurularak hayatları kurtarılabilen milyonlarca insandan alınan hayır dualarını da unutmamalı ...
Öyleyse , akıl ve bilimin ışığında , insanlığın yararına , hayırlara yönelik işler , buluşlar , bilimsel
icadlar ve ülke yönetimlerine ihtiyaç vardır bu gün.
İnsanların yetiştirilmesinde , kişilik ve karakter oluşumunda , dürüstlük , temizlik , namus , şeref , haysiyet , aklı ve bilimi baş tacı etme , yüce Allah dan başka hiç bir güce de tapmama ,
biat etmeme , kendisine Allahdan başka , yaşayan sıradan insanlardan efendiler edinmemeyi öğretmek zorundayız.
Yüce Allah ile biz insanlar arasına soktuğumuz aracılar , din sınıfları , kutsallık taşıyormuşçasına neredeyse o insanlara ilah gözüyle bakarak tapınılması , insanlığa artık yakışmıyor...
Bu konuyu zaman zaman yine işleyeceğim.Şimdilik buralarda sözümü bağlayayım. İnsanlığın ,
akıl , bilgi ,iletişim çağında artık "SEVGİ" yi baş tacı eden. İnsan aklını ve bilimi baş tacı eden yaklaşımlara şiddetle ihtiyacı vardır.
Kısacası , hala " aman ha Allah çarpar " gibi ifadelerle yıldırımı Allahın kırbacı gibi görmeye devam etmek eğiliminde olanların artık, yıldırımın ne oldugunu ve ona karşı insan aklının da gereken önlemleri nasıl alabildiğini, alması gerektiğini idrak etmelerini bekliyorum...
Toplumları yönetenler , toplumları Allah , din , cennet , cehennem gibi dini inanışlarından korkular oluşturarak , o korkular üzerine de inşa ettikleri "" Allaha en yakın kişi , aranızdan en muhterem kişi benim. O halde bana itaat edeceksiniz "" faşist anlayışlarıyla, toplumların başlarına yeni yeni firavunlar icad etmemelidirler... İlkel çağlar çoktan bitmiştir.Unutmayalım...
Saygılarla ...