- 557 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
HEY GİDİ HEY, GÖZÜ YAŞLI İNSANLIK
Hadi, durmayın itiraf edin. Ne varsa biriken dökün birer birer…
Ne kadar zor değil mi? Kendinize bile itiraf edemezken kime ne diyebilirsiniz ki…
Hangi yüzle hangi vasıfla kim neyi ifşa edebilir ki?
Herkesin sırtında kocaman bir yalan torbası. Ya içindekiler…
Suçsa suçluyum, suçsa suçluyuz. Çok hem de. Ve asıl suçlu kim Allah biliyor…
Kaybettik neyi mi? Hadi bakın aynaya ve verin cevabını.
Artık hiçbir duygunun ya da fikrin savunmasını yapmayacağım. Oyunda şike varsa neye yeter ki gücüm ve haklı olanların gücü?
Ya da bu güne kadar neye yetti ki?
Afakî uğraşlarla geçti şu ahir ömür ve bitmek bilmez gibi gözüken zaman.
Yol yakın; hadi kaldırın başınızı ve dikin gözlerinizi gökyüzünün derinliklerine. Söyleyin, hissedebiliyor musunuz İlahi Gücün varlığını. Tabii ki hissedemezsiniz, istediğiniz kadar inkâr edin. Bir yüreğiniz olsaydı izin vermezdiniz bunca olana ve yüksünürdünüz, tiksinirdiniz aynada gördüğünüz o soluk akisten.
Tüm gördükleriniz koca bir yanılsama. Neyin coşkusu, neyin neşesi tüm bunlar?
Unutmayın; son gülen iyi güler.
Yol yakın, hadi atın o yalan torbasını ve boşaltın içinizde biriken tüm nefreti. Oynamayın artık.
Üzgünüm ama kendi adıma değil; sizin adınıza üzgünüm çok hem de…
Mahşeri kalabalıkta hiç biriniz yolunuzu bulamayacaksınız. Zira içinizdeki ışık çoktan sönmüş.
Ya ışığı sönmeyenler, öyle gözükmüyorlar, değil mi gözünüzde. Kendi karanlığınızda nasıl da kaybetmişsiniz yolunuzu.
Acınılası bir kifayetsizlik, yozlaşmış bir benlik ve uçsuz bucaksız onca sanrı.
Giden çoktan gitti. Yetmedi mi, hadi söyleyin ve itiraf edin.
Elbet İlahi Adalet bulacak yerini ve tüm kifayetsizlikler bir bir sona erecek.
Bir ömrün tezahürü tüm bu dile gelen.
Kimse vicdanı olan alınsın ya da alınmasın üzerine.
Her kim ise hedef tahtası ya da her kim ise günahkâr, durup soluklansın bir an ve dönüp baksın aksine ve tecelli eden kadere.
Her birimizin kaderi ve her birimizin ayan beyan kederi.
Hey gidi hey, gözü yaşlı dünya…
Hey gidi hey, gözü yaşlı insanlık…
Hey gidi hey, kifayetini yitirmiş sözcükler…
Düzende ve düzenekte yolunu ve vasfını yitirmiş her kim varsa. Aslında ne bir düzen kaldı ne de düzenek geride. Geride kalan sadece yürek yarası ve kuru hıçkırık.
Ne tekiz ne de asılsız. Ne yalanız ne de zavallı.
Ne insanız ne de canlı. Sadece ve sadece bir avuç toprağız ve bizi beklemekte olan sona yürüyen.
Ne dünümüz var ne de günümüz. Görüntü itibariyle birer yanılsamayız aslında: Bencil, sefil ve riyakâr… Her birimiz üstelik.
Yaşlar oluk oluk akarken, çoğumuzun içi acımıyor bile. Öyle ya, bize ne ki. Biz sadece önümüze bakarız. Öyle ya, günü kurtardık madem bizden iyisi ve bizden mutlusu yok.
Ya, yitip gidenler…
Ve geride kalan acılar…
Ve zaman geçecek, aklına bile gelmeyecek çoğumuzun. Ve giden gittiğiyle kalacak: Hep de öyle olmadı mı?
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Bu acı yaşanırken gözlemlediğim o ki özellikle yakın çevremde; hiç kimsenin evet hiç kimsenin umurunda değil.
yüzlerce çocuk yetim kalmış kimin umurunda.
Gencecik kadınların direği yıkılmış kimin umurunda.
Ya göçüp gidenler.
Milyon kez de feryat etsek, cilt cilt yazılar da yazsak inanın ki herkes yine bildiğini okuyacak, okuyor da.
Duyarlı yaklaşımınız itibariyle çok teşekkür ederim.
Eksik olmayın.
nil gölge
Gülüm Çamlısoy
Okuyunca yazıyı,
gayri ihtiyari kendimi sorguladım.
Neresindeyim dünyanın?
Hangi durağında dikilmekteyim hayatın?
Adım ne?
Sanım ne?
Kimim, kimlerdenim?
Yaşım kaç?
Ve,
neyi, nasıl yaşamışım.
Ayak izi bırakabilmiş miyim arkamda?
Ya da hoş bir seda kubbede?
Yarın,
göçüp gidince bu dünyadan,
birileri çıkıp diyecek mi ardımızdan;
''İyi insan idi. Allah rahmet etsin.'' diye.
Ya da,
''Fuzuli insanın biriydi'' mi diyecekler?
Bilemiyorum sorunun cevabını.
Bu yazı,
alıp gitti düşüncelerimi bilinmezliklere.
Hafiften bir korku esintisi kapladı yüreğimi.
Boşuna mı yaşıyoruz nedir?
Güzel bir yazı yine.
Kendimi dinlememi,
sorgu suale çekmemi sağladı.
Gülüm Çamlısoy
Masaüstünde duran yarım kalmış bir yazımdı ve son şeklini aldı bugün. Ne yalan söyleyeyim, pasif edilsin diye mesaj da atmıştım. Neden derseniz, biraz fazla vurucu oldu diye düşündümdü. Şükür ki, yazım hala mevcut.
Ne derken nereye geldim. toparlamam gerekirse, efendim...
Öncelikle çok teşekkür ediyorum katkınız ve yazıyı bütünleyen sözleriniz için. Çok sorgularım kendimi, huyum kurusun ve bir o kadar da gözlemlerim pek çok şeyi ve pek çok insanı.
Henüz bir sonuca varamadım vesselam. Zira pek çoğu insanların gündelik hayatlarını düşünmeksizin devam ettiriyor. Pek tabii ki devam edeceğiz yolumuza. Ama bu da demek değil ki; duyarsızlığımız tavan yapacak.
Ve belirtmek isterim ki; eğer ki kendimizden hoşnutsak ve tabii ki içimiz dışımız bir ve bir o kadar hakkaniyet sahibi isek geride kalan hiç bir sorun yok. Tabii ki Rabbim de her şeyin farkında.
Hayır, boşuna yaşamıyoruz da. Hepimizin sorumlulukları var. Ve görevlerimiz. Ama nolur artık şeffaf olalım olabildiğimiz kadar ve karartmayalım hem yüreklerimizi hem de dünyamızı.
Sağ olun, yorumunuzla bu sefer de sizin kendinize sorduklarınız bana intikal etti.
Duyarlı yüreğiniz dert görmesin.
Bir tutam hayat
Bu güne kadar,
hiç etkili yorum seçmedim.
Her insanın yorumu değerlidir diye düşünüyorum.
Birini renklendirdiniz mi,
diğerine değersizsin diyorsunuz gayri ihtiyari.
O nedenledir ki,
buraya yazdığınız bir cümle cevap yeter de artar bize.
Sonuçta gayemiz,
bir şeyleri paylaşabilmek değil mi?
Cevabınız da, yazınız kadar güzeldi.
Gülüm Çamlısoy
Dediğiniz ve dediğim gibi her yorum başlı başına etkili ve bir o kadar da güzel ve değerli.
Bir kez daha teşekkürler...
Gülüm Çamlısoy
Aslında, yazımı pasif ettirmek istemiştim.
Allah rahmet eylesin ve sabır ihsan eylesin geride kalan kederli ailelerine.
Eksik olmayınız.