- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ön Toplumlar 2
Bir nehrin dahi, sürekli aynı rejimle (mutlaktı) akışı yoktur. Her kıvrım ve bükülme nehir akışının hali hazırdaki var olan rejimini yavaşlatır, yorar sönümletir. Bu tür aksamalarla oluşan nehir akış sürekliliği sınırlı, parçalı, hızlı, yavaş olay ve olgulardan nehrin rejimiyle beraber nehrin akış olaylarına; dönüşür.
Nehir rejimi; nehir yatağının bükülme ve kıvrılmalarıyla ve nehir yatağının geniş alana yayvanlıklı dağılıması olan, sere serpe yayılmalarıyla; kesikli süreklilik kazanır. Kesikli süreklilikte yine kimi kez de yatak daralmaların akışı hızlandırması vardır. Tıkanmaların, tıkanma gerisinde birikmeleri vardır.
Akış; bu türden parçalı oluşun, her ortama engeller vermesiyle süreç daima aksar ve süreç kesikli, parçalı oluşmaların sürekli oluşuyla regüle edilir. Tarih ve tarihi akışın tarihselliği; ha keza bilimsel olanın disiplini, bunları bize verir. Hal bu iken, yönetimde güçler ayrılığı olan parçalı kesikli sürekli bulunuşu (zorunluluğu); sosyal mantığın dinsel söylemiyle fıtratı ayak bağı diye tarif etmek; en hafif deyimle; çağdışı oluşun yobazlığı ve diktatörlüğüdür.
İttifaklar çeşitli ön toplumlarıyla birden bire ortaya çıkan plural belirmesini; o düzlem koşullarıyla plural belirmenin zorunluluğu (fıtratı) oluşla, akışla tevhide gitmeyi sürece zorunlu kılmıştı. İttifakın ittifakı yönetir olan tekildi, tevhitti süreci; akışın ileri süreçleriyle, sınırlı sorumlu olmaya başladı. Süreç kral katkılı da, olsa; süreçte bir yasama, yürütme, danışma meclisleri, gibi parçalı aksamalar, ortaya kondu.
Tevhit, tevhit (sentez-birlik) bütünlüğü içinde bağıntılarla; kendi aksamalı sınırlı sürekli olma eğimini ortaya koymuştu. Yürütme sınırsız ve tek düze olamıyordu. Yasama dur diyordu. Yasama tek düze ve keyfi olamıyordu. Yürütme yargıdan çözüm istiyordu.
Yargı sınırsız olamıyor bir kurucu meclis ya da danışma meclisi oluşup, yargı yasamayla sınırlanıyordu. Yani tekdüze olamamakla süreç, yavaş ve sorunlu oluyordu. Ayak bağı olma, yeğlenir olması gerekişle bu işin doğasıdır. Buna ancak veli edilmiş, deliler karşı çıkıyordu. Değilse, iyi ve hızlı oluyor olsaydı tekildi süreç olan kral olma, şah olma sürecinin yarılmasına; güçler ayrılığına dönüşmesine gerek var mıydı?
Bunlar kolay olan ve hemen sabahtan akşama olup biten süreçler değildirler. İttifaka iman etmeyi (sosyal eğilimin fazla ve baskın olan ahitleşme yanını) öne çıkaran, yalın totem bağlarla adreslemeli devinimse alışmaların üzerine, kült merkezi (mutlaktı yönetim) ittifakı, üreten bileşke bağın inşasıdır.
Bir yandan tekil tevhitçi; tekilliğe seslenen yöneten totem mantıktan geliyordunuz. Bir yandan ittifakı üreten ilişkilerle, politeisti yöneten kurul kararı içinde çokluğun; çokluğa göre kararı vardı. Henüz adı konamayan üreten emek ilişkisine göre, çokluğun etnikti yansıması; üreten emek eksenli süreç için gerekli ve doğru bir oluşma değildi.
Ama sosyal mantık egemenli bir düzlemde, önce sosyal kültürün tevhidi gerekliydi (dinler gibi). Sosyal kültürün tevhidi, som (mutlaktı) yönetim olanı zaten ortaya koyacaktı. Sosyal tevhidin ardılı mutlaktı yönetimdi. Mutlaktı yönetim de parçalı, sınırlı, sorumlu, sorunlu, aksamalı yönetim bağıntılarından meydana geliyordu. Pekişin, sağlam adımlarla atılmış, katılımcı bir yönetim düzlemi ortaya çıkıyordu.
İttifak, uzun gel gitler yapmıştır. Başka başka olan sosyo kültürler ve üreten totem meslekler girişenli farkların, bir arada giden senkronlamasıdır. Yani farklı zamanların bir arada akan eşgüdümlü eş zaman salınımıdırlar. Odak alan eşgüdüm referans salınımını verişle ittifaklını düzenleyen ittifak merkezidir. Burası o aşamada yalın totem temsilcilerin, bulunduğu çoğul (politeisti) bir danışma kuruludurlar.
Merkez kurulu, İttifakın sosyal girişenli regülesi oluşla; farklı ve zıt totem kültürler düzenlenişti bilinci oluşuyordu. Ki bu kristalize sarım yapacak olan bilinç şimdiki sosyo toplumların da hafızasıdır. Kurulun ilk işlerinden birisi şuydu. Temas etmeyen. Birbirinin elinde yiyecek yemeyen. Birbiri elinin değdiği içeceği içmeyen. Karşı grup üyelerine dokunulması, onunla cinsel teması, yasaktan tabu olan sosyal süreçlinindi eski durumların aşılması; kurulun yapılacak ilk işlerinden bir kaçıydı.
Bu zor ve çok çetin bir görevdi. Hem de önünüzde hiçbir deneyim müktesebatların yol göstericiliği ve yalın totemler öngörülü buyrukların olmayışla çetinlik kazanan, bir ihdasın yoktan inşasıydılar! Bu sorunsallar için deneysel aktarımlı öngörüsü olmayan kurul, temasçı ittifaklılardaki öznel etnik totemli engellerin aşılması için ilk çözümlerden birisi ittifakın “insanını” yaratmak olacaktı.
İttifak grupları da, ittifakın insanına tanıklıkla; ittifakın insanına iman (biat-itaat) etmenin sözleşmesini yapacaktılar. İttifak bu kabil düzenlenir süreçleri içine sosyal anlamanın inşası olan iman etmeli sosyal anlayışını ortaya koymuştu. Şimdilik iman; hem sosyal alanı, hem ne idiğü belirsiz bir belirme oluşuyla kendisini duyuran, toplumsal (üreten) alan ilişkilerini; düzenleyecekti. Düzene imanla sahip çıkılacaktı.
Her bir ittifakın, ittifakı kült merkezleri; kararını alan, ittifakın devinmesini karar kılan. Kılınan kararla yeni oluşmaları yaratandı. İttifakı kült merkezi çığlıma yapan; çığlamanın kartopu hareketini başlatır oluşun etrafına sarımın yapıldığı nüve, merkeziydi. İlkin uzun süre düzenleme oluşla sahne alacaktı.
Eski totem seslenmede deneyimse olan tekil bir atacı öngörünün ortama hitabı vardı. Oysa şimdi önceden tutum edilmiş öngörülerin değil; nakil olmayan ve ittifak deneyimleri oluşla nesnel yasal süreçlerin; yani atacı olamayan müktesebatlarla çoklu ortama seslenen deneyimlerin, sosyal düzleme aktarılma zorluğu vardı. Bu yepyeni oluşma ve oluşumlalar gelgiti de “yaratma, yaratılma” din motifi ile izah edilmenin, ortam seslenmesi olacaktı. Bilimsellik meydan alana dek bu böyleydi.
Düzenleme yapma işleri, başlarda iyi gidiyordu. Ta ki ortam, mülk edinip edinmemeye gelene dek bu böyle sürdü. Ezen ezilen çatışması ortaya çıkınca bu düzenleme ortama güç yetiremez oldu. Sosyal mantığın tevhidi giderek emek gaspı olan eşitsizliğin üzerini örtüp takdir (kader), yaptı. Üretilen emek ürünleri gizlenmiş, emek ürünleri şimdi size nimet olmuştu! Nimetlerin de şükredilecek bir velinimeti vardı! Oysa yalın totem dönemde ne nimet vardı ne nimetlerin eşitsiz bir kaderle bölüşülmesi vardı!
Nimetler birer himmet oluşla, eşitsiz paylaştırmanın ezelden kaderle yaratılma ve insanlara dağıtılma yapılmasıyla yeniden sosyo-toplumu düzenleme işlerine dönüşecekti. Süreç çok çeşitli ve farklı gelgit yapan deney süreçlerin inşası, inşanın bozulma ve yeniden inşasıyla; bir önceki süreç malzemesinden oluşuyordu.
Kısaca ittifak; yaratan, üreten, çığlama olan bir çeşit kesikli, sürekli parça kartopu bağıntılı büyümeler olmanın âdemiyet (âdemler) merkeziydi. Âdem kavramı ilk kez en az iki ve daha çok karşı totem gruplar birliğinin, her birinden bir görünüşün senteziydi. Totemi gruplar çokluğunun varlık birliğiydi. Bir ittifakın dışındaki, başka ittifaklar; “başka başka âdemi merkeziyetlerin senteziydi”.
Ön toplumlar basit hediyeleşme ve farklı totem meslekli ürünlerin takasının belirlemesi oluşla, örgütlenme ve girişme oluşun sentezci bir âdemi merkezidir. Bir âdemi merkezdeki âdemin (insanın) bu kült merkezinden yeryüzüne doğru yayılan “insanlık süreci olması” kült merkezleri arası ticaret ve sömürü ilişkilerinin, yeryüzü (elem) ülküsü olmakla karmaşık inşalar sürecine dönecekti.
İttifakı kült merkezleri âdemi merkeziyetti. Âdemliyi neşreden, âdem olmaya onay veren merkezdi. İttifakı totem aitleri de âdemoğluydular. Kurul çokluğu âdemdi. Âdem de birlik sesi çıkıyordu. Birliğin sesi ve birliğin kararı; ayrı totem kültürün ve ayrı ayrı olan totem aitlerinin canından ve kanından ittifakın âdemlerini şekilleyip, biçimlemişlerdi. (Bk. Sümer yaratılış destanı)
İttifakın sosyal alana seslenmesi, o ittifakın kült merkezi çevresindeki ittifakın biçimlediği âdemoğluna (insana) seslenmeydi. Bu ittifak içinde olmayanlar ne âdemdi, ne âdemoğluydular. Talancı, yalancı iblislerdi. İttifakı sürecin çatışa aşıla uzun süredeki geldiği her biri bir düzenlenimse ve sentezler girişmesi olduğu noktaların, ön toplumlar düzlem sel aşaması buydu.
İttifakı kült merkezine, bir ahitsen bağla yemin edip söz veren ve bu sözleşmeye tanıklık eden İttifakı Âdem kardeşler, kardeş olma hesabıyla birbiriyle temas ettirildi. İlanen ittifakı kardeş olan; insanların birbiri ile cinsel ilişki kurabilir olmalarının, vize ve izin onayları da böylece kardeş olmakla olmuştu.
İlk totem yasa temas etmeyi ve cinselliği giderme şartını, sadece totem kardeşler arasında kurulan bir bağ ve bağıntı oluşla ortaya koymuştu. Şimdi aynı yasa eğilip bükülüşle yine benzer ve aynı yasaydı. Temas ve cinsellik için kardeş olma yine şarttı. Ama bu kez, kesikli sürekli süreçler ortaya konmuştu.
İttifakı sosyal totem düzlemde iki kesikli, sınırlı parçacık ilişki ve bağıntısı vardı. Biri yalın totemden kardeşiniz. Diğeri de ilanen kardeşiniz. Ki bunlar ittifakı âdemden oluşla insan kardeşlerinizdir. Yalın kardeşleriniz şimdi cinsel perhiz yaptığınız kardeşleriniz olarak özel bağıntılı davranmaktadır.
İlanen insan kardeşleriniz size cinsel eğilim, olan özel bağıntılı kardeşlerinizdir. İttifakı sentezli kültür böylece ittifak düzlemini iki parçaya ayırmıştı. Bu iki alanlı parçacıktı. Bu parçacıkların zamanı farklı akıyordu. Bu parçacıkların davranışı mini minnacık farkla ortaya konmuştu.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.