- 800 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Atsineği olmak
Atsineği olmak
Muhittin Çoban
“Her insan bir atsineği olmadır” der Sokrates.
Sokrates’in bu söylemine şöyle karşılık verebiliriz.
“Çok ayıp ediyorsun Sokrates, bir insana nasıl atsineği dersin!”
Bu algıyla orantılıdır!
Düşünsenize bir atsineği bir atın milyonda bir hacmindedir. Bir sinek koca bir atı uyandırabiliyorsa, uyandırmayı başarıyorsa eğer, o zaman biz devrimciler de mutlaka atsineği olmalı at gibi kadana olan Toplumu uyandırmalıyız.
Düşünsenize insanlar maden ocaklarında ölüyor, bunuda kaderden sayıp uyumaya devam ediyor.
Toplumu uyandırmak devrimci görevdir, insancıl görevdir.
Benim bazan başvurduğum kışkırtmalı söylemlerde uyuyanları, uyuyan toplumu uyandırmaktır.
Burda, kışkırtmaya şöyle diyebilirsiniz:
Muhittin provokatörlük yapıyor.
Bu tamamen algı sorunuyla alakalı!
Burada seçim yapmalıyız:
Ya at olacağız, ya uyuyan Toplumun uyuyan bir bireyi olacağız, ya da “Atsineği.”
Hadi şimdi seçin bakalım!
Evet, oldum olası konuşmayı çok seviyor olmama rağmen beceremiyorum konuşmayı, konuşarak düşündüklerimi tam ifade edemiyorum; yani anlayacağınız anlamsız bir sıkıntı, bir kabızlık yaşıyorum bu konuda.
Yazmayı seviyorum ama. Çok iyi yazamazsam da söylemek istediklerimi yazarak daha kolay söylediğime inanıyorum.
Bunda yanılıyor olabilirim. Buna karar verecek olan tamamen sizsiniz.
Peki, yazarken ne kadar anlaşılıyorum, ya da bir yazar yazarken ne kadar anlaşılıyor?
Bu da diğerleri gibi algı düzeyiyle orantılı!
Doğruları yazarsın, ukalalıkla suçlanırsın.
Kışkırtıcılık yaparsın provokatörlükle suçlanırsın.
Eleştirirsin, karşı saldırıyla karşılaşırsın.
Şimdi suç uyumakta mı, yoksa atsineği olmakta mı; ya da suç uyuyanda mı, yoksa uyandıranda mı?
Eleştirmek yanlışları göstermektir.
Yanlışları göstermek sevilmemektir.
Sevilmemekse yalnızlaşmaktır.
Peki biz ne yapıyoruz, eleştiri karşısında şartlı refleksimizle savunmaya ve saldırıya geçiyoruz.
Savunmak kendimizi korumak mıdır?
Savunmak, korunmak hatalarımızı ortadan kaldırsaydı, şimdi insanlar neşeli huzurlu, mutlu olur, şen şakrak Aare ırmağı gibi akardı.
Demek ki savunmak hatalarımızı düzeltmiyormuş.
Peki o zaman ne yapacağız?
Kendimizi savunmayı bırakacağız, hatalarımızı düzeltme telaşına gireceğiz.
Ve diyeceğiz ki:
Kendimizi savunarak değil, hatalarımızı düzelterek korunabiliriz.
İşte bu düzeltme telaş bizi biraz daha insancıllaştıracak, kibirlerimizden arındıracak, “atsineği” yapacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.