İpek Yolu ve Yüksek Topuklar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
yüzümü döktüm tozlu camlara
kaybolmuş tüm izlerim için
ihanet eden bütün kayalar için
rüzgarlı ve yağışlı havalara saklandım
kasvetimi böylesi bir iklim örter ancak dedim, bir de topuklu ayakkabılar
Topuklu ayakkabılarımın topuklarına gizlendim yürürken
Mükemmel bir örtüydü topuklar
Gizlerdi lastik gibi uzayan anlamları ve nereye gittiği bilinmeyen uzun sessizlikleri
İpek yolunu ararken şehir şehir
“Hanımefendi topuğunuz?” Dedi ardım sıra yürüyen kadın
İçim sızladı birden içim, içim.
Ve beni terk etti topuğum
ardında büyük sis kuleleri bırakarak
Kİ bu sis bir tek kelimeleri ıskaladı
Geri kalan her şeyi yuttu ve gitti
Bir çingene mahallesine sığındım korkudan
Taksilerin ve diğerlerinin geçmeye ürktüğü
Saçlarımın şu eğri dalgaları ancak bu itilmişler barınağına yanaşabilir dedim
Üzgündüm ama hiç belli etmedim kimseye
Teflon tavalara gizli gizli metal kaşıkla dokundum sadece
Ve kurallarına riayet edemedim kolonya dökünmenin
Çikolatalarla birlikte kendimi de yedim
Olumsuzluk eklerini yanlış yerde ve yanlış zamanda kullandım
Anlamadılar hiç
Som balıklarının acımasız hikâyesini anlatmak istedim birdenbire
Yazgının en değiştirilmez yerinde duruyorlardı çünkü onlar
Olmadı işte
Bazı hikâyeler pilot kalemle yazılmaz veA4 kâğıda sığmazdı
Belki denerdim yine de anlatmayı
Zamana dalkavukluk etmeden anlatmayı
Şiir şahidim olsun ki denerdim
Kırlangıç alfabesi ve çiçek dili de dâhil
Tüm alfabe ve dilleri reddetmeseydim eğer
Anlatabilirdim kendimi ve anlayabilirdim sizi
O yüzden kapkara sulara gömdüm topuğumu
Öyle karanlıktı ki o bile göremedi beni
Görse iterdi belki, istemezdi
Şimdi sözsüzler barınağındakinin
Kâğıt - kalem kabul etmez öyküsünü anlatıyor o sular, farkında olmadan
Onda hayat bulan milyon deniz kabuğuna…
Sinem Ilgın Omay/Mayıs
İpek Yolu ve Yüksek Topuklar Yazısına Yorum Yap
"İpek Yolu ve Yüksek Topuklar" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.